İLMİHAL- İyilik Etmek

Müslüman; iyiliğe anahtar, kötülüğe kilit olmalıdır. Allah Teâlâ, iyilik edenleri sever. O, iyilik edenlerle beraberdir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Muhakkak Allah; adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye öğüt veriyor.” (Nahl/90)
İyiliğin pek çok çeşidi vardır:
1- Darda kalana yardım etmek.
2- Kötülük yapana iyilik yapmak.
3- İnsanlarla iyi geçinmek.
4- Borç isteyene, karz-ı hasen’de bulunmak.
5- Müslümanı gıyabında müdafaa etmek
6- Fakire, yoksula, yetime, dula yardım etmek.
7- Müslümanın malına, canına, namusuna bir saldırı olduğunda yardımına koşmak.
8- Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat göstermek.
9- Anne, babaya ihsan etmek
10- Akraba ve komşulara iyilik etmek.
11- İyilikleri emredip, kötülüklerden sakındırmak.
12- Hayır nasihatte bulunmak.
13- Küsleri barıştırmak.
14- Bilmeyene öğretmek.
15- Karı koca arasındaki geçimsizliği iki tarafla görüşerek tatlıya bağlayıp ailenin dağılmasını önlemek.
16- İslamî hizmetlere yardımcı olmak.
17- Zalimin zulmüne mani olmak, mazluma yardım etmek.
Bütün bunlar ve bunlar gibi güzel davranışlar iyilik, ihsan cümlesindendir.
Allah Teâlâ: “Allah sana nasıl iyilik ettiyse, sen de başkalarına iyilik et.” buyurmaktadır. (Kasas/77)
Atalarımız, “Ne ekersen, onu biçersin.” demişlerdir. Ne güzel, hikmetli, ibret alınması gereken bir söz!
Buğday eken, buğday biçer. Arpa eken, arpa biçer. Diken eken, diken biçer.
Bu dünya tarlasına iyilik ekenler, ahirette muhakkak iyilik biçeceklerdir. Yani dünyada amâl-i sâliha işleyenler, iyi bir kul, iyi bir Müslüman olarak yaşayanlar, ahirette mutlaka Allah Teâlâ’nın muttakîler için hazırladığı cennete gireceklerdir.
Dünya hayatını isyan, tuğyan, türlü kötülüklerle geçirenler hayırdan, iyilikten nasibi olmayanlar da cehenneme gireceklerdir. Bu gibilerin dünyada ektikleri kötü tohumun, açtıkları kötü çığırın hasadı ateş olacaktır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Kendinize göre makbul şekilde iş yapınız. Sırf başkalarına rekâbet olsun diye yapmayınız. Kim iyilik ederse iyilik görür. Zulmeden de zulüm görür. Kendinizi şuna da ikna ediniz: Başkalarına iyilik ederseniz, size de başkası iyilik eder, size kötülük yaparlarsa, siz onlara kötülük ve zulüm yapmayınız.” (Tirmizi)
Kötülüğe iyilikle mukabele etmek ve affetmek erdemli, kâmil Müslümanların işidir. Müslümanların hayırda, iyilikte, iyiliğin yaygınlaşıp hâkim olmasında, kötülüğün önlenip ortadan kaldırılmasında, karşılıklı olarak yardımlaşmaları da bir ihsan, bir iyiliktir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Zalim olsun, mazlum olsun kardeşine yardım et.” buyurunca bir adam şöyle dedi: “Müslümana yardım ederim, fakat zalime nasıl yardım edeyim?” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Zalime de zulmüne mani olarak yardımcı olursun. Çünkü onu zulümden men etmek ona yardım sayılır.” (Buhari)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin mesajına iyi kulak verelim;
1- Zalimin zulmüne mani olmak.
2- Mazluma yardımcı olmak.
3- Böylece zalimin cesaretini kırmak, mazluma yalnız olmadığı mesajını vermek.
4- Zulmün yaygınlaşmasını önlemek.
Bütün bu güzel neticeleri almak için bir kısım Müslümanların cesaretle, kararlılıkla, fedakârâne bir şekilde tavır almaları, kötülüklere fırsat vermemeleri gerekir.
Aslında bu, devletin görevidir. Devlet bunun için vardır. Fakat devlet bu vazifesini yapmıyor ve hatta zâlimlerin yanında yer alıyorsa, bu vazife, toplumun itimat ettiği, saygı duyduğu kişilere düşer.
Zulmün önüne geçmek, zulme mani olmak hem zalime hem mazluma hem de bütün bir topluma iyilik etmektir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Müslümanın nâmusunun çiğnendiği, şahsiyetine sataşıldığı bir yerde, (gücü yettiği halde) yardımına koşmayan bir kimseye, yardım istediği bir vakitte Allah yardım etmez. Müslümanın ırzına sataşıldığı, şahsiyetinin çiğnendiği bir yerde yardımına koşana, yardıma muhtaç olduğu zaman Allah yardım eder.” (Ebu Davud)
İyilik iyilerin, kötülük kötülerin işidir. Müslüman her zaman iyi olmak, muttakî olmak durumundadır. Kötülük ona asla yakışmaz. İmanı ve imanının gereği olan sâlih ameller onu güzel ahlâk sahibi yapar. Bir Müslüman iyilik yapa yapa iyilere katılır. Kalp gözü açılır. Huzur ve sükûna kavuşur. Nihayet kullukta ihsan derecesine yükselir. Yani Allah Teâlâ’yı görüyormuş gibi ibadet eder.