Haşr Suresi

Allah’ın rahmeti, merhameti, inayeti inananların üzerine olsun. Kalpleri evirip, çeviren Rabbimiz, kalbimizi dini üzere sabit kılsın. Allah’ın Resulü bir hadis-i şerifinde bir kötülük gördüğümüz zaman takınmamız gereken tavırlar üzerinde durur. Hadisimiz şu şekildedir:“ İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle (ona karşı kin ve nefret beslesin). Bu ise imanın asgarî gereğidir. “Öyle zor günlerden geçiyoruz ki artık kötülükleri görenin, kötülüğe tavır alanların, tek olarak ayakta kalanların ötelendiği, dışlandığı, yok sayıldığı günleri ibretle seyrediyoruz/görüyoruz. Öyle oldu diye kötülüğe elimizle engel olmayalım mı? Dilimizle engel olmaya çalışmayalım mı? Kalbimizle o kötülüğe buğzetmeyelim mi? Ölüm anına kadar bu tavırlarımız devam etmeli. Rabbim son anımıza kadar razı olduğu tavırda kalmayı hepimize nasip etsin.
Bu ayki suremiz Haşr Suresi…Rabbim bu yüce sureyi gereği gibi anlayıp, yaşayıp, insanlara aktarmayı ihsan etsin hepimize. Suremiz 24 ayetten oluşuyor. 2. ayetinde geçen ve Nadîroğulları’nın Medine’den sürülmelerinden söz edilirken kullanılan “haşr” kelimesi sureye ad olmuştur . İbn Abbas bu sureye Haşr isminin verilmesini mekruh görmüştür. Çünkü surede zikredilen Haşr’den maksat Kıyamet Günü’ndeki haşr değildir. Buradaki haşr Beni Nadr’in yerlerinden çıkarılıp sürgün edilmesidir» der.(Allahu alem)Suremiz, “Benî Nadîr sûresi” diye de anılmıştır. Bahsi geçen ayetimiz şu şekildedir:“ Ehl-i kitaptan inkâr edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Siz onların çıkacaklarına ihtimal vermemiştiniz. Onlar da kalelerinin kendilerini Allah’a karşı koruyacağım sanmışlardı. Ama Allah’ın azabı hiç beklemedikleri bir yerden geliverdi; yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle hem de müminlerin elleriyle yıkıyorlardı. O halde ibret alın, ey akıl sahipleri!“Haşr-2
Suremizin konusu Kuran Yolu’nda şu şekilde tespit edilmiştir:“ Özellikle surenin ilk ayeti ile son üç ayetinde, bütün varlıkların Allah’ı eksikliklerden tenzih ettiği, O’nun birliği, yüceliği, ilminin sınırsızlığı, rahmet ve şefkatinin enginliği, irade ve gücünün mutlaklığı, eşsiz yaratıcı olduğu belirtilerek kalplere tevhit inancının, Allah sevgisi ve saygısının yerleştirilmesi hedeflenmektedir. 2-10. ayetlerde antlaşmalarını bozan bir Yahudi kabilesinin başına gelen sürgün felâketi örnek gösterilip bundan ibret alınması istenmekte ve Müslümanlara toplum olarak elde edilen imkânların paylaştırılması konusunda yol gösterilip ideal mümin tipiyle ilgili tasvirler yapılmaktadır. 11-17. ayetlerde müslüman göründükleri halde ahitlerini bozan Ehl-i kitapla gizli ilişkiler kurarak türlü entrikalar çeviren münafıkların ve yandaşlarının bazı zaaflarına değinilerek Müslümanlar hem bu tür davranışlardan sakındırılmakta hem de kendilerine moral verilmektedir. Müteakip ayetlerde her insanın yapması gereken nefis muhasebesinin ve ebedî hayat için hazırlıklı olunmasının önemine ve sonuçlarına dikkat çekilmekte; Kur’an’a muhatap olmanın ne büyük şeref olduğunu ama aynı zamanda ne büyük sorumluluk getirdiğini hatırlatan bir örnek verilmektedir.“
Önceki sayılarımızda da ifade ettiğimiz gibi, insan tanıdıkça sever. Tanımadan sevmenin sonu yoktur, geçicidir. Rabbini tanıyan, sınırları bilir; kendini, aczi yetini itiraf eder, kibirden uzak durur, duracağı ve kıyam edeceği zamanları bilir. Ayeti kerimede buyrulduğu gibi insanların çoğu“ Allah’ı gereği gibi idrak edemediler“ ayetinin muhatabıdır. O zaman ve öncelikle Allah’ı tanımalıyız. Suremizin temelinde yatan ana düşünce Allah’ı gereği gibi tanımaktır. Allah kimdir? Allah’ı tanımak tevhidi bilmeyi gerektirir. Allah birdir, Onun eşi ,benzeri yoktur. Suremizin 1.ayetinde Rabbimiz kendini bize tanıtır“ Göklerde ve yerde olanlar Allah’ı tesbih eder. O, Azizdir, Hakimdir.“ Suremizin son üç ayetinde de Rabbimiz bize kendini tanıtır:“0, kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır; duyular ve akılla idrak edilemeyeni de edileni de bilir. O rahmandır, rahimdir, 0, kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır; egemenliğin mutlak sahibidir, her türlü eksiklikten uzaktır, esenlik verendir, güven sağlayan ve kendisine güvenilendir, görüp gözeten ve yönetendir, üstündür, iradesine sınır yoktur, büyüklükte eşi olmayandır. Allah onların yakıştırdıkları ortaklardan tamamıyla münezzehtir. 0, takdir ettiği gibi yaratan, örneği olmadan canlıları var eden, biçim ve özellik veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerdekiler ve yerdekiler hep O’nu tesbih ederler. O azizdir, hakimdir.“Haşr 22-23-24
Berceste ayetlerimizden biri de bu surede yer almaktadır:“ Şayet biz bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, onu Allah korkusundan titremiş ve paramparça olmuş görürdün. İşte bu misalleri insanlar düşünsünler diye veriyoruz.“Haşr-21 Düşünmek ,Allah’ın ikramıdır, lütfudur, insanı insan yapandır, verilen nimete şükürdür. Akledemeyen insandan sorumluluklar da kaldırılmıştır. Akıl olduğu halde bu sorumluluğu yerine getirmeyen insanın durumu ne acıdır, sonu felakettir. İnsan cahilliği gereği sorumluluk almış ama bunun gereğini yerine getiremememiştir. Dağları paramparça eden Allah korkusu insana kıyam ettiremiyorsa, insanı adam edemiyorsa, ahlaklı, duruş sahibi mümin edemiyorsa gerisini siz düşünün. Dağlara baş eğdiren Kuran‘ın, ademi insan yapma zamanı gelmedi mi? İrade verilmemiş, heybetin timsali dağların bile baş eğdiği Kuran ,insana ne zaman inecek?
Cengiz Numanoğlu’nun dilinden ,bu duygular mısralarda şöyle hayat bulur:
“ Ayet diyor ki; eğer, dağa inseydi Kur’ân;
Paramparça olurdu… Dağ Allah korkusundan.
Hangi insan durup da, ibret almaz ki bundan?
Sen ki, bir dağ yanında, ne kadar da cücesin,
Haddini bilmen için.. Daha Kur’ân ne desin !“
Suremizin fazileti ile ilgili hadisler:
İbn Abbas’ın rivayetine göre Rasülullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Haşr Suresi’ni okuyan kimseye cennetteki, cehennemdeki her şey, Arş, Kürsî, gökler, yer, haşerat, rüzgar, bulut, kuş, hayvanlar, ağaçlar, dağlar, güneş, ay ve melekler mutlaka dua eder, onun için Allah’tan mağfiret dilerler. Eğer bu sureyi okuduğu gün ya da gece ölürse, şehit olarak ölür.”
“Her kim Haşr Suresinin sonunda yer alan: “Şayet biz bu Kur’ân’ı bir dağa indirse idik…” buyruğundan itibaren (surenin) sonuna kadar okur da o gece ölürse şehit olarak ölür.”
“Her kim sabahı ettiğinde üç defa “eûzubillahi’s-semi-îl alîmi mine’ş-şeytanirracim (kovulmuş şeytandan her şeyi işiten ve bilen Allah’a sığınırım)” deyip de Haşr Suresi’nin sonundan üç ayet-i kerime okuyacak olursa, Allah ona akşamı edinceye kadar dua edecek yetmiş bin melek gönderir. Şayet o gün ölürse şehit olarak ölür. Her kim bunu akşamleyin okuyacak olursa, onun için de aynı şey söz konusudur.”
Rabbim hepimize Haşr Suresinin emirlerini gereği gibi yerine getirmeyi nasip etsin. Onun yardımı olmadan biz hiçbir şey yapamayız. Onun “ol“ emrinin bizler için de inmesi için gayret ve azme ihtiyacımız var…Sorumluluğunu bilmeyen/bilemeyen/bilmek istemeyen şerefini/itibarını koruyamaz. Rabbim gücümüzü artırsın ,imtihanları kolay kılsın…vesselam…