İLMİHAL / Nikâh 4

KARI KOCA HAKLARI
Bir ömür boyu beraber olmak, hayırlı evlatlar yetiştirmek, dünya ve ukbada mesut olmak niyetiyle evlenen kadın ve erkek, birbirlerine karşı sevgi ve saygı beslemek, hem dünya hem de ahiret işlerinde yardımlaşmakla mükelleftirler.
İslam dini, erkek ve kadının aile içindeki hak ve vazifelerini, yaratılışlarına en uygun bir tarzda ve en mükemmel bir şekilde belirlemiştir. Öyle ki, hiçbir beşeri sistem İslam aile sisteminin ulviyetine, asla ulaşamaz. Bugün Batı toplumunun ve onu taklit eden zavallı kişilerin öngördüğü modern aile düzeni tam bir keşmekeşlik ve tam bir perişanlıktır.
İslam dini eşler arasında iyi geçimi, karşılıklı sevgi ve saygıyı, hak ve vazifelerine riayeti öngörür. Böylece sağlıklı bir ailenin yetiştireceği çocuklar da sağlıklı olur. Ruhen ve bedenen sağlam fert ve aileler elbette ruhen sağlıklı toplumları oluştururlar.
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Onlarla (kadınlarla) güzellikle geçinin. Eğer onlardan hoşlanmıyorsanız sabredin. Hoşlanmadığınız bir şeyi Allah çok hayırlı kılmış olabilir.” (Nisa, 19)
Gerek kadının ve gerekse kocanın birbirlerine sadakat göstermeleri, asla ihanet etmemeleri İslam ailesinin en belirgin, en mühim özelliğidir. Müslüman bir kadın ve erkek hem gözünü hem de namusunu korumakla emrolunmuşlardır.
Kocanın Hanımı Üzerindeki Hakları
1- Kocanın hanımı üzerindeki en mühim hakkı kadının kocasına itaat etmesi, iffet ve namusunu korumasıdır. İslam aile nizamında aile reisi erkektir. Kadın da ev işlerinde kocasına yardımcı ve kocasının evinde bir bekçidir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “İyi kadınlar itaatkâr olanlardır. Allah kendi haklarını nasıl korudu ise onlar da öylece göze görünmeyeni (namusunu) koruyanlardır.” (Nisa, 34) Demek oluyor ki kocanın hanımı üzerindeki en mühim hakkı, kocasının namusunu, malını, evini ve çocuklarını koruması ve itaat etmesidir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Herhangi bir kadın, kocası kendisinden hoşnut olduğu halde ölürse cennete girer.” (Tirmizi)
2- Kadın, aile saadetini bozacak, aile düzenini tahrip edecek, çocuklarını perişan edecek davranışlardan sakınmalıdır. Meselâ:
a- Olur olmaz sebeplerle evini terk etmemeli,
b- Aile sırlarını ifşa etmemeli,
c- Kocasını her önüne gelene şikâyet etmemeli,
d- Ciddi bir sebep olmadan rastgele boşanmaya yeltenmemelidir.
Bu konuda Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Herhangi bir kadın, ortada ciddi bir sebep yokken kocasından boşanmak isterse ona cennet kokusu haram olur.” (Ebu Davud, Tirmizi)
3- Kocasının hoşlanmadığı, görüşmesini sakıncalı gördüğü kişilerle görüşmemeli, onları evine almamalı, kocası izin vermiyorsa, onların evlerine de gitmemelidir.
4- Kocasının izni olmadan, rastgele dışarı çıkmamalı, çarşı pazar dolaşmamalıdır. İçerde, dışarıda giyim kuşamına dikkat etmeli, vücut hatlarını belli eden elbiseler giymemeli, Müslüman kadına yakışır bir ciddiyet ve vakar içinde İslam kadınına yakışır bir şekilde örtünmelidir.
5- Kadın kocasının malını, evini ve çocuklarını muhafaza etmekle mükelleftir. Kocasını altından kalkamayacağı rastgele harcamalarla sıkıntıya sokmamalıdır. Kocası zengin olsa bile lüks ve israf yapmamalıdır. Çocuklarının terbiyesi ile en üst seviyede ilgilenmelidir.
Kadının Kocası Üzerindeki Hakları
Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da kocaları üzerinde hakları vardır. Hadis-i şeriflerin ışığı altında kadınların kocaları üzerindeki haklarını şöyle sıralayabiliriz:
1- Kadının yiyecek, giyecek gibi maddi ihtiyaçlarını karşılamak erkeğe aittir. Her koca kendi ekonomik durumuna göre hanımının ihtiyaçlarını karşılamakla mükelleftir.
2- Kadını küçümsememek, çirkinsin dememek, yaptığı ev işlerini yapamıyorsun, beceremiyorsun diye onur kırıcı şekilde kötülememek. Meselâ, kadın fizikî yönden çok güzel olmasa da ona “Sen benim için çok güzel bir kadınsın, gönlümün neşesisin.” gibi sözlerle iltifatta bulunmak.
3- Kadın, kocasının kendisi ve çocukları ile meşgul olmasını ister. Kendisine iltifat edilmesini, yaptığı işlerinin takdir edilmesini ister. Kadın ve çocuk psikolojisini bilmeyen aile reisi, yüklenmiş olduğu vazife ve mesuliyetinin idrakinde olmayan pek çok erkek, akşam evlerine döndüklerinde, işyerlerindeki sıkıntıları evlerine taşırlar. Hanımını ve çocuklarını huzursuz ederler. Sonra da yemeğini yiyip kendilerini sokağa atarlar veya televizyon denen belanın karşısına geçip geç saatlere kadar, şu kanal bu kanal derken hanımı ve çocuklarının hal ve hatırlarını sormak, onlarla alakadar olmak şöyle dursun üç beş kelam bile etmeden kendilerini yatağa atarlar.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hanımları ile her fırsatta meşgul olurlardı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Kişinin oynadığı bütün oyunlar boştur. Ancak yayı ile ok atması, atına idman yaptırması ve hanımı ile oynaşması müstesnadır. Bunlar haktır, doğrudur.” (Ebu Davud, Tirmizi)
4- Kadına zulmetmemek, kadının hak ve hukukunu çiğnememek, onu dövmemek, bir kadının kocası üzerindeki hakkıdır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Muhammed’in ailesine birçok kadın gelip gitmekte, kocalarından şikâyet etmektedirler. Şüphe yok ki hanımlarını dövenler sizin hayırlılarınız değildir.” (Ebu Davud)
5- Karı koca arasındaki sırları, mahrem konuları asla ifşa etmemelidir. Hanımı hakkında hiçbir delile, kuvvetli bir şüpheye istinat etmeden onu gizlice takibe almamalı, baskınlar yapmamalıdır. Gerek kadın ve gerekse erkek, aralarındaki mahrem konuları en yakınlarına bile ifşa etmemelidir. Erkekler, ne kadınlara zulmedecek ne de onları memnun etmek için diğer hak sahiplerinin hakkını çiğneyecektir. Bilinmelidir ki aile, küçük bir devlet gibidir. Nasıl ki devlet reisi tebaasının haklarını gözetir, onlara zulmetmez, haksız olanı uyarır, gerekirse cezalandırır, hakkı olanın da hakkını verirse, aile reisi de ailesi içinde aynı konumdadır. Ona göre hareket etmelidir. Maalesef zamanımızda aile içinde bu denge kurulamamakta, cehalet sebebiyle ya anne babanın haksız istekleri yüzünden kocalar hanımlarına haksızlık yapmakta, zulmetmekte ya da hanımının sözlerine, yanlış telkinlerine uyarak anne babalarına isyan etmektedirler.
Hâlbuki aile reisinin vazifesi, her iki tarafın da hak ve hukukuna riayet etmek, aile efradının arasında ülfet ve muhabbet tesis etmek için her türlü çabayı göstermektir. Yoksa bir tarafı tutarak, diğer tarafa haksızlık etmek değildir.