İZZET ALLAH’IN, RASULÜNÜN VE MÜ’MİNLERİN YANINDADIR (1)

İZZET ALLAH’IN, RASULÜNÜN VE MÜ’MİNLERİN YANINDADIR (1)

Muhterem mü’minler!

Allah celle celalühu Kur’an Azimüşşanda, biz mü’minler için hayat bahşeden, bizim sağa sola kaymamamız, hep önümüzdeki o ilâhî nurun peşinden gitmemiz ve bizi o yoldan ayıracak şeytaniyetlere, kötülüklere meyletmememiz için kıyamet sabahına kadar her inanan mü’min gönüle sürur, neşe, aşk ve muhabbet verecek, ona kimlik kazandıracak mesajlar sunuyor.

Rabbimiz celle celalühu Münafikun suresi 8. âyet-i kerimede şöyle buyuruyor:

“İzzet, şeref, haysiyet Allahın, Rasulünün, mü’minlerin yanındadır. Ancak münafıklar bunu bilmezler.”

İzzet arayanlar, itibar arayanlar bunu sakın ola ki başka yerlerde aramasınlar, yanlış yerlerde aramasınlar. İzzetin, şerefin, itibarın ayaklar altına alınıp, kişilerin insanlık özelliklerinin ve insanlık vasıflarının yok edildiği yerlerde aramasınlar. İzzeti, şerefi, itibarı insanlık onurunu olması gereken yerde arasınlar ki orası, Allah’ın, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin ve mü’minlerin yanıdır.

İşte bu mesaj çok veciz bir şekilde bu âyet-i kerimede sunuluyor. Bu mesajı çok iyi alalım. Bu mesaja gönlümüzü açalım. Eğer bu mesaja gönlümüzü açmazsak başka mesajlar gönüllerimizi istila eder. İnsanlık izzetimizi, müslümanlık izzetimizi kaybederiz. Kula kul olur ve neticede -Allah celle celalühu korusun- sapıklardan olabiliriz.

Elbette ki bu güzergâh zorlu bir güzergâhtır. Yani Allah’ın yanında, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanında, mü’minlerle beraber olmak, gönül gönüle olmak, İslâm’ın değişmez, pörsümez prensiplerinden taviz vermeden bu güzergâhı takip edip Rabbimize ulaşmak, sağımızdan solumuzdan yapılan yanlış, şeytânî, nefsânî, aşağılık davetlere asla ve asla kulak asmadan devam etmek çok zorluk istiyor. Fakat müslüman, zor günün insanıdır. Zor günün müslümanıdır. Zor günlerde inancının gereğini yaşayamayanlar, zor günlerde İslâmî hizmetlerini devam ettiremeyenler, eğilip bükülenler her şeylerini kaybediyorlar. Düşmanlar karşısında ezilip büzülüyor, zillet ve meskenete düşüyor rüsvay oluyorlar. Ahiretteki rüsvaylık, zillet ise dillerle anlatılacak gibi değildir. Allah celle celalühu bizlere basiret, feraset versin. İdrak aynamızı her an net bir şekilde görüntü verecek noktaya getirsin.

Değerli mü’minler, dünyada asırlardan beri hak ve batıl mücadelesi yaşanıyor. Bir tarafta hakkın safında olanlar, Allah’ın koyduğu esasları, nizamı savunanlar, imanının gereğini yerine getirenler, yaratana kulluk edenler ki, bunlar her zaman azınlığı teşkil etmişlerdir. Diğer tarafta da büyük bir çoğunluk isyan, tuğyan içinde, inkâr içerisinde Allah’ın nizamına, Allah’ın koyduğu esaslara savaş açmışlardır. Bu, tarih boyunca böyle olagelmiştir. O hidâyet rehberleri peygamberlere bile ne eziyetler etmişler, neler yapmamışlar ki? Kimini tahkir etmişler, alay etmişler, eğlenceye almışlar, yalancısın demişler, sihirbazsın demişler. Kimisini de şehit etmişler. Böyle bir mücadelenin içinden geliyoruz. Şu anda çağımızda, 21. asrın başında bu savaş, yani inananlarla inanmayanların savaşı, hak ile batılın savaşı her geçen gün şiddetlenerek devam etmektedir. Teknolojik ve askerî gücü elinde bulunduran zâlimler, gözümüzün önünde bin bir yalan söyleyen, sonradan da bu yalanlarını “şu sebepten dolayı yalan söyledik” diye itiraf eden bu insanlar İslâm ülkeleri üzerinde terör estiriyorlar.

Değerli mü’minler, bugün biz ve diğer İslâm ülkeleri bir taraftan siyonizmin diğer yandan Hıristiyanlık propagandalarının yani misyonerlik faaliyetlerinin, diğer bir taraftan da dinsizlik faaliyetlerinin propagandası altındayız. Maalesef Türkiye’deki çok seviyesiz birçok medya da bu propagandalara alet olmakta veya bilerek bu propagandaları yapmaktadır. Çünkü Amerika’nın yeşil dolarlarına karşı durabilmek için güçlü bir iman, vatan ve millet sevgisi gerekir. Güçlü bir imanı olmayan, vatanını, milletini sevmeyen dolara çabuk kul olur, çabuk köle olur ve satılır. Bugün dünyada işte Amerika’nın, Siyonizm’in ve onların bir yedeği olan İngiltere’nin yapmaya çalıştığı ve yaptığı budur.

Değerli mü’minler, çocuklarımıza sahip çıkalım. Şeytan üçgeninin menfi propagandalarından çocuklarımızı kurtarmak için onlara dinini çok iyi anlatalım, öğretelim, tarihini çok iyi öğretelim. Onlara müslüman olmanın onurunu vermeye çalışalım. Aşağılık duygusundan, Batı’nın o ahlaksız toplumsal hayatının etkisinden kurtaralım. Gençliğimiz, toplumumuz Batı’nın karşısında eziklik duyuyor, bundan onları koruyalım.

Siyonizm, zannedildiği gibi 29 ağustos 1897’de Basel’de toplanan ilk siyonist kongresi ile çıkmış bir hareket değildir. Teodor Herzl’in yaptığı bu kongre önceden beri var olan bir teşkilatın resmi olarak ortaya çıkışıdır. Yoksa Siyonizm, tahrif edilmiş Tevrat’ta asırlardır yahudilere şu telkini yapmaktadır: “Yahudi devleti kurulacak ve bu yahudi devleti dünya krallığının merkezi olacaktır.” Bu asırlardan beridir siyonistlerin vazgeçemedikleri tek hedefleridir. 29 Ağustos 1897’de Basel’de yapılan 1. Siyonist Kongresi’nde Teodor Herzl de işte bu niyeti açığa vuruyor. 50 yıl sonra yani 1848 yılında da fiilen Filistin topraklarında bir İsrail devleti kuruluyor ve bir çıbanbaşı olarak, İslâm ülkesinin bağrına sokulmuş bir hançer olarak kan emmeye devam ediyor. Bir vampir gibi müslüman kanı emiyor.

İsrail’in, Siyonizmin mantığına göre onlar dünyanın efendisidir. Efendi millet olarak yaratılmışlardır. Dünyanın diğer bütün halkları kendileri için sadece bir köledir, hizmetçidir. Onun için yahudi olmayanlara hiç değer vermezler ve kendi dinlerini de kabul etmeleri için başka bir millete, başka insanlara propaganda yapmazlar. Çünkü “Yahudilik, İsrail oğullarına has millî bir dindir” derler. Başkalarını Yahudiliğe kabul etmezler. Ancak bunun yanında diğer ülkeleri kendi milletlerine, kendi ırklarına, kendi devletlerine hizmetkâr edecek paravan şirketler kurarlar. Paravan teşkilatlar kurarlar. Oralarda da diğer dünya milletlerini, insanlarını kendi emellerine alet ederler. Onlar vasıtasıyla ekonomik, kültürel sahalarda çalışma yaparlar. Bu dünya devletini kurmak için de küresel ekonomik gücü ellerinde bulunduruyorlar ve bu güçle başka devletlerin güçlerini kendi lehlerinde kullandırıyor.

Birçok devlette kendi emellerine hizmet edecek insanları iş başına getirtmek için gerekirse ihtilaller yapıyorlar, yaptırıyorlar.

Kur’an-ı Kerim’de Allah celle celalühu, Yahudilik hakkında ve yahudilerin genel karakteri hakkında bizlere birçok uyarıcı malumat veriyor. İsrail oğullarının kendi peygamberlerine yapmış olduğu ihanetleri dile getiriyor. Rabbimiz celle celalühu onların kötü ahlakını dile getiriyor ve onlardan uzak durmamızı, onlardan hazer etmemizi bize sık sık tembih ediyor. İşte o âyetlerden birisi de Bakara suresi 120. âyettir. Allah celle celalühu o âyet-i kerimede şöyle buyuruyor:

 “Sen dinlerine tâbi olmadıkça, ne yahûdiler, ne de hıristiyanlar senden asla hoşnut ve râzı olmazlar. Ey Habibim, onlara de ki, yol Allah’ın gösterdiği yoldur; İslâm’dır. Sana gelen ilimden, vahy ve İslâm’dan sonra heva ve heveslerine tâbi olacak olursan, Allah’ın azabından seni koruyacak hiçbir dost ve yardımcı yoktur.”

Bu âyet-i kerimede Allah celle celalühu bizzat Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemi muhatap alarak, O’nun şahsında bütün müslümanları kıyamet sabahına kadar yahudilerden ve misyoner faaliyetleriyle sadece dünyalarına hizmet eden hıristiyanlardan sakındırıyor. Sen onların dinine girene kadar, onların emellerine hizmet edene kadar, onların emrine tâbi olana kadar onlar asla ve asla senden razı olmazlar. Sen onlara, bütün insanlığa haykır ki doğru yol ancak Allah’ın yoludur. Yani İslâm’dır, Kur’an yoludur. Sana gelen bunca ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan and olsun ki Allah’tan başka sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır. Mü’minin dostu ancak Allah’tır, Rasulullah’tır ve mü’minlerin bizatihi kendisidir. Allah’ın düşmanları Allah’ın dostlarına dost olamaz. Allah’a, Allah’ın peygamberine düşmanlık yapan, Allah’ın dinine düşmanlık yapan insanlar Allah’ın dostları olan gerçek müslümanlara dost olamazlar. Onun için onlara yaranmak, onların takdirini kazanmak için sakın ola ki dînî izzetimizden, şerefimizden, itibarımızdan, değerlerimizden, inanç sistemimizden taviz vermeyelim.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.