İLMİHAL- KAR HADDİ

İLMİHAL- KAR HADDİ

İmalatçının imal ettiği malın maliyeti üzerine, tacirin de satın aldığı malın alış fiyatı üzerine koymuş olduğu fazlalık kârdır.

İslam, ticareti meşrû kıldığına göre, bunun tabii bir neticesi olarak kârı da meşrû kılmıştır. Ancak her hususta olduğu gibi bu hususta da aşırı gitmeyi, piyasa üzerinde kâr etmeyi yasaklamıştır.

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Ey iman edenler! Aranızda karşılıklı rızaya dayanan ticaret müstesna, mallarınızı, aranızda bâtıl (haram yollarla) yemeyin ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah sizi esirgeyecektir.” (Nisa, 29)

Ayet-i kerimeden de anlaşılacağı üzere, faiz, rüşvet, aldatma, gasp, gabn-ı fahiş ve hileli yollarla alışveriş yapmak, haksız kâr elde etmek yasaktır, haramdır. Bu gibi kötülüklerin zuhur ettiği, rağbet gördüğü topluluklar ahlâken tefessüh etmiş, mânen ölmüş topluluklardır.

Ayet-i kerimede: “Bâtıl yollarla birbirinizin mallarını yemeyin.” ifadesinden sonra “kendinizi öldürmeyin” ifadesi çok câlib-i dikkattir. Burada bir Müslümanın diğer bir Müslümanı haksız yere öldürmesi yasaklandığı gibi, haram yollardan, haksız olarak Müslüman kardeşinin malını ziyan etmek, gasp etmek, kardeşinin malı üzerinden haksız kazanç elde etmek, Müslüman kardeşini öldürmek gibi olduğuna, netice itibariyle, kargaşalara, kavgalara, düşmanlıklara, toplumların dünyaperest bir yapı kazanarak mânen ölümlerine sebep olacağına da işaret edilmekte ve yasaklanmaktadır.

Ayet-i kerimede geçen “Mallarınızı aranızda bâtıl yollarla yemeyiniz.” hükmüyle şu hususlara işaret ediliyor:

1- Bir Müslümanın malı, diğer Müslümanın kendi malı gibidir. Dolayısıyla bir Müslüman, Müslüman kardeşinin malını kendi malı gibi korumalıdır. Gerek hileli ticarî yollarla ve gerekse İslam’ın yasakladığı başka yollarla kardeşinin malına zarar vermemelidir.

2- Müslümanların müşterek malı olan beytülmale, milli servete zarar vermemelidir. Beytülmale hainlik yapmamalıdır.

Zamanımızda haram helal hassasiyeti, İslami duyarlılığı olmayan bir kısım haramzâdeler, bazı bürokrat ve politikacılarla işbirliği yaparak hazineyi boşaltmakta, hazine arazilerine el koymakta ve benzeri hileli yollarla millet malını gasp etmektedirler. Bu gibi kazanç yolları, milli serveti talan, İslam nazarında hainliktir. Dünyada da, ahirette de rüsvalıktır.

Ticaretle meşgul olanlar, elbette yaptıkları işten meşrû ve normal bir şekilde kâr edeceklerdir. Ancak bu kârın ölçüsü nedir? Yüzde şu kadar denilebilecek bir oranı var mıdır?

İslam’da kâr için yüzde şu kadar olacak diye bir tahdid getirilmemiştir. Alışverişteki kâr, piyasa durumuna göre değişmektedir. Meselâ: Bir kişinin on liraya aldığı bir malın, piyasadaki değeri yirmi lira ise, malını yirmi liraya satabilir. On liraya aldığı mal, piyasada yedi liraya satılıyorsa, o da piyasayı yükseltmemek için yedi liraya satabileceği gibi daha fazlaya da satabilir.

Piyasayı düşürmek ve bir kısım küçük esnafı zarara sokmak, piyasayı dalgalandırıp daha sonra kendi kontrolüne almak için piyasadan daha aşağı fiyatla mal satmak da yasaktır. Hz. Ömer radıyallahu anh böyle yapan bir kişiyi, daha az fiyatla satıştan men etmiştir.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında bir ara malların fiyatı yükseldi. Bunun üzerine bir kısım sahabi, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek: “Ya Rasulullah! Fiyatları belirleseniz.” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sizden hiçbir kimseye haksızlık etmeden, aranızdan ayrılmayı (ölmeyi) arzu ederim.” (İbn Mace)

İbni Mace, Ebu Davud ve Tirmizi’nin bu hususta rivayet ettiği başka bir hadis-i şerif de şöyledir:

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında bir ara fiyatlar yükseldi. Bunun üzerine sahabiler: “Ya Rasulullah! Fiyatlar yükseldi. Bizler için fiyatları tahdit ve tayin et.” diye müracaatta bulundular. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şüphesiz ucuzlatıp pahalandıran, daraltıp genişleten ve rızık veren Allah’tır. Şüphesiz ne bir kan ne de bir mal ile ilgili herhangi bir hakkı benden isteyecek bir kimse bulunmadığı halde Rabbime kavuşmamı umarım.”

Netice itibariyle mâkul ölçüler içinde kâr meşru, piyasanın üzerinde kâr koymak, gabn-i fahiş yapmak haramdır.

Piyasa, hile yoluyla, dışarıdan müdahalelerle dalgalandırılır, piyasanın istikrarı bozulursa idareci müdahale edebilir. Yukarıda da ifade edildiği gibi İslam’da yüzde olarak bir kâr oranı yoktur. Kârı piyasalar belirler. Piyasanın durumuna göre, kârsız, zararına satış olabileceği gibi, yüzde elliye, yüzde yüze varan bir kârla da satabilir.

Ancak tekrar ifade edelim ki, piyasanın üzerinde satış yapmak veya satıcının piyasayı bilmediğinden yararlanarak malını piyasanın altında bir fiyatla almak bir aldatmadır. Gabn-i fahiştir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.