KAPAK – Göz Aydınlığım ve Namaz / Osman Uz

“Ey iman edenler, kendinizi ve ehlinizi cehennemden koruyun…” (Tahrim, 66/6)
Namaz; Rabbimiz tarafından ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (a.s.)’den itibaren bütün insanlara sorumlu tutulan, imandan sonra en faziletli amel sayılan, İslâm’ın beş şartından biri, kulun kıyamette ilk hesaba çekileceği, hakkıyla ifa ettiğinde mü ‘minin hayatına çeki düzen veren ve kelime-i şehadetten sonra İslâm’ın ikinci emridir. Rabbimiz: “Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de onda devamlı ol …” (Tâhâ, 132) ayetiyle her Müslümanın bizzat kendisinin namazına devam etmesini, bununla kalmayarak aile efradına da namazı öğretip onların da kılmaları için çalışmamız gerektiğini belirtmektedir.
Her ebeveyn, dünyaya gelmelerine vesile oldukları evlatlarının ahlaklı, topluma faydalı, dünya huzuru ve mutluluğu için çalışıp çabaladıkları kadar Rabbimizin “Beni anmak için namaz kıl” (Tâhâ 20/14) buyruğu gereğince göz aydınlığı olan çocuklarının ahiret saadetleri ve onları dünyada her türlü kötülükten, çirkinlikten, haram ve yasakları işlemekten uzak tutan, mü‘minin miracı, dinin direği olan, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in “Gözümün Nuru” olarak ifade ettiği namazı öğretmek için çaba ve gayret içerisinde olmalıdır. Çocuklara öncelikle sağlam bir inanç kazandırılmalıdır. Çocukların seviyesine uygun anlatım yolları bulunarak ibadet edeceği Allah’ı tanıması ve sevmesi sağlanmalıdır. Allah’ı seven çocuk, O’na güvenir ve sığınırsa ibadet etmede zorlanmayacaktır.
Çocuklara namaz alışkanlığını kazandırmak, hem İslam’ın temel ibadetlerinden birini hayatlarına dahil etmeleri hem de manevi gelişimlerine katkı sağlamaları açısından büyük bir önem taşımaktadır. Çocuğa, namazı “nasıl kılması” gerektiğini öğretmeden önce namazın manevi anlamını ve önemini anlatarak “niçin kılması” gerektiğinin üzerinde durmamız gerekmektedir. Çocuğun namazı bir görev değil, sevgiyle yapılan bir ibadet olarak görmesini, namazın Allah’a bir ibadet ve teşekkür vesilesi olduğunu, bizi kötülüklerden alıkoyduğunu ve ruhumuza huzur verdiğini aktarabilmek adına seviyesine uygun bir dille açıklamalar yapılmalıdır.
Çocuklara namazı sevdirmenin ilk ve en etkili yolu, onlara bu konuda güzel örnek olmaktır. Anne-babanın düzenli bir şekilde namaz kılması çocuklar için güçlü bir model oluşturmaktadır. Çocuklar bulunduğu yaş itibariyle güvendiği, güçlü bir model olarak gördüğü ebeveynlerini taklit etmeye hazır hale gelirler. Bu konuda yapılan çalışmalar, çocuklar üzerinde en önemli etkiyi anne babanın davranışlarının oluşturduğunu, olumlu davranışlarının çocuğa doğrudan yansıdığını ve onun dinî yaşantısına olumlu bir şekilde katkı sağladığını ortaya koymuştur Çocuklar, ebeveynlerinin ibadete olan bağlılıklarını gördüklerinde bunu doğal bir davranış olduğunu benimser, çocuğun namaz konusundaki öğrenme işi ilerledikçe bu davranış artık doğal bir davranıştan çıkarak alışkanlık düzeyine yükselir. Taklit ile başlayan namaz kılmalar, dua etmeler, çocuktaki isteğe bağlı olarak zamanla ilerler ve dinî yaşantıya dönüşür.
Namaz eğitimi, çocuğun yaş seviyesine uygun bir şekilde verilmelidir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) “Çocuklarınıza yedi yaşında namazı öğretin” tavsiyesi göz önünde bulundurularak erken yaşlardan itibaren namaza karşı farkındalık oluşturulmalıdır. Yedi yaş, çocuğun somut işlemler dönemine girdiği, dolayısıyla sistemli öğrenmelerinin başladığı çağ olduğu için çocuğa abdesti, kısa sureleri, duaları, namazın kılınışını öğretmek için bu yaşlar fırsat olarak değerlendirilmelidir. Bu yaşlarda çocuğa namazla ilgili hikayeler anlatmak, ona özel bir seccade, tesbih, takke veya namaz elbisesi almak, namaz kılınan ortamlarda bulunmasını sağlamak, namaza olan ilgisini ve farkındalığını artırmaktadır.
Namazı öğretirken sevgi, şefkat ve teşvik yöntemleri kullanılmalıdır. Çocuğun namaz kılmaya başladığında takdir edilmesi, onun bu ibadete daha fazla bağlanmasını sağlamaktadır. Çocukların namaz kılma konusundaki davranışları devamlı övülerek ödüllendirilmelidir. Buradaki maksat namaz kılanları ödüllendirmek, kılmayanları ise özendirmek olmalıdır. Unutulmamalıdır ki maddi ödüllerden ziyade, sevgi dili kullanılarak ifade edilen fiiller ve sözler, çocuğun manevi gelişimini desteklemektedir. Ayrıca, çocuğun namaz kılmaya çalışırken yaptığı ufak tefek hatalar olabilir bu fiiller görmezden gelinmeli, göstermiş olduğu gayret ve çabası takdir edilmelidir.
Namazları aile içinde düzenli olarak cemaatle kılmak, Ramazan günlerinde, Cuma ve bayram namazlarında camiye götürmek çocukların bu alışkanlığı kolayca kazanmasında oldukça etkili olacaktır. Çocuk, ailesiyle birlikte namaz kılarken müşterek hareket etmenin insana kazandıracağı enerji, gayret ve istekle kendini bir bütünün parçası olarak görür ve çocuğun namaz kılma motivasyonu artar. Ayrıca, çocuklar için düzenlenen cami etkinliklerine veya Kur’an kurslarına katılmaları çocukların sosyalleşerek ibadetlerini daha kalıcı bir şekilde öğrenmelerini sağlayabilir.
Gayemiz, Allah’ın emaneti olan yavrularımızı O’nun razı olacağı şekilde yetiştirmek, O’na kullukta kusur etmemelerini sağlamaktır. Kulluğun en somut göstergesi; canlı ve cansız bütün varlıkların ibadet şekillerini içinde toplayan namazı seven, vaktinde ve devamlı kılan, namaz sevdalısı kimseler yetiştirebilmek için uzun süren çalışmalara ihtiyacımız vardır.
Unutmayalım! Kalpleri halden hale evirip çeviren Rabbimizdir; evlatlarımızın gönlünü açacak anahtar ise O’nun elindedir. Bize düşen O’nun emanetleri olan ciğerparelerimize rehberlik etmek, güzel örnek olmak, her şeye rağmen onları sevmek ve her türlü ibadet sevgisini kalplerine koyması için Allah’a dua etmektir.
“Rabbim beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat.” (İbrahim, 40)