Kasas Sûresi
Ekim 2016 Türkan UÇAR A- A+
A- A+

Kasas Sûresi

Mushaf’taki sıralamada yirmi sekizinci, iniş sırasına göre kırk dokuzuncu suredir. Neml suresinden sonra, İsra suresinden önce Mekke’de inmiştir. 85. ayetinin hicret esnasında Cuhfe denen yerde, 52-55. ayetlerinin de Medine’de indiğine dair bir rivayet bulunmaktadır.

Adını içindeki 25. ayetinde geçen “kıssa” kelimesinin çoğulu olan “kasas”tan almıştır. Surede Hz. Musa aleyhisselam’ın hayatı ve Firavun’la arasında geçen hadiselerin yanı sıra Kârûn kıssasına da yer verilir. Surenin muhtevasından anlaşıldığına göre bu ayetler Mekke’de Mekke müşriklerinin baskı ve zulümleri altında bunalmış Müslümanlara bir destek, karşılarındaki kâfirlere de bir tehdit oluşturmak üzere inmiştir. Surede oluşturduğu mesajlarla Rabbimiz, her şeyi kendi gücü ve kudretiyle yönlendirdiği, göklere ve yere egemen tek güç ve otorite olduğu, kendisine inanan mü’minlerin sürekli desteğinde oldukları vurgulanmaktadır.1 Bugün de öyle değil midir? Yanında Allah olan biri için yenilgi var mıdır? Allah’ın yanında olan kişi için korku, ümitsizlik, gam, keder yoktur. İmanın yenemeyeceği bir güç yoktur. Bunu yakın tarihte de gördük. Sayılara takılmayanların, sayısız nimetlere gark olduğunu gördük ve buna iman ettik.

“Tâlut askerlerle beraber ayrılınca ‘Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Sadece bir avuç içen müstesna. Kim ondan içmezse bendendir.’ dedi. İçlerinden pek azı hariç hepsi ırmaktan içtiler. Tâlut ve iman edenler beraberce ırmağı geçince ‘Bugün, bizim Câlut’a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur.’ dediler. Allah’ın huzuruna varacaklarına inananlar ‘Nice az sayıda bir birlik Allah’ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.’ dediler.” (Bakara, 249)

Başlangıçta Kur’an’ın aydınlatıcı ayetlerine dikkat çekildikten sonra büyük bir kısmında Hz. Musa’nın hayat hikâyesi ve Firavun’la olan mücadelesi anlatılmakta: Şuarâ ve Neml surelerinde kısa olarak geçen konulara dair tamamlayıcı bilgiler verilmektedir. Ayrıca Mekkeli müşriklerin Kur’an’a ve Hz. Peygamber’e karşı olumsuz tutum ve davranışları ile ehl-i kitabın olumlu davranışlarından söz edilmekte, büyük bir servetin sahibi olan Karun’un kıssasından kesitler verilerek mü’min zihniyet ile inkârcı zihniyet arasındaki fark ortaya konmaktadır. Surenin son bölümünde Mekke’nin fethine işaret edilerek Hz. Peygamber teselli edilmiş, Allah’ın ayetlerine bağlı kalması ve O’ndan başka hiçbir ilah tanımaması istenmiş, çünkü var edilenlerin hepsinin yok olacağı ve hükümranlığın yalnız Allah’a ait olduğu hatırlatılarak sure son bulmuştur.2

 

Mü’min zihniyette bananecilik yoktur. Mü’min zihniyet kıyamet sabahına kadar Rabbini razı etme telaşı içerisindedir. Mü’min zihniyet, iyiliği ve güzelliği Rabbinden bilir; acziyet, kötülük kendindendir. Mü’min zihniyet zengin olanın Allah olduğunu bildiği için, biter diye vermemezlik yapmaz. Varlığın kaynağı Allah’tır. Mal, mülk vermekle tükenmez, cimrilikle tükenir. Karun’un kıssası, “Servet nedir?” sorusunu gündeme getirir. Servet kişiyi Allah’a yaklaştırırsa güçtür, değerdir. Allah’a yaklaştırmazsa fitnedir, imtihandır.

 

Aslında bu kıssa üzerinden insanın/insanlığın serüveni anlatılır. Kıssaların özelliği zaten bu değil midir? Sizden önce yaşayanların hayatlarını okuyun, siz de aynı hatalara düşmeyin. Eğer kıssalara ibret nazarıyla bakmazsak alacağımız hiçbir şey olmaz. Karun’daki (Allahüm mahfazna) özelliklerden kaçı bende var, bende de aşırı dünya hırsı var mı, malı kendimden mi biliyorum Allah’tan mı? Hayatım ve ölümüm kimin için? Malımın beni, dünya ve ahirette kurtaracağına mı inanıyorum. Çevremdekilere Karun gibi ne çok malı var diye parmak mı ısırtıyorum? Yoksa ne çok infak ediyor diye gıptayla mı baktırıyorum? Kıssalarda anlatılan senin, benim, bizim hayat hikâyelerimizdir. Bu gözle bakarsak nice kapılar bize açılacak, hayata ibret nazarıyla bakmak bizi Bâki olana yaklaştıracaktır.

Bu surenin Neml ve Şuara suresi ile irtibatı açıkça görülmektedir. Kasas suresi bu iki surede özlü olarak anlatılan Hz. Musa aleyhisselam kıssasını tafsilatıyla anlatmaktadır. Önce Firavun’un büyüklük taslaması ve zulmü... Firavun’un adamları tarafından boğazlanır korkusuyla henüz yeni doğduğunda Musa’nın bir sandık içerisinde deniz sahiline atılmasına sebep olan Firavun’un İsrailoğullarının çocuklarını boğazlaması... Sonra Firavun’un küçük Musa’yı denizden alıp gençlik çağına kadar sarayında büyütmesi... Gençlik çağında Musa’nın bir Kıbtî’yi öldürmesi olayının meydana gelmesi ve dolayısıyla Mısır’dan Medyen şehrine gitmek zorunda kalması... Daha sonra Hz. Şuayb aleyhisselam’ın kızıyla evlenmesi... Sonra da Musa’nın Rabbine niyazda bulunması... Cenab-ı Hakk’ın O’nu Rasûl olarak göndermesi ve bunu izleyen olaylar...

 

Bu sure ayrıca zulümleri sebebiyle pek çok ülke halkının helak edildiğini, Allah’a şirk koşulan şeylerin kıyamet günü sorguya çekileceklerini, bunlarla kendilerine tapan müşrikler arasında geçen ve bu varlıkların müşriklerin kendilerine tapmalarını ilân etmeleriyle sona eren sert tartışmaların meydana geleceğini bildirmiştir. Ve Allah’ın yaratma, var etme, diriltme ve yok etmeye kadir olduğunu ispat eden pek çok delili ortaya koymak suretiyle kıyamet gününü inkâr eden müşriklerin tekdir edilmesi hususundaki Kur’an’ın tavrını bütün tafsilatıyla gözler önüne sermektedir. Yine Neml suresi ile Kasas suresi arasında bir başka irtibat noktası daha vardır. Bu surede daha önceki surede teferruatıyla anlatılan Hz. Salih ve Hz. Lût kavminin helak edilmesi, iyi amel işleyenle kötü amel işleyenin akıbeti özlü bir şekilde anlatılmıştır.3 Suremizin çok ilginç kısımlarından biri de Hz. Musa’nın Allah’tan yardım dilediği bölümdür.

23- Musa, Medyen suyuna varınca, orada hayvanlarını sulayan birçok insan buldu. Onların gerisinde de hayvanlarını engelleyen iki kadın gördü. Onlara ‘Derdiniz nedir?’ dedi. Şöyle cevap verdiler; ‘Çobanlar sulayıp çekilmeden biz sulamayız; babamız da çok yaşlıdır.’

24- Bunun üzerine Musa onların yerine davarlarını sulayıverdi. Sonra gölgeye çekildi ve ‘Rabbim! Doğrusu bana indireceğin her hayra muhtacım.’ dedi.

25- Derken, o iki kadından biri utana utana yürüyerek ona geldi. ‘Babam bizim yerimize sulamanın karşılığını ödemek için seni çağırıyor.’ dedi. Musa, ona gelip başından geçeni anlatınca O, ‘Korkma, o zalim kavimden kurtuldun.’ dedi.

Önce Hz. Musa, Şuayb aleyhisselam’ın kızlarına yardım ediyor sonra ağacın altında Rabbinden yardım diliyor. Yani biz de önce Allah yolunda yapacağımızı yapacağız. Sonra Allah’tan yardım dileyeceğiz. Tabi ki burada dikkat çeken bir nokta da mü’min kadın ve kızlarda bulunması gereken HAYÂ vasfı. Erkekler çekilmeden, erkeklerin arasına girmeyen iki kadının hayâ ve iffetinden Rabbim tüm hanımlarımıza, kızlarımıza nasip etsin.

İçinde nice müjdeleri barındıran Kasas suresinden gereği gibi faydalanmamız, Kasas suresine uygun yaşamamız, Allah’ın yardımına vesile olacak ameller işlememiz, son nefesimize kadar Allah yolunda olmamız umudu ve duasıyla. Vesselam.

Kaynaklar

  1. Ali Küçük, Besairü’l Kur’an
  2. Diyanet Tefsiri
  3. Vehbe Zuhayli, Tefsirü’l Münir

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr

Ekim 2016

Sayı: 51