KAPAK – Haber Kaynaklarımız Teknolojik Malayaniler Olmasın

“Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sarılsın, hem dünyayı hem de ahireti isteyen ilme sarılsın.” (Hadis-i Şerif)
Dünyaya iki şeyle hükmedilir. Biri ilim diğeri de güçtür.
Yeryüzünü imar etmek, yaratılışa ters giden durumları düzeltmek ve yeryüzüne hakkı hâkim kılmak Yüce Rabbimizin biz Müslümanlara yüklemiş olduğu bir görevdir.
İmar ve ıslah işleri ancak bilgiyle olur. Hem yeryüzünün hem de insanın imarı ancak bilgiyle olur. İşte burada bir durumu tespit etmemiz gerekiyor. Peki, imar ve ıslah işlerini hangi bilgiyle yapacağız?
Zannımca biz Müslümanların bilgiye bakışımızda da bir sorun var. Çoğu zaman bilginin (ilmin) ikiye ayrıldığını görüyoruz. Dünyevi ilimler, uhrevi ilimler. Biz bilgiyi bu şekilde ikiye ayırdığımız günden beri dünya üzerindeki hâkimiyetimizi kaybettik. Önce eşya üzerindeki hâkimiyetimiz gitti, sonra da insanlar üzerindeki hâkimiyetimiz.
Oysa bizim bakış açımız bu olmamalıydı diye düşünüyorum. Bizim bilgiye (ilme) bakış açımız vahiy kaynaklı ve vahiy kaynaklı olmayan şeklinde olmalıydı. Bilgiler ilme, ilimde bizi Allah’a ulaştırmalıydı. Bu da bizi yeryüzünü ıslaha götürmeliydi. İlme böyle bakmadığımız zaman bizim de bugün dünyaya hükmedenlerden çok da bir farkımız olmazdı.
Bu bakış açısında her şeyden önce temel olan niyettir. Niyet güzel olunca Müslüman için dünyevi ve uhrevi ayrımı yapmak pek uygun olmazdı. Müslümanın her işi o zaman tamamen ahiret odaklı olur ve kafa karışıklığı çözülmüş olurdu.
İlme bakış açımız bu olunca yeni bir durum tespiti daha yapmamız gerekiyor. Peki, biz bu ilmi (bilgiyi) nasıl elde edeceğiz? Beslendiğimiz kaynaklar neler olacak? İlmi kaynaklardan alırken nelere dikkat edeceğiz? Aldığımız ilmi nerelerde ve nasıl kullanacağız?
Doğru ile yanlışın birbirine karıştığı insanlık tarihinde bugünkü kadar karmaşık bir dönem gelmemiştir. Herhangi bir bilgi değeri olmayan kırıntıların gerçekle karıştığı, bu bilgileri alacak beyinlerin ve basiretlerin bozulduğu bir dönem daha olmamıştır. Teknolojik gelişmeler her şeyi alt üst etmiş durumda. Teknoloji bir yandan her şeye ulaşımı kolaylaştırmış fakat bir o kadar da her şeyi alabora etmiş durumdadır. Gri alan çoğalmış durumda.
Her şeyin görsel ve imaj olduğu sahte görüntüler arasında gerçeklere ulaşmanın da bir yolunun olması lazımdır. Bu insan idrakinin üstünde bir durum değildir. Karıştıran da insan bunu ayıracak olan da insandı. Hele bu Müslüman olunca iş daha kolaydı, olmalıydı. Çünkü Peygamberimiz aleyhisselam şöyle buyuruyor: “Müslümanın ferasetinden sakının çünkü o baktığı zaman Allah’ın nuruyla bakar.” İşte önce gerçekle yanlışı ayırt edecek beyin ve ruha sahip bir insanı inşa programımız olması lazım. Baktığı zaman Allah’ın nuruyla bakan, kabukla yetinmeyip öze inen, olayların arka planını gören bir insan inşa programı.
Ta Hz. Osman Efendimizin katlinden bu tarafa gerçekleşen olaylarla ilgili bilgi alma ve gerçeklere ulaşma, gerçekleri fehmetmede, doğru bilgi ile yanlışı ayırt etmede birçok problemimiz var. Güya akademik bilgi ayağı ile Müslümanlar arasındaki problemleri tarafgir ve mezhepsel bir bakışla anlatan kişilerin kaynaklarına meylediyor, Ehli Sünnetin temel anlayışına vurmadan alıp kabul ediyor, bunu da gerçek bilgi diye sunuyoruz. Bu yanlışı hala birçok acı tecrübeye rağmen devam ettiriyoruz.
Sağlam bilgiye ulaşmak için:
- Kuvvetli bir Kur’an bilgisine sahip olmamız,
- Sağlam ve sağlıklı bir sünnet bilgimizin ve bakış açımızın olması,
- Doğru bir Asr-ı Saadet ve İslam Tarihi bilgisine sahip olmamız,
- Müslüman âlim, abit ve irfan sahibi olan büyüklerimize tam bir sadakat ve bağlılığımızın olması lazımdır.
Bunlar bize doğru bir bilgiye ulaşmanın İslami yollarının bilgisine sahip olmamızı sağlayacaktır.
Biz teknolojik çağa gerçekten çok hazırlıksız yakalandık. Teknolojiyi nasıl oluşturacağımızı, ondan nasıl faydalanacağımızı, davet yolunda nasıl ve nelere dikkat edeceğimizin kurallarını oluşturmadan elimizde bulduk. Biz onu kullanmayı bilmediğimiz için o bizi kullanamaya ve harcamaya başladı.
Öncelikle teknolojiden şu an itibariyle tamamen uzak durmanın mümkün olmadığını bilmemiz gerekiyor. Bunun için öncelikle bir teknolojiyi kullanma İLMİHALİ oluşturmamız gerekiyor.
İman şüphe kabul etmez. Fakat biz bugün ortalıkta bilgi diye dolaşan her şeyi öncelikle şüpheyle karşılamalıyız. Verilen bilgilerin kaynağı bile olsa şüpheyle karşılamalıyız.
Bir Müslüman bugün dijital ortamda dolaşan bilgileri kendi kaynaklarına ve İslam’ın temel prensiplerine vurarak almalıdır. Bu kaynakları da ihtiyacından öte kullanmamalıdır.
Bugün Müslümanlar “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz. (Hucurât, 6) ilahi emrine rağmen fasıkların başında bulundukları kaynaklardaki bilgilere gerçekmiş gibi inanmaktadırlar. Müslümanlarla ilgili yazılıp çizilen pekte doğru olmayan bilgilere hemen kanmaktayız. Bunun sonucunda da Müslümanlar arasında derin gönül yarasına sebep olacak ithamlarda bulunmaktayız.
Kendi bilgi ve kaynaklarını oluşturmazsan, kendi kaynaklarındaki doğru bilgilere sahip olmazsan fasıkların uydurduğu yalanların talebesi olursun.
Zaman, enerji ve beyin israfı almış başını gidiyor. Derin hakikatlerle uğraşma yerine hiçbir faydası olmayan dijital malayani hayatımızı sarmış durumda.
Bunlardan kendimizi kurtarmak için hayatımızda boşluk kalmayacak şekilde plan ve programlı yaşamalıyız. Kendimizi de bütün bu işleri yapacak sağlam bir irade eğitiminden geçirmeliyiz.
Mümkün olduğunca bilgileri asıl kaynaklarından alarak dijital ortamın bereketsiz ve sanal hallerinden kendimizi uzak tutmalıyız.
Kaynağı belli olmayan, doğruluğundan emin olmadığımız hiçbir bilgiyi alıp yaymamalıyız.
Bugün, sağlam bir itikada sahip olan hocalarımıza bilinçli itibarsızlaştırma çalışmaları yapılmaktadır. Bunlara itibar etmeden, hocalarımızın değer ve kıymetini bilerek etraflarında kenetlenmeliyiz. Bilmeliyiz ki hocasız, kitaptan ilim öğrenilmez. Sadece malumat sahibi olunur.
Teknolojik malayanilerin dağıtıcısı değil, hakiki bilginin avcısı olmalıyız.
İlimleri tezekkür etmeyi bırakmalı, ilmin tefekkür edicileri olmalıyız.
Allah’ım bize hakiki bilgileri sahtesinden ayırt edecek feraset ver.