İLKADIM KİTAPLIĞI-ÜSTAD ALİ ULVİ KURUCU HATIRALAR1-2-3

İLKADIM KİTAPLIĞI-ÜSTAD ALİ ULVİ KURUCU HATIRALAR1-2-3

Kıymetli okuyucumuz. Bu sayımızdan itibaren, yenilenen dergimizin yeni bir bölümü olan  “İlkadım Kitaplığı” ile sizlerle birlikte olacağız. İlkadım Dergisi hepimizin malumu olduğu üzere bir mektep(okul)tir. Bu mektepte de bir kitaplığın bulunması gerekir. Sizlerle beraber evlerimizde, iş yerlerimizde “İlkadım Kitaplığı” isimli bir kitaplık oluşturacağız.

Kitaplığımıza koyacağımız ilk eserimiz M. Ertuğrul DÜZDAĞ Beyefendinin on dört yıllık bir çalışmasının ürünü olan “Üstad Ali Ulvi KURUCU Hatıralar 1–2–3” isimli muhteşem eseridir.

Yazarımız eserini şu şekilde bizlere tanıtıyor:

“Aziz okuyucuya, bu kitapla, okunduğu zaman insanın hayata bakışını değiştirecek olan bir eser sunulduğunu, ilk söz olarak arz etmek isterim. Önümüze açılmış olan sayfalarda, yokluğuna yandığımız ve son kırıntıları da kaybolurken üzülerek uzanmaya, tutup saklamaya davrandığımız güzelliklerden derlenmiş bir hazine bulunuyor. İlim, edep ve irfanın yanında bu sayfalarda, tarihimiz, dilimiz ve edebiyatımız da var.”

Üstad Ali Ulvi KURUCU Hatıralar isimli enfes eser şimdilik üç ciltten oluşuyor. Dördüncü cildini, ilk üç cildini bitiren kitapseverler büyük bir heyecan içinde bekliyorlar.

Hatıratı sizlere kısaca tanıtmak istiyorum.

Hatıratın birinci cildinde bizleri üstadın  “Çocukluk ve Gençlik Yıllarım” ismiyle adlandırdığı bölüm karşılıyor. Osmanlı Devleti’nin son dönemi ile Cumhuriyetin ilk yıllarına tanıklık etmiş bu büyük zat o zamanki ortamı bizlerin gözü önüne, kendine has üslubuyla sergiliyor. Bu bölüm özellikle yakın tarihimiz açısından bildiğimiz çoğu doğruları değiştiriyor. Okuduğumuzda “Bu da böylemiymiş.” diye hayrette kaldığımız çoğu hatırayı okuyacağımız bir bölüm burası. Bu bölümde aslında Ali Ulvi KURUCU Hoca efendiyi asıl besleyen pınarları tanıyoruz. Özellikle büyük âlim Hacıveys Efendi’nin torununu zamanın okulunda eğitim görürken izledikten sonraki -torunu için- ağlayarak söylediği “Bu çocuk pınarın başında susuzluktan ölecek. Yazık yahu! Ben neslimden, hafızı-ı Kuranlığın bu kadar çabuk kesileceğini tahmin etmezdim. Çok erken oldu. Yahu Muhsine (eşinin ismi), sinesinde Kuran olmayan bir insan kabirde gibi karanlıktadır. Kuran nurdur, ışıktır, feyizdir. Kuransız bir okul zulmettir, karanlıktır.Bu karanlık mektep çocuğa ne verecek?” yakarışı üstadın hangi membadan beslendiğinin bir nişanesidir. Bu bölümde ayrıca 1920’li yılarda Konya gibi bir vilayette ne kadar âlim zatın bulunduğunu da göreceğiz.

Birinci kitabın sonlarından başlayarak ikinci kitabın tamını kapsayan  “Ezher’de Okuduğum Yıllar” isimli bölüm ise aslında İslam Dünyasının ahvalini ortaya çıkartıyor.

Hele Osmanlı Hanedanının o acıklı hayat hikâyeleri yok mu? Bizler gibi Osmanlı Devleti hayranı olan insanların (hep o yükselme dönemini hatırlarız ya) Osmanlı ile ilgili düşüncelerimizi başka tarafa çeviriyor. Dünyaya adaleti tesis etmiş olan bir medeniyetin temsilcilerinin sürgün edildikten sonraki hayatlarını tekrar değerlendirmemiz gerektiğini anlatıyor. Ayrıca bizler için çok önemli değerler olan Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Zahidül Kevseri, Mehmet Akif ERSOY gibi dev şahsiyetlerin niçin orada bulunduğunu düşünmemizi sağlıyor. Bu bölüm bizleri hem göz yaşarlı içerisinde bırakıyor, hem de tebessüm etmemizi sağlıyor.

Gelelim üçüncü kitabımıza. Bizler Ali Ulvi KURUCU Hoca efendinin büyüklüğünü burada anlıyoruz. Özellikle Peygamberimiz  -sallallahu  aleyhi ve sellem- efendimizi rüyalarında gördüğünü anlattığı bölüm bizleri bizden alan bölümdür. Üçüncü kitabımızda ismine aşina olduğumuz çoğu İslam büyüğünü yakından tanıma imkânımız oluyor. Bunlar içerisinde Mahmut Sami RAMAZANOĞLU, Mehmet Zahit KOTKU, Seyyid Ebul Hasen Nedvi, Hasan el Benna, Ladikli Hacı Ahmet Ağa, Tahir BÜYÜKKÖRÜKÇÜ, Saatçi Osman Efendi  ve  daha pek çok İslam âleminin tanınmış şahsiyetleri…

Sonuç olarak bizler bu hatıratta:

Ömrünüm elli altı yılını Efendiler Efendi -sallallahu aleyhi ve sellem-’e komşu olarak yaşamış bir Allah dostunun bizler için mükemmel örnekliğini bulacağız.

Bu hatıratı okumayanların acilen okumasını, okuyan kardeşlerimizin de bu kitabı diğer kardeşlerinin istifadesine sunmasını hatta “Hatıratı Okuma Günleri” düzenlemesini arzu ediyoruz. En Büyük Kitab’ı anlama yolunda bol kitaplı günler diliyorum.

Kaynak Yayınları

Tel: 216 318 42 02

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.