HADİS İKLİMİ- İnsanların Arasını Bulmak

Günlük hayatta, insanlar arasında yanlış anlamalar, alınganlıklar veya menfaat çatışmaları sonucu kırgınlıklar ya da küskünlükler oluşabilmektedir. Ancak Peygamber Efendimiz, “Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslüman’ın din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helal olmaz.” (Buhari) buyurmuştur.
Hele küslük, eşler veya akrabalar arasında olursa bu, toplumun temeli olan aile birliğini bozar. Bu bakımdan arabuluculuk, İslam’ın teşvik ettiği ahlaki değerlerdendir. Öyle ki Rasulullah (sav) arabuluculuğun (nafile) namaz, oruç ve sadaka gibi ibadetlerden daha önemli olduğunu vurgulamıştır.
Nitekim Ebu’d-Derda’dan nakledildiğine göre, bir keresinde Rasulullah (sav) etrafındakilere, “Size oruç, namaz ve sadakadan daha faziletli olan şeyi bildireyim mi?” diye sordu. Sahabe, “Elbette ey Allah’ın Resulü.” dediler. Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu: “İki kişinin arasını düzeltmektir. İki kişinin arasını bozmak ise (imanı) kökünden kazır.” demiştir. (Ebu Davud)
Bir hadisinde, “Bir Müslüman’ın din kardeşine üç günden fazla küs durması (ve bu şekilde) karşılaştıklarında birbirlerinden yüz çevirmeleri helal olmaz. Bunların en hayırlısı, önce selam verendir.” (Buhari) buyuran Allah Resulü, küskünlüğün sürdürülmemesi gerektiğine vurgu yaparak, bu yolda ilk adımı atanı övmüştür.
Ayrıca “Pazartesi ve perşembe günleri cennetin kapıları açılır ve Allah’a şirk koşmayan her kul bağışlanır. Ancak kardeşi ile arasında husumet bulunan kişi müstesna. (Onlar hakkında) Şöyle denir: “Şu iki kişiyi birbiriyle barışıncaya kadar bekletin, şu iki kişiyi birbiriyle barışıncaya kadar bekletin!” (Müslim) uyarısıyla, küskünlüğün Allah katında hoş karşılanmadığına dikkat çekmiştir.
İslam’da arabuluculuk girişimi o kadar önemsenmiştir ki Sevgili Peygamberimiz dargın insanları barıştırmak adına gerektiğinde küçük yalanların söylenebileceğini ifade etmiştir. Nitekim o, “İyi şeyler söyleyerek, iyi sözler taşıyarak (küs) insanların arasını bulmaya çalışan kimse yalancı sayılmaz.” (Tirmizi)
Hayatı paylaşan eşler arasında oluşan kırgınlıklar, aile yuvasının parçalanmasına veya huzurun bozulmasına yol açabilmektedir. Dolayısıyla eşler arası iletişimde çok daha duyarlı davranılması, anlaşmazlık durumlarının çok daha kısa sürede çözümlenmesi gerekmektedir. Nitekim Peygamberimiz (sav) sevgili kızı Fatıma ile damadı Hz. Ali arasında yaşanan bir kırgınlığı öğrendiğinde hemen olayla ilgilenmişti.
İnsanlar arasında kırgınlığın en fazla yaşandığı alanlardan birisi de alacak-verecek meseleleri ya da ticari hayata dair işlemlerdir. Bunun bir örneği Hz. Peygamber’in kapısının önünde yaşanmıştır. Rasulullah (sav) kendi kapısı önünde bir alacak davasından dolayı hasımların yüksek sesle tartıştıklarını işitmişti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) evinden çıktı, tarafları dinledikten sonra meseleyi güzellikle çözüme kavuşturdu.
Anlaşmazlıkları sona erdirmek ve aralarına soğukluk giren insanları barıştırmak bir erdem ise de asıl olan uyumlu olmak, kırgınlığa, gücenmeye yol açacak olumsuz tavırlardan kaçınmaktır. Müslüman, ailesiyle ve çevresiyle barışık olan şahsiyettir. Şüphesiz onun bu durumu öncelikle kendisiyle barışık olmasından kaynaklanır. Sahip olduğu iman ve ahlak ona bu konuda yol gösterir; kalp kırmamayı, gönül yıkmamayı öğretir. Nitekim Allah Resulü’nün şu hikmetli sözü bu gerçeği teyit eder:
“Müslüman kardeşine bir sene küs duran kimse, onun kanını dökmüş gibidir.” (Ebu Davud)