HADİS İKLİMİ-Allah’a Layıkıyla Kul Olmak

HADİS İKLİMİ-Allah’a Layıkıyla Kul Olmak

 

Ebû Hureyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ, her gece, gecenin son üçte biri kaldığında dünya semasına iner (rahmet nazarıyla bakar) ve şöyle buyurur: “Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim! Benden isteyen yok mu, ona (dilediğini) vereyim! Benden mağfiret dileyen yok mu, onu bağışlayayım!” (Buhârî)

Rabbimiz, kendisinden isteyeni asla kapısından kovmaz. Yeter ki, sadece O’na dayansın, samimi bir kalp ile “Allah’ım! Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” diyerek tevekkül etsin Yaratan’a. O Yaratan ki samimi bir şekilde ibadet eden kulunu sever, ne isterse ona ihsan eder.

Peygamber Efendimizin bizlere anlattığına göre Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “Kim benim bir veli kuluma (dostuma) düşmanlık ederse ben de ona harp ilân ederim. Kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz. Kulum nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder, ta ki ben onu severim. (Sevince de) Artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden isterse muhakkak ona (istediğini) veririm. Bana sığınırsa muhakkak onu korur ve kollarım.” Gözün görmediği, akla gelmeyen nice nimetler bahşeder ona. Dahası onu hiçbir gölgenin (himayenin) bulunmadığı o dehşetli kıyamet gününde kendi gölgesinde (himayesinde) barındırır.

Yüce Allah şöyle buyurur: “Ben, kulumun benim hakkımdaki zannı ne ise öyleyim. Beni andığında onunla beraberim. O beni kendi başına anarsa, ben de onu kendi başıma anarım. O beni bir topluluk içinde anarsa ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluk içinde anarım. O bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak gelirim!” Ama O’na kavuşmak istemeyene, O da kavuşmak istemez. O’nunla ilişkisini kesenle O da ilişkisini keser. Yani Yüce Yaratan, kulu ile ilişkisini ayarlarken, onun kendisiyle nasıl bir ilişki kurduğuna bakar. Bir sarmaldır, bir döngüdür, kul ve Allah ilişkisi. Birbirini besleyen, birbirinden beslenen, daima canlı bir ilişkidir.

Kul, Rabbine yaklaşmak için önce O’nun varlığına iman edip O’na kayıtsız şartsız boyun eğmeli, gücün ve kuvvetin O’na ait olduğunu bilmelidir. O’ndan gelene razı olmalı, O’nun rızası için sevmeli, O’nun rızası için nefret etmelidir. Daima O’nu hatırlamalı, anmalı, aklından, gönlünden çıkarmamalıdır. Kur’an ile hemhâl olmalı, başta namaz olmak üzere bütün ibadetlerini yerine getirmeli, O’na dua etmeli, güzel ahlâklı, dürüst ve âdil olmalı, Rabbinin emir ve yasaklarını hakkıyla yerine getirmeye çalışmalıdır. Bunları yapınca kul, Rabbi onu sever, her zaman onun yanında olur ve onu dost edinir kendine. Ve Cebrail’e söyleyerek, yerdeki ve gökteki bütün mahlûkata sevdirir onu. Ve cemâlini gösterir, sevdiği cennetlik kullarına.

Kul eğer Rabbinin varlığını ve nimetlerini inkâr eder, O’nun birliğini unutup ortak koşar, emir ve yasaklarına riayet etmez, kibirlenir ve O’nu anmaktan uzaklaşıp kendisini Yaratan’ı unutursa, Rabbi de kulunu unutur ve uzaklaşırlar birbirlerinden. İşte Yüce Allah, böyle bir kulun yüreğine korku salar, âhirette yüzüne bakmaz ve en büyük azaba uğratır onu.

Unutmamalıyız ki Allah, her zaman kendisine inanan ve güvenen kullarıyla beraberdir, onların yanındadır. Onlar Allah katında en yüksek derecelere nail olacaklardır. Rabbimiz sevdiği kulunu her an kollar, gözetir, yalnız bırakmaz, terk etmez, duymazlıktan gelmez. Bedir’de Resûlullah’a ve inanan ashâbına meleklerle nasıl yardım ettiyse inanan kuluna da her hâlde ve durumda yardım eder. Yeter ki kul, Rabbine güvenip dayansın ve gönülden Ve kefâ billâhi vekîlâ” (Vekil olarak Allah yeter.) diyebilsin.

Merhum Mehmed Âkif’in dediği gibi:

“Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol,

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!”

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.