KAPAK- Cinsellik Öcü mü?

Evliliklerde eşler arası çok absürt tartışmalar duymuşsunuzdur. Mesela aklıma ilk gelen örnek diş macununu ortasından sıkma tartışması. Buna benzer sayısız örnek sıralayabiliriz ama ilginç olan bu seviyede tartışmaların boşanmaya kadar nasıl gittiği. Genelde konuyu yüzeysel değerlendirenler tartışılan meseleye yoğunlaşırlar. Bu şekilde bulunan çözümler genelde geçici olur çünkü meselenin özü pas geçilmiştir.
Eskiden bir büyüğüne evlilik ile ilgili sorununu aktarmaya giden gence genelde ilk sorulan soru cinsellikle ilgili olurmuş. Durun, hemen eskiler de sapıkmış falan diye düşünmeyin. Aynı konuyu tıp fakültesi psikiyatri stajında da farklı şekilde işlemedik. Dersimize giren prof.’un iddiası çok daha keskindi. Kötü bir evlilikle karşılaşırsanız bilin ki %95 cinsellik sorunları vardır diyordu. Yanlış anlamayın, iyi bir evlilik için cinsellik de dâhil birçok sebebin birleşmesi gerekir ama cinselliği kötü olan bir evliliğin iyi olma şansı %5’tir diye de belirtmişti.
Cinsellik konusunda genelde karşılaştığımız 2 zıt görüş var. Birincisi cinselliği, sanki insanın üretilirken oluşmuş bir defosu gibi görüyor. Hayatından bu konuyu ne kadar uzak tutabilirse o kadar üstün insan olurmuş gibi bir algı üretiyor. Hatta neredeyse iyi bir Müslüman olmayı hadım olmuş insan seviyesine indirgeyen bir anlayış ortaya koyuyor. Hz. Muhammed’e (sav) de bu tarz yaklaşımla gelenler oluyor ama peygamber tarafından bu düşüncelerinin yanlış olduğu vurgulanıyor.
Aynı zamanda insanın hayatından cinselliği izole ettiğimizde hiç alakasız konularda bile arızalar oluşmaya başlıyor. Yani cinselliğin insanın bir defosu olmasını bırakın genel sistemin işleyişinde gerekli bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.
İkinci görüş ise hayatı komple cinselliğe indirgeyen görüş. Karşılaştığı her şeyi cinsellikle açıklayan, tüm hedeflerini cinsellik üzerine inşa eden bir anlayış üretiyor. Cinselliğe giden yoldaki tüm engelleri insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak ortaya sunuyor. Hatta cinsel suç olaylarını hep baskılanmayla açıklama çabası içinde oluyorlar. Doğrusu şimdi cinsel suç diye kabul ettikleri fiilleri 10 yıl sonra kutsal bir cinsellik eylemi olarak kabul ediyorlar ama olsun. Diğer taraftan cinsellikle ilgili suçlarda da oluşturdukları algının aksine gerçekler her geçen gün ortaya çıkıyor. Zaten cinsel suç kavramları da bu yüzden değişiyor.
Hayattaki diğer duygulardan mahrum kalan, sadece tek duygu üzerinden tatmine ulaşmaya çalışan bu grup sürekli boş ekmekle beslenen bir bünye gibi niteliksiz bir duygu dünyası oluşturuyor. Sonuç olarak o an suç olarak kabul edilen cinsel arayışlar içine giriyor. Neticede “çoğunluğun yaptığı suç olmaz, olağan olur” mantığı ile yaklaşıp her gün bir ahlak sınırı da yıkılmış oluyor.
Burada bir yazı ile cinsellik konusunu çözmeyi beklemiyorum. Binlerce yıllık insan hayatının en ufak evresinde bile bu mesele çözülüp de rafa kaldırılmış değil. Bu gerçekliği kabul edelim. En azından bu konuya yaklaşımlarımız, meseleyi öcüleştirmeden ve hayatın nihai amacı gibi bir pozisyona sokmadan olsun.
Evlenecek ya da yeni evlenmiş genç arkadaşlara da şu tavsiyeyi yapmadan bitirmeyelim. Evliliğinizde aşk gibi cinselliğin de öneminin farkına varın ve bu konuda hiç utanıp sıkılmadan aklı başında büyüklerinize mutlaka danışın.