HZ. HATİCE

HZ. HATİCE

Miladi 556 yılında doğduğu tahmin edilen Hz. Hatice (radıyallahu anha), Huveylid ve Fatıma binti Zaide’nin kızıdır. Tıpkı Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) gibi ”yetim”  büyüyen Hz. Hatice (radıyallahu anha), cahiliye döneminde iffetiyle ön plana çıktığı için “Tahire” lakabı ile anılmıştır.

Hz. Hatice (radıyallahu anha), ticaretle uğraşan oldukça zengin birisiydi. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile bir iş anlaşması yapmış ve bu süreçte Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)‘in mümtaz kişiliği ve ahlakı karşısında hayranlık duymuştur. Öyle ki, Hz. Hatice (radıyallahu anha) Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile evlenmek ister. Yakın arkadaşı aracılığıyla Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’e evlilik teklifini götürür, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de yaptığı istişare sonucunda bu teklifi kabul eder.

Hz. Hatice (radıyallahu anha), Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile evliliği süresince, en büyük destekçisi olmuştur. Peygamberimizin Risalet’ini bir an dahi tereddüt etmeden kabul etmiş ve yükünü hafifletmeye çalışmıştır. Peygamberimizi insanların tavırları karşısında rahatlatırdı. Şatafatlı, rahat bir hayat yerine Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile sıkıntılı bir dava yolunu tercih etmiştir. Annemiz iyi bir işi, evi, arabası olan birisini değil; ahlakı, kişiliği, insanlığı olan yardımsever birisini tercih etmişti. Daha İslam’ın ilk yıllarında, tuzak ve işkencelerin had safhada olduğu zamanlarda bu kutlu yolda bıkmadan, yılmadan yürümüştür.

Hz. Hatice (radıyallahu anha), iffetli olduğu kadar cömert ve iyiliksever bir annemizdi. Örneğin, kıtlığın olduğu bir zamanda Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in annesi Halime Hatuna kırk koyun ve bir deve vermiştir. Yine Mekkeli müşriklerin Müslümanları boykot ettiği yıllarda tüm servetini Allah’ın emrettiği şekilde harcamıştır. İhtiyaç sahiplerinin yaralarına merhem olmaya çalışmıştır. “İhsan” kavramına hayatıyla örnek verebileceğimiz önemli şahsiyetler arasına girmiştir.

Hz. Hatice (radıyallahu anha), edebiyle, iffetiyle, sadakatiyle, fedakarlığıyla ve daha birçok özelliğiyle “Kübra” lakabını almıştır. Nitekim Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadisinde bu duruma şöyle işaret ediyor: “Kendi zamanındaki yeryüzü kadınlarının en hayırlısı İmran’ın kızı Meryem’dir. Bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı da Hatice’dir.” [1]

Hz. Hatice (radıyallahu anha), Allah katında önemli bir yere sahipti. Zira Cebrail (aleyhisselam) Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’e şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Resulü! Bu Hatice’dir. İçinde yiyecek ve içecek bulunan bir kap ile sana geliyor. O yanına geldiği zaman, ona Rabbinden ve benden selam söyle! Onu, Cennet’te inciden yapılmış bir köşkle müjdele! Orada ne gürültü, ne de yorgunluk vardır.” [2]

Hz. Hatice (radıyallahu anha), Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’de evliliği süresince öyle derinden iz bırakmıştır ki, vefatından sonra da Peygamberimiz onu anmaya devam etmiştir.  Onun hatırına, arkadaşlarıyla bile bağını koparmamıştır. Hz. Aişe (radiyallahu anha) şöyle demiştir: “Peygamberin hanımlarından Hatice kadar hiçbirini kıskanmadım. Onu görmedim de… Ancak Rasulullah onu çok anardı. Çoğu zaman koyun keser, onu parçalar, sonra da Hatice’nin arkadaşlarına yollardı. [3]

Hz. Hatice Annemiz (radıyallahu anha) günümüze kadar yad edilmiş ve hiç şüphesiz yad edilmeye de devam edilecektir.

 

[1] Buhari, Menakıbü’l-ensar, 40

[2] Buhari, Menakıbü’l-ensar, 45

[3] Buhari, Menakıbü’l-ensar, 41

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.