KAPAK-İftitah Tekbiri İle Yola Çıkmak

KAPAK-İftitah Tekbiri İle Yola Çıkmak

Kendi namazlarımla ilgili ilk ciddi sorgulamamı, bir yabancının Müslümanlığa geçiş sürecini anlattığı videosunu izlerken yaşamıştım. Bu videoda Müslüman olmadan önce ciddi buhranlar yaşadığını ve kendisini en sıkışmış hissettiği bu süreci Müslüman olmamasına rağmen namaz kılarak nasıl atlattığını anlatıyordu.

Namaz kılmasının sebebi ise, İslam’da Allah’a en yakın kabul edilen anın secde anı olarak kabul edilmesi olduğunu öğrenmesiydi. Daha Müslüman bile olmamışken secdelerde ağlayarak ve içten bir şekilde “Eğer varsan bana bunu göster” duasını yaptığından bahsediyordu. Bu hikâyeyi her hatırlayışım bana kendi namaz zihniyetimi, şekil ve özün arasındaki farkı sorgulatır.

Gerçekten namazdaki hareketler bizim için ne anlam ifade ediyor? Namaz, zorunlu hissetmemizden dolayı alelade yaptığımız bir ibadet mi, yoksa gerçekten ihtiyaç duyarak yaptığımız, içselleştirebildiğimiz bir ibadet mi?

Eğer namazı kendi özümüzde içselleştirmek istiyorsak, namazdaki her hareketin ve zikrin ifade ettiği manaları tefekkür ederek yola çıkabiliriz. Tefekkür yolculuğumuza namazın başlangıcı olan İftitah tekbiri ile başlamak doğru bir adım olacaktır. Önce kavram olarak öğrenmek isteriz elbette. Elinize bir ilmihal aldığınızda İftitah tekbiri hakkında şu ifadeleri görebilirsiniz:

“Namaza: “ALLAHU EKBER” diyerek başlanır. Bu bir İftitah (başlangıç) tekbiridir. Buna “Tahrime” de denir. İftitah tekbiri, ancak Yüce Allah’ın şanını yüceltecek olan, O’na mahsus bir ifade ile yapılır. Bununla namaza girilmiş ve dünya işleri ile ilgili kesilmiş olur. …”

Yani tanımdan da anlayacağımız gibi dünya ile ilişkimizin İftitah tekbiri ile kesilmesi amaçlanır. Sonuç olarak aslında bunu şeklen de gerçekleştiririz, namaza başladığımız andan itibaren kendimizi ortamdan bir anda soyutlarız. Peki zihnen dünyadan gerçekten ne kadar soyutlanırız? Ya da şöyle düşünsek, eğer beş vakit namazımıza gerçek bir İftitah tekbiri ile başlasak zamanla nasıl bir dünya anlayışına sahip olurduk?

Bu sorgulamayı yapınca insan ister istemez soruyor: “Bir ALLAHU EKBER demek ile insan dünya ile ilişkisini nasıl keser?” Belki de ilk öğrenmemiz gereken şey ALLAHU EKBER demenin ne olduğudur. Bunu öğrenmenin yolu hayatımızda gerçekten neleri büyük kabul ettiğimiz sorgusundan geçiyor.

Gerçekten aslında hayatımızda en büyük olan ne? Rızık kaygımız mı? Gelecek kaygımız mı? Statü kaygımız mı? Rahat bir hayat arzusu mu? Ailemiz mi? Ve bu şekilde çoğaltabileceğimiz uzun bir liste. Gün boyu zihnimizi meşgul eden, uykularımızı kaçıran, kararlarımızı gerçek manada etkileyen şey ne ise hayatımızın en büyüğü odur aslında.

Allah, namazlarımızda önce gerçek manada en büyüğün kim olduğunu bilmemizle başlamamızı ister. En büyüğün kim olduğunu bilelim ki küçük şeylere hapsolmaktan kurtulalım. Çünkü namaz o kadar büyük bir ibadettir ki küçük şeylere hapsolan insanların algısından çok uzaktır.

İftitah tekbiri aslında hayata karşı başkaldırının ilk adımıdır. Büyük hayalleri olan insanların, her şeye karşı Allah büyüktür deyip özgürleşmenin meşalesini yakmasıdır. Ellerimizi kıble istikametine yönelmiş şekilde kaldırarak da hayatta bir kıble hariç bütün kıblelere meydan okuruz bir nevi. Bu şekilde başlanılan bir namaz, insana aslında hayata da bambaşka bir pencereden bakmayı öğretir.

Yani İftitah tekbiri sadece namazımız için bir başlangıç değil, hayatımız için de yeni bir başlangıçtır.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.