İyilik Rüzgarları

İyilik Rüzgarları

Şu bir gerçek ki, davranışlarında samimi, doğru, şerefli, adil ve temiz olanlar bu dünyada çok daha iyi bir hayat yaşarlar. Bu dünyada mutlu ve bahtiyar olduğu gibi öbür âlemde de rızaya nail olup cennete koşarlar. Başarı kazanmak için, pis ve kötü yollar deneyenlerin elde edemediği temiz ve göze çarpan bir başarı kazanırlar. Çünkü onlar kusursuz kişilikleriyle, bu özelliklere sahip olmayanların yaşamadığı saygı, şeref ve güven içinde yaşarlar. Her şeyin ötesinde kulübede yaşasalar bile, saraylarda ve köşklerde oturan günahkârların yaşamadığı huzuru ve tatmini doyasıya yaşarlar.

Her şeyin bir ölçüsü vardır, insanın değerinin ölçülmesi onun nasıl bir kul olmasına göredir. Devamlı ve kalıcı olan kalitedir. Allah faydasız ve boş olanı suyun yüzündeki köpüğe benzetir. Zararsız ve faydalı olanı da cevhere benzetir. Köpük suyun yüzünden uçup gider. Faydasız ve vasıfsız insanlar da toplum tarafından çabucak unutulur. Geride bıraktığı bir eseri yoksa en azından hoş bir sada bırakamamışsa o insan çabuk unutulmaya mahkûmdur. İnsanların unutması o kadar da önemli değildir, esas olan Yaratan’ın büyük mahkemede değer vermeyip unutmasıdır ki, orada unutulan ebedi olarak hüsrandadır.

“Sel, üzerinde kabaran köpüğü alıp götürdü. Süslenmek ve faydalanmak için ateşte erittikleri madenlerin de bunun gibi köpüğü vardır. Allah, hak ile batıl için böyle bir benzetme yapar. Köpük, uçup gider. İnsanlara faydalı olan şeyler ise yerde kalır.”     (Ra’d, 17) 

Yıpranmış, eskimiş eşyanın yeri çöplüktür. Kimliksiz ve kişiliksiz fertlerden oluşan toplumlar da yok olmaya mahkûmdur. Olgun ve kâmil insanlar, yıkılmaz toplumlar oluştururlar, başarıdan başarıya koşarlar. Bu toplum yarınlara güvenle bakabilir. Temelsiz veya çürük malzemelerle sağlam bina inşa edilmez. Geleceği karanlıktır ve sonu da hüsranla biter. Bıraktıkları kötü mirastan kendileri zarar görmekle kalmaz, yarının genç nesli de etkilenir. Kötümser insan yalnız tüneli görür, iyimser insan tünelin sonundaki ışığı görür, gerçek ise tünelle birlikte ışığı ve gelecek tüneli görmektir.

İyi insanlar toplumda her zaman kabul görmüş, saygın, vakarlı ve onurlu bir şekilde yerlerini almıştır. Doktor Haluk Nurbaki, iyi insanları tarif ederken şu ince misali vererek mükemmel bir çizgiyi yakalıyor ve şöyle diyor:

“Bu insanların bir yerde adı geçince ya da çağrışımlar kanalıyla duygu ve düşünce ufuklarına girince, ondan sana “İyilik rüzgârları” esiyorsa, gönlüne bir bahar kokusu geliyorsa, içine bir yaz bolluğu doluyorsa ve gönlünde muhabbet deryası kabarıyorsa, o insan “iyi” bir insandır. Onunla sımsıkı bir dost ol ve dostluğu artırıcı girişimlerde bulun.

Eğer adı geçince ya da düşünce ufkuna girince, gönlün daralıyor, için bulanıyor, ruhun sıkılıyor ve ufkun kararıyorsa, tevbe ve istiğfar et geç! Sana temiz ve berrak yaz bolluğu getirecek kanallara geç. Başka yolları dene ve huzurlu olabilmek için samimi, sadık kişilerle beraber ol.”

Sadece bahar muştusu ve yaz bolluğu değil; hatıraları, yeşilden sarıya dönüşen güz yaprakları gibi değişik sayfaları açarak, ılık, serin, ılgıt ılgıt, tatlı ve buruk duygular uyandıran insanlar da iyi ve “güzel” insanlardır. Mühim olan gül tabiatlı olabilmektir. Mühim olan Yusuf yüzlü, Yakup sözlü ve Hamza yürekli olmaktır. Yani bu dünya bahçesinde dikenleri görüp onlardan incinerek dikenleşmek yerine, araya kış gibi çileler de girse onları bahar iklimleriyle kucaklayarak bütün âleme bir gül olabilmek…

İşin en önemlisi de Hakkın yanında iyi bir kul olabilmektir. Onun boyasına boyanabilmektir. O’nun istediği gibi bir kul olabilmenin hazzına varabilmektir. Mecnun’un Leyla’sının gözünde sevgi ve muhabbetinin zarar görmemesi için söylediği söze bakın:

Birisi Mecnun’a dedi ki:

Ey iyi huylu, irfan sahibi Mecnun! Neden artık Leyla’nın obasına gelmiyorsun? Artık sende Leyla’ya karşı olan aşkından eser kalmadı mı yoksa! Fikrin değişti mi? Leyla’ya isteğin mi kalmadı?
Mecnun bu sözleri işitince ağlayarak dedi ki:
Efendi! Benimle uğraşma. Benim derdim bana yeter. Bir de sen yarama tuz ekme. Birçok defa ayrılık zaruri olur. Ayrılığa katlanmak ve sabırlı olmak aşkın azaldığına, sevdanın geçtiğine delalet etmez ki…
Adam bu sefer de:
Ey vefalı ve temiz ahlaklı Mecnun! Ben Leyla’nın bulunduğu taraflara gidiyorum. Bir haber göndereceksen söyle de ben söyleyeyim.
Mecnun ona şu cevabı vermiş:
Leyla’nın yanında benden bahsetme ve benim adımı anma. Onun bulunduğu yerde benim bahis konusu olmam manasız olur. Çünkü ben onun varlığı ile varım. Ondan ayrı benim bir varlığım yoktur.

Gelin bizde Allah’ın muhabbetini gönlümüze yerleştirip iyi bir insan olalım. Böylece Hakkın rızasını alıp şu fani âlemin geçici alâyişlerine kapılmadan ebedi âleme iyi bir kul olarak varalım. Bizi ananların gönlüne bahar muştusu gibi iyilik rüzgârları estirelim.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.