KAPAK- Âl-i İmran 164. Ayet Işığında Peygamberimizin Örnekliği

KAPAK- Âl-i İmran 164. Ayet Işığında Peygamberimizin Örnekliği

‘’Gerçekten Allah, içlerinden bir Peygamber seçip kendilerine göndermekle mü’minlere büyük bir lütufta bulunmuştur. O Peygamber onlara Allah’ın âyetlerini okuyor, onları her türlü kötülüklerden temizliyor, onlara kitap ve hikmeti öğretiyor. Bundan önce onlar, hiç şüphesiz apaçık bir sapıklık içinde idiler’’ (Âl-i İmran, 164)

Yüce Allah’ın insanlık tarihi boyunca onların içinden peygamber seçip göndermesi, insanlara lütfetmiş olduğu en büyük nimetlerinden biridir. Çünkü peygamberler insanlığa daima yol gösterici olmuşlar, onların maddî ve daha ziyade mânevî alanlarda kalkınmalarını ve ilerlemelerini sağlamışlardır. Her peygamber insanlığa yeni ufuklar açmış, yenilikler getirmiş ve kendisine inananların insanca yaşamaları için onlara doğru yolu göstermiştir. Bunların sonuncusu, bütün insanlık için bir müjdeci, bir uyarıcı ve âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Hz. Muhammed (s.a.s.)’dir. (bk. Enbiyâ 21/107; Ahzâb 33/40; Sebe’ 34/28). O’nu peygamber (resul) olarak göndermesi, yüce Allah’ın tarihî olarak ilk Müslümanlara, evrensel olarak da bütün insanlara verdiği nimetlerin en büyüğüdür.

Bu büyük nimeti ihsan eden zat, Allah Teâlâ’dır. Yukarıda zikrettiğimiz ayet-i celilede Cenâb-ı Hak, en büyük ismi olan “Allah” ismini kullanmıştır. Bu ismi mü’min de kâfir de iyi de kötü de herkes bilir. Dolayısıyla iyisiyle kötüsüyle bütün insanlığın Efendimiz (s.a.s.)’in kendilerine ne kadar büyük bir nimet olduğunu bilmeleri ve itiraf etmeleri için o nimeti ihsan edenin, özellikle bütün ilahi isimleri cem eden Hak Teâlâ’nın “Allah (c.c)” olduğu bildirilmiştir. Bu ifade, insanların iman ederek O’na tâbi olmaya ve O’nun ümmeti olabilme şerefine nâiliyete davette çok tesirlidir. Bu bakımdan “peygamber gönderme” nimetini anlayabilmek, O peygamberi gönderen Zât’ı tanımaya bağlıdır. Nitekim Halid b. Velid (r.a.)’ın şu hatırası bu hususu ne güzel izah eder:

Bir gün Hâlid b. Velid (r.a.), Arap kabîlelerinden birine uğramış ve kabîle reisi kendisine:

“Yâ Hâlid! Bize Allah’ın Rasûlü’nü, sûret ve sîreti ile tasvîr et” demişti.

Hz. Hâlid (r.a.) ise “Bu imkânsız, buna kelimeler yetişmez” deyince, kabîle reisi:

“O hâlde hiç olmazsa anlayış ve kavrayışın nispetinde hulâsa et” dedi.

Bunun üzerine Hâlid (r.a.) şu muhteşem cevâbı verdi:

“Gönderilen, gönderenin kadrince olur. Gönderen, kâinatın yaratıcısı Allah Teâlâ olduğuna göre, gönderdiğinin şânını var sen hayâl ve tasavvur eyle!” (Münavi, Feyzü’l-Kadir, V, 92)

Allah Resulü (s.a.s.), aslında bütün insanlık için lütuf ve rahmettir. Ancak O’nun tevzi ettiği rahmetten daha çok Müslümanlar istifade etmektedir. Bu sebeple âyet-i kerimede “Mü’minlere büyük bir lütufta bulunmuştur” (Âl-i İmrân 3/164) buyrulmaktadır.

İbn Abbas (r.a.), “Rasûlüm! Biz seni bütün varlıklar için ancak eşsiz bir rahmet olarak gönderdik” (Enbiyâ 21/107) âyeti hakkında şu açıklamayı yapar:

“Kim Allah’a ve Rasûlü’ne îman ederse o, dünyada ve âhirette tam olarak rahmete nâil olur. Diğer taraftan kim de Allah’a ve Rasûlü’ne îman etmezse, önceki kavimlerin dünyada uğradığı «yerin dibine geçme», «maymuna çevrilme», «üzerlerine taş yağdırılması» gibi ilâhî azaplardan muhâfaza edilmez. Bu, onun, Allah Resûlü sâyesinde nâil olduğu dünyevî rahmettir.” (Beyhakî, Delâilü’n-nübüvve, V, 486)

Dolayısıyla Müslümanlar, Peygamber Efendimiz için gösterdikleri fedâkârlıkları gözlerinde büyütmemelidir. Zira, O’nun üzerimizdeki hakkını ödemeye gücümüz yetmez. Aksine, böylesine muazzam bir nimete nâil eylediği için Allah’a hamd ve şükür hâlinde olmak gerekir.

Resûlullah (s.a.s.) ashâbından halka olmuş oturan bir grubun yanına gelmişti. Onlara:

“Burada niçin oturuyorsunuz?” diye sordu.

“Oturduk Allah’ı zikrediyor, bizi dinine hidâyet ettiği ve seninle bize sayısız nimetler lütfettiği için O’na hamd ediyoruz.” dediler. Efendimiz:

“Sırf bu maksatla oturduğunuza dâir Allah’a yemin edebilir misiniz?” buyurdu. Onlar:

“Allah’a yemin olsun ki sadece bu maksatla oturduk!” dediler. Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Bakın, size güvenmediğim için yemin ettirmiş değilim. Bana Cebrâil (a.s.) geldi ve Allah -azze ve celle- Hazretleri’nin sizinle meleklerine karşı övündüğünü haber verdi.” (Nesâî, Kudât 37/5423; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 92)

Âl-i İmran 164. ayette Allah Teâlâ, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’i göndermekle mü’minlere olan nimetlerini şöyle ifade buyurur:

Birincisi; Peygamber onlara Allah’ın ayetlerini okuyor:

Peygamberlerin ümmetlerini hak yoluna daveti, gelen vahyin okunmasıyla başlar. Ancak bu vazîfe, insanları umulan hedefe ulaştırmada ilk merhaledir ve bir zemîn teşkîl eder.

İkincisi; onları maddi ve mânevî bütün kirlerden temizleyip tezkiye ediyor:

Allah Teâlâ, peygamberler göndermeseydi ve onların örnekliği olmasaydı, insanlar nasıl arınacaklarını bilemeyecekleri gibi, bizatihi her biri kendisinin temiz olduğunu ileri sürerek tâbî oldukları heva ve arzularını yüceltirdi. Hz. Peygamber (s.a.s.) tezkiye görevinin bir gereği olarak; tevhid inancı ile insanlığı şirkten, iman ile nefisleri hastalıklardan, takva ile kalpleri her türlü kirlerden, ikna ile akılları şüphelerden ve ibadet ile hayatı gayesizlikten arındırmaya çalışmış ve Allah’ın yardım ve inayetiyle bu görevinde muvaffak olmuştur.

Üçüncü olarak, onlara Kitap ve hikmeti, yani Kur’an ve sünneti öğretiyor:

İnsanların ilk öğretmenleri peygamberlerdir. Allah Teâlâ onları insanlar arasından seçerek göndermiş ve kullarına emirlerini bildirmelerini emretmiştir. Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’in çok yerinde “Ey Muhammed de ki!” ifadesi ile Peygamber Efendimize ilahi vahyi insanlara tebliğ ve talim etmesini emretmiştir.

Hz. Peygamber de bu görevini yaparken müminlere karşı çok şefkatli ve merhametli davranırdı. Ashabını talimde yani onlara dinin hükümlerini öğretmede çok dikkatli olur ve çeşitli yöntemlerle onların hataya düşmelerini önlerdi. Bazen sorulan soruya uygulamalı cevap verirdi. Bazen de örnek bir olayı anlatarak açıklardı. Peygamber Efendimiz ilim öğretirken insanları bıktırmazdı. Sahabenin öğrenmeye istekli olduğu zamanları kollardı. Sorulan sorulara eksiksiz cevap verir, dinleyenlere soru sorardı. Sahabeye iltifat ederek onları hayra teşvik ederdi. Bazen de latife yapar, dinleyenleri tebessüm ettirirdi. Bir adam Resulullah (s.a.s.)’dan binmek için bir binek hayvan istemişti. Resul-i Ekrem “Seni dişi devenin yavrusuna bindireceğim” dedi. Adam: “Ey Allah’ın Resulü! Dişi devenin yavrusunu ben ne yapayım?” deyince, Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Tüm develeri dişi develer doğurmuş değil midir?” (Ebû Dâvûd, Edeb: 84; Buhâri, İlim, 12; Tirmizi, Birr, 57.)

Peygamber’in öğrettiği “hikmet” kelimesine şu mânalar verilmiştir: Müfessirlere göre hikmet nebevî misyonun bir yönüdür. Peygamberin kendisine indirilen kitabı öğretme sürecinde ilâhî hükümleri nasıl açıklayacağını bilmesine ve onları bildirmesine, ayrıca bu şekilde elde edilen bilgiye hikmet denir. Ayrıca: Kur’an, Kur’an’ın tefsirini bilmek, manalarını anlamak, öğütler, âdâb, ilim, adâlet, hilim, kötülükten uzak durmak, ameli sağlam yapmak, eşya ve olaylardaki gerçeklerin sırrını sezebilmektir. Peygamber (s.a.s.)’in sünnet-i seniyyesidir.

Dördüncü olarak, Peygamber onları kıyamet günü büyük bir azaba götürecek açık bir sapıklıktan kurtarıp onlara doğru yolu gösteriyor.

Hz. Peygamber’in vazifelerinden biri de doğru yolu, hidâyet yolunu göstermesi ve hak yolda rehberlik etmesidir. Nitekim âyet-i celilede “Muhakkak ki sen doğru yola rehberlik ediyorsun. (Bu yol) Göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoludur.” (Şûrâ 42/52-53) buyurulmaktadır. Âyet-i kerîmenin ifadesiyle insanlar ateş çukurunun kenarında iken (Âl-i İmrân 3/103, 193.) Allah (c.c.), Kur’ân ve Rasûlü vesilesiyle insanları bu ateş çukurundan kurtarmıştır. İnsanlara hidayet yolunu göstermiştir. Kendisi de Allah’ın o dosdoğru yolundan ayrılmamış, daima istikamet üzere olmuştur. Bu nimetlerin her biri daha sayılmayacak nice nimetleri ihtiva etmektedir. Bunları tüm incelik ve detaylarıyla ancak Allah Teâlâ bilir. Rabbim bizleri O’nun izini takip eden bahtiyarlardan eylesin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.