İLMİHAL- Affetmek

İLMİHAL- Affetmek

Affetmek Allah Teâlâ’nın yüce sıfatlarından; Peygamberimiz, Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yüce ahlakındandır. Sıddıykların, muttakîlerin ahlâkıdır.

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Rabbinizin mağfiretine ve takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun.

O takva sahipleri ki, bollukta da, darlıkta da Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik yapanları sever.” (Âl-i İmran/133-134)

Ayet-i kerimeden anlıyoruz ki kâmil iman sahibi muttaki mü’minler affedicidirler. Onlar öfkelerini yutuyor, şahıslarına karşı yapılan hata ve kusurları ve hatta çeşit çeşit haksızlıkları affediyorlar. Çünkü Allah Teâlâ affedicidir. Affetmeyi sever. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem affedicidir ve affetmeyi sever. Allah’ın boyasıyla boyanmak, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin boyasıyla boyanmak, O’nun ahlâkı ile donanmak ne büyük bir lütuf, ne büyük bir ikram-ı ilâhidir.

İfk olayında Hz. Aişe radıyallahu anhaya iftira edenlerden biri de Hz. Ebubekir radıyallahu anhın sürekli yardım ettiği, himaye ettiği Mistah isminde bir kişi idi. Bu iftirası üzerine Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh yardım etmeyeceğine dair yemin etti. Bunun üzerine şu ayet-i kerime nazil oldu ve Hz. Ebu Bekir derhal yardımına devam etti: “İçinizden faziletli ve servet sahibi kişiler akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere (mallarından) vermeyeceklerine yemin etmesinler. Affetsinler. Müsamaha göstersinler. Allah’ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız? Allah çok bağışlayandır. Çok merhametlidir.” (Nur/22)

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Ey Muhammed! Sen suçları affet. İyiliği emret. Cahillerden yüz çevir. Eğer şeytan seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü o, işiten ve bilendir.” (Araf/199-200)

Diğer bir ayet-i kerimede de şöyle buyruluyor:

“Bir iyiliği açıklar yahut gizlerseniz veya bir kötülüğü (açıklamayıp) affederseniz, şüphesiz Allah ziyadesiyle affedici ve kâdirdir.” (Nisa/149)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şahsıyla ilgili hususlarda çok müsamahakâr ve çok affedici idi. Ancak mevzu, hak hukuk olunca, bir hakkın çiğnenmesi mevzubahis olunca, haksızlık giderilene, haklının hakkı alınana kadar onun öfkesini dindirmek mümkün olmazdı.

Zamanımız Müslümanı bizler ise maalesef tam aksi bir tavır sergiliyoruz. Nefsimiz mevzubahis olunca hiddetleniyor, öfkeleniyor, intikam alana kadar öfke ve kinimizi dindiremiyoruz. Ancak İslamî konularda bu hassasiyeti göstermiyor, İslam’a saldırılar, Müslümanlara saldırılar, hayâsızca hücumlar karşısında duyarsız kalıyoruz. Bu bir aşınma, bu bir zemin kaymasıdır. Bu bir yozlaşmadır. Allahümmahfaznâ.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

“Affetmek ancak kulun izzetini artırır. Affediniz, Allah sizi aziz eder. Sadaka ancak malı çoğaltır. Sadaka veriniz, Allah size rahmet eder.” (Müslim)

Demek oluyor ki affetmek kişinin izzet ve şerefini yükseltiyor. Onu Allah indinde, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem katında Müslümanlar yanında yüceltiyor.

Kindar ve intikamcı kişiler ise nefsine mağlup oluyor. Şeytanın iğvasıyla öfkesi kine ve düşmanlığa dönüşüyor. Neticede sonu gelmez bâdirelere sürükleniyor.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

“İnsanlar bize iyilik ederse, biz de onlara iyilik yaparız. Eğer zulmedecek olurlarsa biz de zulmederiz diyen inatçılar gibi olmayın. Nefislerinizi, insanlar size iyilik edince iyilik etmeye, kötülük edince affetmeye alıştırın.” (Tirmizi)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.