İSAR’IN BEREKETİ

“Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esîre yedirirler. «Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz, sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz. Biz, çetin ve belâlı bir günde Rabbimiz’den korkarız.» (derler). İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından korur; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sürur verir.” (el-İnsân 76/8-11)
Îsâr, kendi ihtiyâcı olsa bile, zarar ve sıkıntılara katlanarak başkasını kendine tercih etmek, başkasının ihtiyâcını kendi ihtiyacından önce düşünmektir.
İslam tarihi pek çok isar örnekleriyle doludur. İsarda bulunmak cömertliğin ileri boyutudur. Cömertlik var olandan vermektir. İsar ise kendi ihtiyacı olduğu halde, hatta bazen kendisinde olmayıp başkasının verdiğini de infak etmektir. Ashabı kiram zamanında infak edilen bir koyun başının ‘komşumun benden daha çok ihtiyacı vardır’ düşüncesiyle tekrar tekrar infak edilerek ilk sahibine geldiği haber verilir. Rasülullah Efendimizin kendi evinde de ihtiyaç olduğu halde isteyenlere elindeki gıda giyecek gibi şeyleri infak ettiğine sahabi şahitlik etmiş, kendileri de bunun sayısız örneklerini sergilemişlerdir. Öyle ki savaşın bittiği, canlarını teslim etmek üzere oldukları bir anda şehitler kendilerine verilecek bir yudum suyu bile birbirlerine ikram etmişlerdir. Onların cömertlik ve isarlarının bereketini İslamın kısa bir sürede yeryüzüne yayılması olarak görebiliriz. Çünkü cömertliğin ileri boyutunun isar olduğu gibi isarın ileri boyutu da Allah için Allah yolunda can vermektir. Sadece bir tane olan canı O’nun için vermek…İsarların en değerlisi.
Ashab-ı uhdud diye bilinen Rabbimizin kitabında yer verdiği hendek ashabının lideri isimsiz gencin isar örneği çağlara örnek olacak bir isardır. Canını vereceğini bile bile katillerine kendini öldürmenin yolunu göstermişti. Bunun karşılığında Rabbinin adını katiline söyletmiş, binlerce kişinin imanına vesile olmuştu. Gayba imanın neticesi olarak müminler imanlarından dönmemişler, ateşler atılmayı imansızlığa yeğlemişlerdi. O imanlı genç bir kere canından geçmiş fakat nice canların hidayeti ve şehadetine, zalim kralın da helakine vesile olmuştu. Allah’ın övgüsüne mazhara olmuştu
Bu sayıdaki yazımızı başladığımız gibi ayetle ve akabinde bir hadisle bitirelim:
“Ey iman edenler! Ne bir alışveriş ne bir dostluk ne de (Allah’ın izni olmadıkça) bir şefaat bulunmayan kıyamet günü gelip çatmadan önce, rızıklandırdığımız nimetlerden Allah yolunda cömertçe sarf edin. Küfran-ı nimet (nankörlük) içinde olanlar, zalimlerin ta kendileridir.” (el-Bakara, 254)
“…Siz hayra ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir.” (Sebe’, 39)
“Cömert insan, Allah’a, cennete ve insanlara yakın; cehennem ateşine uzaktır. Cimri ise, Allah’a, cennete ve insanlara uzak; cehennem ateşine yakındır! Cahil cömert, Allah Teâlâ’ya cimri âbidden daha sevimlidir.” (Tirmizî, Birr, 40/1961)