KAPAK / Açıl Susam Açıl!

KAPAK / Açıl Susam Açıl!

Sosyal bilimlerin temel kavramı olan millet, çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu demektir. Türk Dil Kurumu’nun Güncel Türkçe Sözlüğünden alınan bu tanımın içinde din kavramının olmayışı dikkat çekicidir. Bir toplumu millet yapan değerler arasında din yok ise o topluluk ulustur. Millet başka, ulus başkadır. Ümmet olmak daha başkadır. Tek başına dil ve tarih, ülkü ve duygu, gelenek ve görenek millet kavramının içini dolduramaz.

Her milletin yaratılıştan gelen ve eğitim yoluyla kazanılan kendine has özellikleri ve güzellikleri vardır. Mesela; göçebe bir toplum olan Türk Milleti dindar ve ahlaken mazbut, saf, doğru ve dürüst, çalışkan ve temizdir. Türk milleti özünde var olan merhamet ve koruma duygusu ile büyüklerini sayar, küçüklerini sever, mazlumu himaye eder. Türk Milleti, tarih boyunca yalnızlığın kıskacında kendi kaderine terk edilmişliğin ve küskünlüğün ötesinde, devleti ve milleti idare ederken tek başına karar verecek kadar dirayetli ve kendi göbeğini kendisi kesecek kadar cesaretlidir. Türk Milleti, Hz. Nuh aleyhisselam’ın torunu Yafes’ten bu yana mavi gök kubbenin deniz mavisiyle buluştuğu Turkuaz rengin heyecanıyla yoluna revan olmaktadır.

Tarih sahnesine bazen İskender, bazen Attila, bazen Cengiz olarak çıkmışlar… Zamanın akışı içinde tevhit dininin atası Halil İbrahim olmuşlar, Hatemül Enbiya’nın sözlerini toplamak için diyar diyar gezen İsmail Buhari olmuşlar… Çekik gözlü, ince çeneli, atik ve tetik, asker bir milletin çocukları Abbasilerin saraylarında muhafızlık yapmışlar… Yeniden dirilişi Ertuğrul Bey’den, Mukaddes Emanetleri korumayı Yavuz’dan, cihanı titreten fermanlar vermeyi Kanuni’den, Roma’nın kalbini fetheden komutan olmayı Fatih Sultan Mehmed’den tecrübe edinmişler… Dünya siyasetinde mekik dokumayı Sultan Abdülhamid’den, Cumhuriyet’in kuruluşunu Atatürk’ten ve en son küresel güçlere karşı dik durmayı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan öğrenmişlerdir.

Tek Millet!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti sinesinde barınan etnik gruplar bile bunun için “Tek Millet!” sloganına alkış tutmaktadır. Zira devlet olmadan millet olunmayacağı gün gibi aşikâr olmuştur. Savaş ve terör nedeniyle yurdunu yuvasını terk ederek vatansız hanümansız Akdeniz’in ve Atlas Okyanusu’nun azgın sularında şişirilmiş botlar üzerinde kimlik arayanların maalesef kırktan fazlasını sayamadıkları görülmüştür. Hepsine Allah rahmet eylesin. Millet olarak Aylan Bebeği unutmuş değiliz. İslam Medeniyetinin doğuşuna ev sahipliği yapan Medine ile gelişmesine öncülük eden Kufe, Bağdat, Basra, Şam ve İstanbul şehirleri üzerinde sinsi planlar kuran Siyonistleri unutmak mümkün değildir.

Gözünü hırs ve tamah bürümüş İslamofobi adı altında Müslümanları öldürme hobisi yaşayanları, sözde Irak Şam İslam Devleti olarak suni tohumlama ile peyda edilen DEAŞ’ın arkasına saklanıp yüzümüze sırıtan eşkıyaları unutamayız. İslam Ülkelerini faiz sarmalı ile dize getirmeye çalışan faiz lobisini unutmuş olamayız. Arakan’ı kanlı göle çevirenleri de unutmuyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Başkanlık Sistemine geçildiği andan itibaren terörle mücadele nedeniyle dip frize konulan kardeşlik projesini yeniden ve daha etkin bir şekilde hayata geçirecektir. Lozan’dan sonraki 100. yılda dananın kuyruğu kopacaktır. TBMM’nin kararı ve Başkan’ın onayı ile ülkemizin milletlerarası ilişkilerine yeni bir şekil verilecek, değilse sine-i millete dönülecektir. Zira milletin varlığı devletin varlığından öncedir. Millet varsa devlet vardır. İnsanı yaşat ki; devlet yaşasın anlayışı da budur.

Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Toprak ana, devlet baba, halk da devletin çocuklarıdır. Halk içinde devlet gibi muteber bir nesne yoktur. Devlet Kapısı/e-devlet, devletin kurum ve kuruluşlarıdır. Derin devlet milletin mayasıdır, saklanır. Devlet kuşu her insanın başına konmaz, her kişiye devlet nişanı verilmez. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe.

Tek Devlet!

Osmanlı Devletinden devralınan çok uluslu bir milletin ayakta durabilmesi için “Tek Devlet!” şarttır. Birleşmiş Milletlere kayıtlı kayıtsız iki yüzün üzerinde devlet arasında bağımlı-bağımsız, federal, tampon, çadır ve sosyal devletler vardır. Kimi sanayi ülkesi, kimi eksen ülke, kimi kilit ülkedir. Devletler de insanlar gibidir. Doğarlar, büyürler, gelişirler, gerileme devri yaşarlar ve sonra zamanın dehlizi içinde fani olurlar. İnsanlığın canlı arşivi denilen tarih sahnesinden silinirler.

Medeniyetler, milletler tarafından inşa edilmiş uygarlıklardır. Dünya üzerinde ağırlıklı olarak iki medeniyet hüküm sürmüştür: Doğu ve Batı. Adem ve Havva ile başlayan insanlık tarihi içinde dünyanın farklı yerlerinde nice milletler, devletler ve uygarlıklar yaşamıştır. UNESCO tarafından belirlenen Dünyanın Kültür Mirası denilen geçmiş döneme ait bu eserler aslında bütün insanlığın ortak malıdır. Ne var ki; gelişmişlik adına insani değerlerini kaybeden aşırı hırs ve tamahın esiri olmuş hırsız ve arsız topluluklar tarihi eser kaçakçılığı yaparak asar-ı atike ve hazineleri/defineleri iç etmişlerdir. Hatta utanmadan kendi ülkelerine ait olmayan bu sanat harikası eserleri kendi müzelerinde sergilemektedirler. Anatolia / Güneşin doğduğu ülkeden çaldıkları yahut gasp ettikleri altın boynuz, heykel ve tabletleri, Güneşin battığı ülkede/Ana Britannica’daki müzayede salonlarında milletin gözüne baka baka haraç mezat satmışlardır.

Tek Vatan!

Arapça bir kelime olan vatan, yurt anlamındadır. Toprak; uğrunda can veren varsa vatandır. Vatan, kalp nabzının attığı yerdir. Ülke, bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümüdür. Ülke demek memleket demektir. İnsanlığın dünyadaki ana vatanı Hindistan’ın Serendüb Adasıdır. Her milletin yurt tuttuğu bir yurdu vardır. Türk Milletinin kadim yurdu Ön Asya, ahir yeri Anadolu’dur. Her insanın doğup büyüdüğü, havasını teneffüs ettiği, ekmeğini yiyip suyunu içtiği asli vatanına karşı ödemesi gereken borcu veya yerine getirmesi gereken vazifesi vardır. Vatan sevgisi imandandır. Vatana ihanet etmenin cezası işlenen suç ve ceremeye göre; sürgün, hapis, idam veya tek kurşundur.

Jeopolitik tarihi bir yarım ada düşünün ki; üzerinde Asya kıtası Avrupa kıtasına bağlanıyor… Etrafı Akdeniz, Karadeniz, Ege ve Marmara Denizi ile kuşatılmış… Komşu ülkeleri: Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan/Nahcivan, Bulgaristan, Yunanistan, İran, Irak ve Suriye… Mahallemizde oturan komşularımıza hem insan, hem akraba, hem de Müslüman olarak vazife ve sorumluluklarımız vardır. Ne şiş yansın, ne kebap sönsün diyemeyiz. Etrafımızda alevlenen yangına ve barut kokusuna duyarsız kalamayız.

Komşu kapısı hatır kapısıdır. Allah önce komşuya versin. Komşuda pişen bize de düşer. Komşu komşunun külüne muhtaçtır sözündeki kül, süpürgenin ucundan yahut bacadan temizlenip atılan kül değildir. O kül her şey demektir. Komşu hakkı kul hakkıdır. Cenab-ı Hak; Nisa Suresinin 36. ayetinde yakın ve uzak komşuya iyilik yapmayı, yardım etmeyi ve güzel davranmayı emreder. Biz, komşusu aç iken tok yatamayan bir inancın müntesipleriyiz.

Rasulullah aleyhisselam üzerimizdeki hakları itibari ile komşuları üçe ayırmıştır: Gayrimüslim komşuların sadece komşuluk hakkı vardır. Müslüman olan komşuların bir komşuluk bir de din kardeşliği hakkı olmak üzere iki hakkı vardır. Akraba ve Müslüman komşuların üç hakkı vardır: hem komşuluk, hem din kardeşliği, hem de akrabalık hakkı.

O halde; Erivan ile Sofya’nın, Bakü ile Bağdat’ın, Tiflis ile Tahran’ın. Atina ile Şam’ın haklarını birbirine karıştırmamalıyız. Öyleyse komşularımızın meskenlerine / yurtlarına yapılan tecavüzleri engellemeliyiz. Onların şufa haklarını korumalıyız. Komşularımızı toprak bütünlüklerine halel getiren kimi kovboy, kimi panda, kimi yamyam kimi bilmem ne bela işgalcilere dur demeliyiz. Komşularımızı zaman zaman ziyaret edip hediyeler ve nişanlar vermeliyiz. Siyasi, ticari, sınaî, idari ve askeri ilişkilerde komşularımızla iyi geçinmeliyiz. Demografik ve demokratik yapıyı güçlendirmek adına akraba evliliklerini teşvik etmeliyiz.

Bize eziyet eden ve fenalık düşünen komşularımızı önce uyarıp nota verip sonra anlaşma yolunu savaşa tercih etmeliyiz. Bugün düşmanımız olanlar yarın en samimi dostumuz olabilir. Bugün bize müttefik görünenler yarın anında çark ederek en azılı düşmanımız olabilir. Bu yüzden dengeli, ölçülü ve nezaketli diplomatik bir dil kullanmamız gerekir. Deli dostunuz olacağına akıllı düşmanınız olsun sözü çok isabetlidir.

Komşu ülkelerin sırlarını kendi sırlarımız gibi saklamalıyız. Komşularımıza her zaman ve zeminde kapımızı, gönlümüzü, soframızı ve elimizi açık tutmalıyız. Ekmeğimizi bir ensar misali paylaşmalıyız. Hastalarını ziyaret edip tedavileri ile ilgilenmeliyiz. Cenazelerini yoğun bakım ünitelerinde unutamayız, cesetlerini kuzgun ve akbabalara teslim edemeyiz. Aman dileyene kurşun atmamalıyız. Aksine barış, eman ve güven vermeliyiz.

Tek Bayrak!

Bir milleti millet yapan değerleri temsil eden özel renk ve biçimdeki kumaş simgeye bayrak denir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bayrağı al sancaktır. Rengi şehitlerimizin kanı, hilal milletin bağımsızlığını, yıldız da milletin parlak geleceğini temsil eder. Aslında kelime-i tevhit bayrak üzerine akıllıca işlenmiştir. Diyanet’in logosundaki simetrik olarak yazılan Arapça El-Hak yazısı gibi. T.C. Devleti federal değil, merkezi ve üniter yapıya sahip, anayasal, sosyal ve güçlü bir hukuk devletidir. Ülkenin sınırları içinde yaşayan tüm halkı ve etnik unsurları temsil eder. Bu yüzden Tek Bayrak esastır.

Dünyada anadan doğma Müslüman sab-ı sübyan çocuklar hariç bizimle aynı inanca sahip iki milyarın üzerinde insan yaşıyor. 58 İslam ülkesi var. Hep Anadolu yakasına sıkışıp kalmayalım canım. Dünya Avrupa, AB ülkeleri ve ABD’den ibaret değil, hele NATO’dan hiç değil. Bunun Asya’sı var Afrika’sı var. Yeter ki; aklımızı başımıza alalım. İnanın sadece kendi aramızda ticaret edelim bu bile yeter. Baksanıza komşularımızla takas usulü yapılan petrol ve doğalgaz alışverişinde; “Neden altın ve TL üzerinden ticaret yapıyorsunuz? Bize racon mu kesiyorsunuz?” diyenler nasıl da kuduruyorlar?

Okus pokus 29. Bizim kozmik odamıza girenlerin şifre ve tılsımları da çözülüyor. AB Ülkeleri ve ABD kaçış rampasına girmiştir. Batı, Kaddafi’nin 25 milyar Dolarını buhar edince Katar, B.A.E ve Suud Prens ve petrol şeyhlerinin sermayeleri R.T.E. öncülüğünde Bist’e yöneliyor. Dikilitaş’taki zaman ayarlama sistemini Greenwich’e taşıdınız amma küresel sermayenin nabzı İstanbul’da atacak bundan kelli, N’aber Kemal’im? Golfstrim başlamıştır, onlar Golf oynamaya devam etsinler. Çin ve Hindistan geliyor. Ne de olsa Çekik gözlü adamlar! Tarihi Setlerini Arap atları ile aşmış olsak da eskiden gelen bir akıllı düşmanlığımız var. Bundan sonra her yer Teksas, her yer Kerbela. Yaşasın Pekin Ördekleri!..

Açıl susam açıl!..

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.