KAPAK- Peygamber Efendimiz (as) ve Yahudiler

KAPAK- Peygamber Efendimiz (as) ve Yahudiler

Peygamber Efendimiz (sav) döneminde, Müslümanların en fazla ilişki içerisinde bulunduğu dinî grup Yahudilerdi. Rasulullah (sav) hicret ederek bu şehre sığındığında, nüfusun neredeyse yarısı Yahudi idi. İslam’ın hemen öncesinde bunlar tamamen Araplaşmış durumdaydılar.

Peygamber efendimizin (as) Medine’de ilk işi; önce Evs ve Hazrec kabilelerini barıştırmak, arkasından Muhacir-Ensar kardeşliğini tesis etmek, sonra da Yahudilerle Medine Sözleşmesini yapmak olmuştur.

Esaslarını Resulullah (SAV)’ın belirlediği Medine Şehir Devleti anayasasında, adları belli olmayan dokuz Yahudi kabilesi zikredilmektedir (bunlar ittifak yaptıkları ya da mevlası oldukları Arap kabilelerine göre tasnif edilmişti). Ancak tarihçiler bunları üç kabile halinde bir araya getirmektedirler: Benû Kaynuka, Benu’n-Nadîr ve Benû Kurayza. Bu ayrımda sadece kabilelerin büyüklük ve kudretleri göz önünde tutulmuştur.

 

O Dönemde Yahudilerin Konumu

Yahudiler açısından son peygamberin İsrail soyundan gelmemesi tam bir hayal kırıklığı olmuştu. Ticaret, ziraat ve sanayi alanında zengin ve varlıklı kişiler olan, kendi ırklarıyla övünen, aynı zamanda kendilerine has bir dine ve kutsal bir kitaba sahip olan, Arabistanlı bedevîlere göre çok daha üstün şan ve şerefe erişmiş bu Yahudiler, kendi dinlerini bırakıp yabancılarınkini kabul etmeye pek hevesli görünmüyorlardı.

Hz. Muhammed döneminde Yahudiler, Araplardan farklı, kendilerine özgü bir millet olarak dikkat çekmektedir. (Gerçi bu durum günümüzde de çok farklı değildir.) Yahudilerdeki seçilmişlik (üstün ırk) anlayışıyla, sürgün dönemlerinin getirdiği dışlanmışlık, onları kendilerini diğer milletlerden üstün görmeye sevk etmiştir.

Zekâ ve çalışkanlıkları ile Medineli Yahudiler, kısa sürede şehrin bütün ekonomik faaliyetlerini ellerine geçirdiler. Dünyanın her yerinde küçük gruplar halinde yaşayan bu ulusun kendi aralarında sürekli yardımlaşma ve irtibat halinde bulunması, onların uluslararası ticarette başarılı olmalarına yardımcı olmuştur. Böylece zenginleşip büyük servetlerin sahibi olduktan sonra, ödünç para vermeye ve faizciliğe (bankacılığa) başlamışlar, bu yolda yavaş yavaş diğer insanların mülk ve arazilerini ele geçirmeye başlamışlardır.

 

Peygamber Efendimizin (as) Tutumu

Peygamberimiz baştan itibaren temkinli davrandı. Hem Yahudilerle her sahada ilişkileri sürdürürdü hem de onların şehir-devletindeki etkilerini azaltacak adımlar attı. Ekonomik üstünlüklerini onları bertaraf ederek değil, Müslümanlara ait alternatif bir pazar kurarak dengeledi. Medine Vesikası imzalayarak onları siyasal anlamda Müslümanlarla ortak hareket etmeye mecbur bıraktı. Peygamberimizin Yahudilere karşı başarısında en dikkat çekici yön, onların Araplar üzerinde kurdukları psikolojik ve sosyo-kültürel üstünlüğü kırma gayretleridir. O, emir ve tavsiyeleriyle elbise seçiminden tıraş biçimine, ibadet şeklinden günlük hayattaki davranışlara kadar her konuda farklı bir toplum (ümmet) oluşturmayı hedefledi ve bunu da başardı. Yahudilerin yürüttükleri gerilim siyasetinin arka planında esasen bunlar vardır.

Dokuz ay hiçbir olumsuz olay yaşanmadan geçtikten sonra, durum ansızın değişti. Her üç kabile de farklı yöntemlerle anlaşmaya ihanet ettiler. Müslüman bir hanım, alışveriş amacıyla Benû Kaynukalı bir Yahudi kuyumcunun dükkânına gelmişti. Buradaki bazı Yahudi gençlerin gayriahlaki tutumları neticesinde anlaşma bozuldu. Bu Yahudilerin mahallesi kuşatıldı ve on beş gün sonra teslim oldular. Benû Kaynuka kabilesinin bütün bireyleri sınır dışı edilmiştir.

Kaynuka olayı esnasında Medineli diğer Yahudiler yerlerinden kıpırdamamışlardı. Bu, Yahudilerin kendi aralarında bölündükleri anlamına geliyordu. Esasen Kaynukalar, Medineli Hazrec kabilesiyle müttefik idiler. Bu durum aynı zamanda Yahudilerin Medine Şehir-Devleti Anayasası’na bir bütün halinde değil de içlerinden her zümrenin ayrı ayrı ve bağımsız bir birlik halinde katıldıklarını göstermektedir.

Beni Nadir kabilesi de Peygamber (SAV) Efendimize sûikast düzenlediler. Bunun üzerine Resulullah (SAV) onları kuşatma altında tuttu. Ertesi gün ise ansızın kuşatmayı kaldırıp, bu kez Benû Kurayza üzerine yürüyerek onları kuşatma altına aldı. Onlar da Mekkeli müşriklerle ittifak içinde hareket ediyorlardı. Bunun üzerine Kureyza Yahudileri kendisiyle bir anlaşmaya vardılar. Resulullah (SAV) daha sonra Nadirlilere dönmüş ve onların mahallesini kuşatma altına almış, ancak bu sırada her iki tarafta da bir ölüm ya da yaralanma olayı meydana gelmeden teslim olmuşlardır. Resulullah (SAV) her zamanki gibi kendilerini İslam’a davet etmiş ve bu teklifi kabul edenleri bağışlamıştır.

Direnmekte ısrar edenlere ise silahları dışında taşınabilir bütün eşyalarını alıp Medine’den gitmelerine izin verilmiştir. Bunlardan bazıları Filistin’deki Ezri’at şehrine yerleşirken, diğerleri kısa sürede hâkim sınıf haline geldikleri Hayber’e gitmişlerdir.

 

HAYBER’İN FETHİ

Hayber; Hz. Peygamber’in hicretin 7. yılında fethettiği, Şam-Medine yolu üzerinde Medine’nin 150 km. kuzeyinde Yahûdilerin oturduğu bir yerleşim merkezi. Hayber, Yahûdi dilinde “kale” demek olup burası aynı zamanda hurma ve tahıl merkezidir. Kalesinin yedi burcu vardır. Hz. Peygamber, Hayber Yahûdilerinin Medine’ye karşı müşriklerle ittifak halinde olmaları ve pek çok Yahûdi kabilesinin burada toplanmasından dolayı Hudeybiye musalahasından sonra Hayber’i fethetmek üzere hazırlıklara başladı.

Müslümanlar bu gazvede pek çok esir aldılar. Ancak Hayber halkı esirlerinin iadesini, kendilerinin de affedilmesini istediler. Rasûlullah da bunu kâbul etti. Bu gazve sonunda Hayberliler; hayatlarının korunması, çocuklarının serbest bırakılması şartıyla Hayber’den çekilip gitmeyi ve topraklarını, altın ve gümüşlerini, üzerindekiler hariç, elbise ve silâhlarını teslim etmeyi, hiçbir şey saklamayacaklarını kabul etmek üzere Hz. Peygamber ile sulh antlaşması yaptılar. Rasûlullah da Hayber arazisini, ashabı arasında taksim etmişti. Ancak Yahûdilerin; “Biz toprağı işlemeyi ve hurma yetiştirmeyi biliriz, bizi yerimizde bırak” demeleri üzerine Hz. Peygamber, onların kendi mülklerinde yarıcı olarak çalışmalarına ve orada kalmalarına izin vermiştir.

Hayberliler, Hz. Peygamber’in irtihalinden sonra da Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer zamanına kadar belirlenen usûl ile yarıcı olarak orada kalmaya devam ettiler. Bu arazilerin gelirlerini toplamak işi ile Hz. Abdullah b. Ravâha görevlendirilmişti. Ancak Hz. Ömer zamanında, aralarında zinânın çoğalması, Müslümanlara karşı iyi davranmamaları, Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’a suikast girişiminde bulunmaları ve Müslümanların Hayber toprağını işletecek duruma gelmeleri üzerine Yahûdiler Hayber’den Şam’a sürülmüşlerdir.

Hz. Ömer, Yahûdileri Hayber’den çıkardıktan sonra Hayber arazisini daha önce Rasûlullah’ın taksim ettiği ashaba ve ailelerine dağıtmıştır.

 

Hayber Fethinin Sonuçları:

*Yahudi sorunu kesin olarak çözüldü. Bu sayede olası savaş durumlarında dışarıdan gelecek olan ekstra düşmanlara çözüm bulunmuş oldu. Ayrıca Müslümanlara atılan iftiralara çözüm bulundu.

*Şam ticaret yolunun kontrolü tamamen Müslümanlara geçmiş oldu. Böylelikle o dönemin en önemli ticaret yollarından olan Şam yolunu Müslümanlar ele geçirdi ve zenginleşti.

*Müslümanların o zamana kadar ki yaptığı bütün savaşlar savunma savaşıydı. Hayber Kalesi’nin fethi ise Müslümanların yaptığı ilk saldırı savaşıydı. Bu da Müslümanların ilk kez kılıç kullanarak zenginlik kazandığı manasına gelmektedir.

*Müslüman olanların sayısı arttı. Fetih sırasında Hz. Ali’nin yaptıklarını gören bazı Yahudiler İslam’ı kabul etmişlerdir. Ayrıca bir kısım ise zamanla Müslüman olmuştur. Diğer taraftan Yahudilerin attığı asılsız iftiralar engellendiği için İslam’a kuşkuyla yaklaşan toplumların da sayısı azalmış oldu. Öte yandan ise dönemin en önemli ticaret yollarından olan biri olan Şam yolunun kontrolü Müslümanlara geçtiği için yapılan ticaretler sonucunda Müslümanlık yayılmıştır.

*Önemli ganimetler elde edildi. Bölgenin coğrafyasına göre gerek su kaynakları gerekse toprak bakımından oldukça verimli olan Hayber’le birlikte fetih sırasında ele geçirilen kalelerdeki altın, silah, gıdaların alınması da Müslümanlar açısından fazlasıyla yararlı olmuştur.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.