Kalkınmanın Götürdükleri

Kalkınmanın Götürdükleri

Teknoloji kullanımın üst seviyelerde olduğu her hangi bir hayat seviyesi bugün ‘kalkınma’ adı altında göklere çıkartılmaktadır. Bizim de yıllardır en çok duyduğumuz kelime kalkınma ve ilerleme olmuştur. İstisna olarak, kelimenin farklı bir kullanımı rahmetli Erbakan Hoca’nın gündeme getirdiği ‘manevi kalkınma’ terkibi ile gerçekleşmiştir. Bunun dışında hepimizin kelimeye yüklediği anlam aynıdır.

Osmanlı aydını, devletlerinin son dönemlerinde ‘terakki’ diye diye âlemi inletirken, bu istek ve arzunun toplumdan neler götüreceğini belki de hiç tahmin etmemişti. Ya da kalkınmanın içi ne kadar doldurulacak, bir türlü gün yüzüne çıkartılamamıştı. İslamcıların, Milliyetçilerin, Osmanlıcıların ittifak ettikleri en önemli konu teknolojik ilerleme yani terakki idi. Terakkinin ne olduğunu bile anlayamadan bayrak teslimi yapan son dönem Osmanlı aydını, şimdiki toplumsal halimizi görse yine de terakkiyi savunur muydu, ayrı konu. Ama şu bir gerçektir ki tek başına terakkiyi savunmanın ne denli yanlış olduğunun idraki içinde olacaklarından emin olmalıyız. Cumhuriyetle gelen sözüm ona aydınlanmacı nesil terakki yerine kalkınma, ilerleme, Batılılaşma ve modernleşme kavramlarını dillerine pelesenk etmekte gecikmediler. Sizin anlayacağınız ‘terakki’miz oldu ‘kalkınma’!

Evet, nihayet kalkındık. Şimdilerde madden çok ilerledik. Artık kimselere muhtaç olmadan hayatımızı devam ettirebiliyoruz. Her şeyin yerlisini imal eder hale geldik. Daha çeyrek yüz yıl önce satın alması, satın aldıktan sonra teslim alınması aylar süren savunma sanayi araç ve gereçlerini kendimiz üretebildiğimiz gibi, ihraç eder hale geldik. Yakında savaş uçakları yapacağız. İlk defa, dünyaya -kabadayılık etmeden- kafa tutabilen liderlerimiz oldu. Evrensel güçlerin tehditlerine aldırmadan dış politikalar belirliyoruz. Son iki yüz yıldır eziklik psikolojini sırtından atamayan Ümmeti Muhammed’in gözlerine çakan ışık geçici değil. Renk körlüğü yapmıyor. Saman alevi gibi yanıp geçmiyor. Bu vakıa, İslam dünyasında büyük heyecan uyandırıyor. Milyonlarca mü’min, mülteci kardeşimize kol kanat geriyoruz. Onların mutluluk gözyaşları ile gözlerimiz yaşarıyor. Allah’a hamd ediyoruz bu günlerimiz için. Lakin bireysel hayatımızdaki teknoloji ile neler elde ediyoruz? Sorunlu bir soru.

Ekonomimiz sağlam temellere oturduğundan olmalı ki, sağdan soldan gelen tehditlere boyun eğmiyoruz. Dilenmiyoruz. Teknoloji sür git emrimizde. Yediden yetmişe herkes Batılılardan daha yüksek bir oranda akıllı telefon kullanıyor. Hayatımızın bütün vechelerinde teknoloji ile beraberliğimiz devam ediyor. Dünyada icat edilen en basit bir cihaz bile ertesi gün elimizde. En son model teknoloji harikaları dünya ile eş zamanlı karşımızda olabiliyor.

Kalkınma konusundaki edinimlerimizin dile getirilmesi uzun sürer. Yine Allah’a hamd olsun ki bu noktada çok ilerdeyiz. Ne var ki hiçbir kuş tek kanatla uçamaz. Bu bağlamda düşünmemiz gereken hususları geri plana itemeyiz. Mesela kalkındıktan sonra eski evsafımızdan ne kalmış? İdeallerimize uygun mu kalkınıyoruz ve bizlerden neler götürüyor kalkınma denilen şey?

Evet, kalkınmanın olmazsa olmazı olan teknoloji kullanımı öncelikle tüketimi körüklemektedir. Teknolojinin mucidi durumundaki Avrupalıların kapitalist yaklaşımlarındaki ana unsur, tüketime yönelik üretimi tasarlamak olduğu için, kullanacağımız ürünlerin çoğunluğu ihtiyaçlarımız için değildir. Tersine, daha çok arzularımıza ve nefsî duygularımıza hitap etmektedir. Dahası bu ürünler, aldıkça yenilerini alma isteğimizi körükleyecek cinstendir.

Teknoloji ve kalkınmanın modern hayat malzemeleri insan zevkini öldürmektedir. Teknolojinin kullanım yaygınlığı daha az iken evine halı almak isteyen bir vatandaş daha az tesir altında kaldığından, kendi zevkinin daha fazla gelişmesini sağlayabilmektedir. Çünkü kendisi de etken olabilmekte idi. Bunun sonucu olarak tercih ettiği renkler ve desenler en fazla kendi kültürünün sonucu ve kendi kararının neticesi olabiliyordu. Şimdi aynı minval üzere olan bir kişi, öncelikle teknolojinin modaya göre üretim yapması nedeni ile artı olarak reklamların etkisi ve çevre baskısı neticesinde zevksiz ama daha ziyade başkalarını memnun edecek tercihler yapabilmektedir. Şu günlerde evlerde mobilyaların ve halıların aynı desen ve renklerin hep aynı tonlarda olması neyin sonucudur sizce!

Kalkınmanın getirdiği hâkim hayat tarzı, insan doğasını tahrip etmektedir. Sanırım sizler de içinizden “Evet evet, haklısınız hocam” demektesiniz. Her şey ortada. Dini bütün Müslümanlar bile Hz. Peygamber’in gece erken uyuma ve sabah erken kalkma sünnetini geri plan itmiştir. (Böyle önemli bir sünneti gerçekleştirmek yerine, dişleri fırçalamakla avunuyoruz. Oysa dünyada dişlerini fırçalamayan ateist bile yoktur.) Neden? Evimizin en güzel köşelerine bilmem kaç inçlik sinema ekranlarını monte ettirip, saatin bilmem kaçına kadar, o kanal senin bu kanal benim, gözlerimizi gezdirerek bizlere hiçbir faydası olmayacak görüntüleri seyretmekle vakit öldürüyoruz. Bu arada vücut gecenin ilk saatlerinden itibaren dinlenemediğinden aslında alarm vermektedir. Fakat bunu ileriki yaşlarda fark ederiz. Yuttuğumuz radyasyonlar da cabası. Bir de eve yorgun argın gelip, televizyon karşına oturduktan sonra gördüğümüz, duyduğumuz olumsuz her şey bizi strese sokmaktadır. Derken hane halkına ilgisizlik neticesinde ortaya eş, çocuk, baba vb. bunalımlar çıkabilmektedir.

Terakki ya da kalkınma sonuçta kardeşliğimizi katletmektedir. Teknoloji alanında sahip olduklarımız, bencilliğimizi beslemekte, böylece enaniyetimiz büyüyüp gelişmekte; egoist oldukça da elde etme isteğimiz ayyuka çıkmaktadır. Bu sebeple hepimiz inanmış olarak evlerimizde elimizdeki teknoloji harikaları ile bencilliğimizi tatmine gayret ederken kardeşliği unutabilmekteyiz. Geleneksel değerlerimizden olan sohbet, muhabbet ve diğerkâmlık bu arada buharlaşabilmektedir.

Teknoloji, gençlerin hayat bakışını değiştirmektedir. Gençler kullandıkları cihazlar sayesinde daha sabırsız olabilmektedir. Bu sonuç gençlere kültür ve medeniyet aktarımını zorlaştırmaktadır. Yeni nesil yoğunlaşamamakta; her şeyin ekranda gördüğü gibi hızlı bir biçimde akıp gitmesini istemektedir. Gün boyu sırf eğlenmeye yönelik aletlerle geçirdiği vaktin aşırı olması nedeni ile zihnen ve bedenen gerçekleşmesi gereken gelişmeyi tamamlayamamaktadır.

Evet, kalkınma güzel ama sadece kalkınmakla olmuyor.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.