KAPAK- Hayatın Dijital Sınırları

Sosyal medya kavramı ile henüz yeni tanışan bizler kendimize yeni bir yaşam alanı bulmuş durumdayız. Kaydırıyoruz, beğeniyoruz ve paylaşıyoruz. Yeni insanlarla tanışıyor, muhabbet ediyor, hatta tartışıyoruz. İşte bu noktada, sosyal medyaya en çok maruz kalan gruplar olan çocuklar ve özellikle biz gençler için sosyal medya ahlakının nasıl olması gerektiği sorusu büyük bir önem taşıyor.
Sosyal medya ahlakı; zaman ve içerik olmak üzere iki temel unsur etrafında şekilleniyor. Her ne kadar hayatlarımıza çok çabuk entegre olsa da bu dijital dünyada geçirdiğimiz sürenin farkında olarak bu süreyi nasıl yönettiğimizi, hangi içeriklere maruz kaldığımızı sorgulamamız gerekiyor.
Zaman yönetimi şüphesiz sosyal medya ahlakının ilk ve en önemli maddesi. Zira, eskilerin de deyişiyle; vakit bir kılıçtır, sen onu kesmezsen o seni keser. İlginç bir haldir ki; tarih boyunca nice çeşitli keşiflere, seyri sulüklere, tefekkürlere zemin olan boş vakitlerimiz şimdi devasa bir eğlence sektörü tarafından doldurulmuş durumda. Bizler ise “Zaman ne çabuk geçiyor” bahanesine sığınıp birbirinden farksız günler silsilesinde savrulup duruyoruz. En kötüsü de dümenin bizde olduğuna gönülden inanmış bir şekilde oluşumuz…
Peki, nerede kayıp vakitlerimiz? Cevabı çok uzaklarda aramaya gerek yok, 2024 verilerine göre Türkiye’de günlük ortalama internet kullanımı 6 saat 57 dakika ki büyük çoğunluğunu sosyal medya oluşturuyor.[1] Kaba bir hesap yaptığımızda okula giden herhangi bir genç, yirmi dört saatin üçte ikisini uyku ve okul ile geçiriyor. Günün yedi saatini sanal ortamda harcadıklarında ise geriye bir saat kalıyor ki bu süre içerisinde diğer ihtiyaçlarını karşılayıp artan zamanı diledikleri gibi kullanma “özgürlüğüne” sahipler(!).
Ölüme doğru hızla ilerlediğimiz şu hayatta başımızı, indirdiğimiz ekranlardan kaldırıp ardımıza baktığımızda tam anlamıyla yaşanmamış günler görüyoruz hayatımızda, sadece takvimdeki sayılardan ibaret olan bir yığın dolusu yirmi dört saat… Biraz derinlere indiğimizde o koca dağın altında, bizleri gerçekleştirmeyi hayal ettiğimiz planlar; listeler karşılıyor. Sonra daha çok kaçıyoruz fırsatımız varken yapmadıklarımızdan. Sanal alemin kapılarına dayanırken, hızla uzaklaşıyoruz çevremizden, gerçeklikten ve en çok da kendimizden…
Nihayetinde ellerimizde zamanımıza dair tek şey kalıyor: Bize ait yabancı bir hikâye. Satırları bizim mürekkebimizle yazılmış ama onun kahve storysinden, bunun tatilinden, şunun alışverişinden, dahası tanımadığımız insanların tanımadığımız düşüncelerinden sayfalarımızda bizi anlatmaya yer kalmamış.
İşte, sosyal medyanın hükümranlığındaki bu çağda kendini de ötesini de tanıyamayan, akletmeye zamanı olmayan bizler kendimize ne için yaşadığımız sorusunu soramayacak kadar meşgulüz. Sosyal medyanın hayatımıza girişi ile hızla yükselen depresyon ve anksiyete grafikleri de zihinlerimizde bu konuyla ilgili çok net bir resim çiziyor. Zaman mevzusunda sonlara doğru gelirken, Hasan el-Benna’nın şu sözü, modern dünya insanının zamansal ve varoluşsal sıkıntısını gözler önüne seriyor: “Vaktin hakkını idrak eden kimse, hayatın anlamını da idrak etmiştir. Çünkü vakit, hayat demektir.”
Söz konusu sosyal medya ahlakı olduğunda, vakit dışında konuşulması gereken bir diğer mesele şüphesiz ki içerik. Yirmi birinci yüzyıl insanı olarak, gözlerimizi bir tüketim ve hız çağına açmış durumdayız. Sürekli ve yoğun bir şekilde yeni veri akışına maruz kalıyoruz. Düşünmeye fırsatımız dahi olmadan tüketiyoruz, hem de çok hızlı bir şekilde. Madalyonun öteki yüzünde ise çarpıcı bir gerçek bizleri bekliyor: Tüketmeye mahkûm mu bırakılıyoruz?
Dünya çapında yaygın sosyal medya platformlarından sadece birisi olan YouTube’da her dakika yaklaşık 500 saatlik yeni içerik yüklemesi gerçekleşiyor.[2] Sanal dünyanın parıltılı vitrininde sahip olmadığımız o “mükemmel” hayatları izleme şansı bulduğumuz Instagram’da ise dakikada 66 bin fotoğraf ve video paylaşımı yapılıyor.[3] Sonuç itibariyle; yetişemiyoruz, sanki hepsini tüketmeliymişçesine çabalıyoruz. Ardından bir yorgunluk çöküyor zihinlerimize ve kendimizi bu içerik çöplüğünde buluyoruz. Bize ait olmayan bir kalabalığı yanımızda taşıma hatasına düşüyoruz ve kimi zamansa başkalarının seslerinden kendi sesimizi unutuyoruz.
Kaliteli ve doğru içerik tüketiminin önemi burada kendini gösteriyor. İnsan kendini ne ile beslerse bir müddet sonra ona dönüşüyor. Güzel bir söz vardır, bir insanın değerini merak ediyorsanız onun neyle meşgul olduğuna bakın. İzlediğimiz içeriklerin kalitesi aslında bir noktada bizim kalitemizi de gösteriyor.
Düşünmemiz gereken büyük bir mesele ve sormamız gereken sorular var. Diğer insanların hayatlarına harcayabileceğimiz bu kadar vaktimiz var mı? Çoğu zaman tamamını izlemeye bile sabredemediğimiz, uzun vadede hiçbir katkısı olmayan altmış saniyelik yüzlerce video yığını arasında, gününü ekranı aşağı doğru kaydırarak geçiren bir insanın bir saati ne kadar değerlidir kendi gözünde? Kendimiz dahi kendi zamanımızı değersiz görürken bu değeri başkalarından görmeyi dilemek ne kadar doğrudur?
Sonuç olarak kaliteli içerikler tüketmek ve faydası olmayacak içeriklerden uzak durmak aslında insanın kendine gösterdiği saygının bir ifadesi. Çünkü Seneca’nın dediği gibi “Sonsuz vaktimiz var sanıyoruz ama yok.”
İnsanlık, gerçek alemden, kapılarını daha yeni araladığı bu sanal dünyadan içeri girme niyetindeyken bu yeni evrenle ilişkimiz nasıl olmalı sorusuna sayfalar dolusu yanıt yazılabilir, saatlerce konuşulabilir ama günün sonunda varacağımız yer bellidir. Hepsinin özü sahabenin her karşılaşmada birbirine hatırlatmadan ayrılmadığı o sözlerdir:
“Zamana yemin ederim ki insan gerçekten de ziyan içindedir. Ancak iman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler başkadır.”
[1] TRT Haber, “Türkiye’de günlük sosyal medya kullanımı ortalama 2 saat 44 dakika”, 07.02.2024, https://www.trthaber.com/haber/bilim-teknoloji/turkiyede-gunluk-sosyal-medya-kullanimi-ortalama-2-saat-44-dakika-835186.html.
[2] Rohit Shewale, “YouTube Statistics For 2024 (Users, Facts & More),” DemandSage, March 3, 2024, https://www.demandsage.com/youtube-stats/.
[3] Susie Marino, “What Happens in an Internet Minute: 90+ Fascinating Online Stats [Updated for 2024!],” LocaliQ, July 16, 2024, https://localiq.com/blog/what-happens-in-an-internet-minute/.