KAPAK – Huzurlu Bir Ailenin Sırrı/Hatice Şayakdokuyan

Huzurlu bir ailenin sırrı, Allah’a karşı derin bir inançla yapılan dua ve saygıdır. Evde muhabbet ve rahmet kökleşmedikçe o yuvada huzurun kalıcı olması mümkün değildir. Ailedeki her bireyin arasında sevgi ve merhamet temel bir değer olmalıdır. Sıkıntılı zamanlarda birbirine destek olmak, dua ile birbirini Allah’a emanet etmek aile bağlarını kuvvetlendirir.
Kur’an-ı Kerim’de, İbrahim Suresi 41. ayette şöyle buyurulur: “Rabbimiz! Hesap görülecek günde beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!”
Bu ayet, dua etmenin ve merhametin aile içindeki yerini bize açıkça gösterir.
Merhametin sınırları da önemlidir. Eşlerin birbirlerinin kusurlarını dışa vurması, hataları başkalarına anlatması ya da özel anılarını yayması aile huzurunu sarsar, güveni zedeler. Sadakat ve sır saklama, aileyi koruyan manevi duvarlardır.
Adalet de ailede temel bir ilkedir. Nisa Suresi 135. ayette yüce Allah şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Kendiniz, anne-babanız ve akrabalarınız aleyhine de olsa Allah için şahitlik ederek adaleti titizlikle ayakta tutun.”
Adalet sadece mahkemelerde değil, evlerimizin içinde de titizlikle yaşanmalıdır.
Evler, cennete gitmenin ilk durağıdır. Evdeki ilişki, ahiret birlikteliğine hazırlıktır. Hz. Huzeyfe radıyallahu anh vefat ederken eşine şöyle vasiyet eder:
“Seni seviyorum, benden sonra kimseyle evlenme. Çünkü Nebi (s.a.v.) buyurdu ki: Kadın kiminle son olarak evlenirse, cennette onunla beraber olur.”
Bu hadise göre, aile içindeki sevgi sadece dünyada değil, ahirette de devam eder.
Aileyi zedeleyen en önemli sorunlardan biri iletişimsizliktir. Aile çözülürse toplum da çözülür. Çünkü aile, terazinin iki kefesi gibidir. Biri yoksa diğeri de ayakta kalamaz. Aile dış dünyanın küçük darbelerine karşı bizi koruyan bir zırhtır.
Sevgi, ailenin içinde olgunlaşan ruhu beslerken, sadece maddi dürtülerle hareket eden nefis doymak bilmez. Bu nedenle iç huzurun korunması sadece bugünü değil, geleceği de garanti altına alır. Ne güzel demiştir şair:
“Tomurcuk derdi olmayan ağaç, odundur.” Yani aile olmak sadece birlikte yaşamak değil, birlikte yetiştirmek ve büyütmektir.
Evlilik, Kur’an’da “misakın galîza” (Nisa, 21) yani “büyük bir sözleşme” olarak anılır. Bu, sıradan bir birliktelik değil, Allah’ın katında sorumluluk yükleyen kutsal bir bağdır. Erkek ve kadın, Kur’an’ın “zevc” kavramıyla birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısıdır. Tıpkı ayakkabının iki teki gibi, biri olmadan diğeri eksiktir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Aile bireylerine adaletle davrananlar, kıyamet günü nurdan minberler üzerinde olacaklardır.”
Ve yine buyurur ki: “Kişinin ailesi için harcadığı para, Allah katında sadakaların en faziletlisidir.”
Bu da gösteriyor ki aileyi ihmal etmek, kişinin manevi sorumluluklarını da ihmal etmesidir.
Ailede sağlıklı bir iletişimin ilk kuralı güzel konuşmadır. İsra Suresi 53. ayette Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Kullarıma söyle: İnsanlara en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozmaya çalışır.”
Doğru bir söz, kaba bir dille söylendiğinde etkisini kaybeder. Sert söz, aile ortamındaki huzura zarar verir. Taha Suresi 44. ayette Hz. Musa’ya Firavun’a bile yumuşak söz söylemesi emredilirken, aile fertlerine karşı nasıl konuşmamız gerektiği daha da açık hale gelir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur ki: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır.” Bu hadisten de anlaşılıyor ki kişinin gerçek değeri ailesine karşı olan tutumunda ortaya çıkar.
Eleştirilerimizi davranışa yöneltmek, şahsiyeti hedef almamak gerekir. Bir davranış öneriliyorsa önce o davranış ebeveynde görülmelidir. Çünkü çocukların din ve kültürle kurduğu en güçlü bağ ailede başlar. Bu bağ da ancak sevgi, şefkat ve nezaketle güçlenir.
Kur’an’da Hz. Lokman oğluna “Ey yavrucuğum…” diyerek seslenir. Hz. Yakup, çocukları kendisine büyük bir haksızlık etmişken bile “Ey oğullarım” demekten vazgeçmez. Bu, nezaketin ve zarafetin aile dilindeki yerini bize gösterir.
Sadakat, ailedeki temel taştır. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Nuh ve Hz. Lut’un eşlerinin ihanetleri anlatılır. Peygamber eşi olsalar da bu durum, sadakatsizlik sebebiyle onları kurtuluştan uzaklaştırmıştır.
İffet de ailede korunması gereken en önemli değerlerden biridir. Bakara Suresi 187. ayette şöyle buyrulur:
“Eşleriniz sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz.”
Elbise gibi koruyucu, örtücü ve destekleyici olmayı öğütler bize bu ayet.
Son olarak, sevgi aile için bir şifadır. Manevi bağlar güçlü oldukça, dünyevi sıkıntılar kolaylıkla aşılır. Çünkü her şey incelikten, insan kabalıktan kırılır. Bu yüzden aileyi oluşturan her birey, “Benden yansıyanlar insanca olmalı.” düşüncesiyle hareket etmelidir.