Gençleri Sevmek Demek; Onları Anlamak Demektir

Daha önceki makalelerimizde 15 yaşına kadar ki dönem içerisinde, çocukların gelişimleri ve ebeveyne düşen sorumluluklardan bahsetmiştik. Bu yazımızda da 15 yaş sonrası ele alınmaya çalışılacaktır. Bu dönemi 12–15 yaş arası ön ergenlik dönemi ile birlikte ele almak da mümkündür.
Allah tealâ: “emaneti ehline veriniz.” (Nisa suresi, 58) buyurmaktadır. Ebeveyn ve tüm eğitimciler, yükümlü oldukları bireylerin emanete ehil hale gelmesinden sorumludurlar. Ve yükümlülük onların üzerinedir. Bu mesuliyet gerektiği şekilde yerine getirilir veya getirilmezse bireyde açığa çıkacak olan olumlu-olumsuz yönlerin yükümlülüklerinde payları vardır. İşlediği hayır ve şerlerden hisselerine düşenleri alırlar. Cenab-ı Hak sorumluluklarına bir emanet olarak bizlere bıraktığı yavrularımız için hesaba çekileceğimizi açıklarken; peygamberimiz de, gençler için “Allahın (celle celaluhu) insanlar içinde en sevdiği kimse kötülükleri terk edip, iyiliklere yönelmiş gençtir.” (Râmuz-ül E Hadis, Sayfa 383) buyurmaktadır
Gençlik enerjisi, ataklığı, cevvaliyeti, hayra yönelme gücü, vücudundan fışkıran sağlık ve sıhhati ile başlı başına bir değerdir. Ve Allah’ın bizlere bahşettiği nimetlerdendir. Bu değerlerin yerli yerinde açığa çıkabilmesi için eğitme ve hazırlama sorumluluğu en başta ebeveynin üzerindedir. Elbette ki kuvve halinde bulunan bu nimetler için çocukların ve gençlerin ellerinden tutacak sorumlu kişilere ihtiyaç vardır. Bu nimetlerin hesabı gereklerini yerine getirmeyen gençten sorulacağı kadar, ebeveynden de yetiştirmesi ve hazırlanması yönünden sorulacaktır. Cenab-ı Hak “ o gün hepiniz bütün nimetlerden sorguya çekileceksiniz.” (Tekasür suresi, 8) buyurmaktadır.
Gençlik ve çocukluk nimetinin değeri, bu dönemlere ait onların ruhsal yapılarını bilmek ve ona göre hareket etmekle açığa çıkarılabilir. Herhangi bir konu hakkında bilgi sahibi olmadan o konunun üstesinden gelmek zordur. İnsanın bu döneme ait üç temel özelliği vardır.
1-Bağımsızlık
2- Kişilik
3- Yakın ilişki ve dostluk
Bu dönem kısa bir süre sonraki hayatına en yakın basamaklardan biridir. Meslek için çabaları, geçimi için çalışmasını, evlenmesini yani duygusal ve cinsel yönünü içerir. Bu sorunlarla tek başına kalabilir. Engelleri aşmak zorundadır. Onun bağımsız olma, tek başına başarabilme şeklindeki ruhsal bir yapıya yönelmesi gayet doğaldır. Bu nedenle evden kaçan çocukların yaşları genelde 15 yaş civarındadır. Kendi başlarına buyruk olmak istemelerinin sonucudur. Adeta aileden ayrı yalnız yaşama denemeleridir.
Kişilik oluşumunda ise; yaşıtları arasında yer edinebilme ve onlarla kendisini kıyaslama, uyarılara ve eleştirilere sert tepkiler verme, yalnız kalmaya yönelim, süse ve giyinmeye özen gösterme, sinirlilik ve gerginlik hali önde gelen ruhsal yapı özellikleridir. Korku, endişe, duygusal kırgınlıklar, öfke ve ruhsal zorlanmalar kendisini gösterir. Bu nedenledir ki; asilik ve hırçınlık, evde huysuzluk, alınganlık, karamsarlık, terslik, durgunluk temel özelliklerindendir. Ergenlik dönemi ruhsal dünyasında ve kişilik yapısında, yardım severlik-bencillik, uyum-uyumsuzluk, çocukluk-ciddiyet, neşe-keder isyan-itaat, iten-isteyen, reddeden-bekleyen gibi zıtlıklar da yer alır. Ebeveynin olumsuzlukları görmemezlikten gelerek istenilen, hoş görülen eylemlerin önünü açmak suretiyle zorlanmaksızın yardımcı olması gerekir.
Sabır gerektiren yönlerden birisi de fiziki gelişimleri ile ilgilidir. Boy-kilo ve kemik gelişimi açısından bilhassa 14-15 yaş ve öncesinde hızlı bir ilerleme vardır. Bu dönemde zeka ve yetenek gelişmesi çok yavaş, hatta durgundur. Bu durum, vücut yapısına uygun zeka, hareket ve yetenek gelişimi geride kalması nedeniyle vücut ve davranışı arasında ahenkli bir koordinasyon sağlamasını zorlaştırır. Bu, sakarlık dediğimiz sorunlu davranışları beraberinde getirir. Ebeveynin bu durumda “sakar”, “geri zekalı” gibi ithamları onun kişilik dünyasında telafisi mümkün olmayan yaralar açar. Yine büyükler için sabır, en önde gelen hasletlerdendir. Bütün bu durumların aşılmasında en önemli sorumluluk ebeveyne düşer. Aile, gencin çalkantılı bir dönem geçirmekte olduğunun bilincinde, soğuk kanlı olması, eleştirilerini onur kırıcı bir şekilde yapmaması, saç biçimi ve giysisini alaya almaması, artık küçük bir çocuk olduğu yerine, büyüdüğü kabul edilmesi, arkadaşları aşırı eleştirildiğinde tepki vereceğinin bilinmesi ve daha çok önem vereceğinin unutulmaması, yaşıtlarıyla kıyaslama yapmanın sürtüşmeye neden olacağı ve ona karşı güveni azaltacağı unutulmamalıdır. Ailenin, gencin zevk alabileceği ortamlara mümkün olduğu kadar birlikte gitmesini gerektirir. Gençle iyi geçinmek demek onun her istediğini yapmak değildir. Ailenin tüm bireylerinin ortak sorumluluklarla alacağı kurallar koymak, bu kuralları koyarken de her bireyin görüşünü almak gerekir.
Gencin bu dönemde zihinsel gelişme problemleri olarak karşılaşacağı zorlukların başlıcaları da şunlardır:
1- Nesne ve olgular arasındaki ilişkileri kavramakta yetersizlik,
2- Dikkat alanındaki darlık,
3- Analiz ve sentez yapmakta yetersizlik,
4- Unutkanlık
Bu engellerin aşılmasında okulun ve ailenin önemli yeri vardır. Bunlara ilişkin egzersizlere işlenen konular içerisinde yer verilmesi, ailenin çocuğun değerlendirme yapabilmesi için önüne örnekler ve fırsatlar koyarak gelişimini sağlaması gerekir.
Cenab-ı Hakk’ın o günde çekeceği hesaptan yüz akıyla çıkabilmek için dünyaya aracı kıldığı ebeveyne anlatmaya çalıştığımız bu zorlukları da önlerine koymaktadır. Bir ülkenin geleceği gençlerinin yeteneklerinin gelişmesine, problemlerinin üstesinden gelebilecek sorumluluklarla donatılmasına ve sorumlulukları yüklenmesine bağlıdır.
Rasulullah sallahu aleyhi ve sellem Tebük Seferi’nde Beni Neccar kabilesinin sancağını yüzlerce sahabenin içinde 20 yaşlarındaki Zeyd Bin Sabit radıyallahu anh’a, Bedir Savaşı’nda 21-22 yaşlarındaki Hz. Ali radıyallahu anh’a verdi. Bu milletin içerisinden 20 yaşlarında karadan gemileri yürüten, fetihlere aracı olan, çağlara damgalarını vuran gençler yetişti.
Gelecek gençlerdedir. Hep birlikte onları hazırlama seferberliğine… Ya Rab Sadık ve hizmet ehli gençleri bizden esirgeme. Amin.