Hukuk Sistemi Denilince Aklımıza Sadece İslam Gelir
İnsanlık; Allah’ın hükümlerinin içselleştirilerek yaşandığı ve insana insanlık namına ne verilmesi gerekiyorsa onların verildiği saadet dönemleriyle hak gasplarının zirveleştiği ve insanlara hakları veriliyormuş gibi yapılıp tüm haklarının baloncuk kavramlarla insanın elinden alındığı cehalet dönemlerinin arasında devam etmiştir. Bitmek bilmeyen bu mücadele süreci yeryüzünün en kritik sünnetullahıdır. Hâkim veya güçlü olana göre insanlar ya huzur içerisinde ya da zulüm içerisinde yaşamışlardır.
Allah’ın hükümlerinin yaşandığı saadet dönemleri insanların ırkına, diline, dinine bakılmadan herkese insanca hayat hakkının verildiği dönemler olmuştur. Çünkü İslam dini hukuk üzerine bina edilmiş ilahi bir sistemdir. İnsanların hakları bizzat Allah Teâlâ tarafından belirlenen kurallarla korunmuştur. Ve şunu da ifade edelim ki saadet dönemlerinin hem insanı hem de toplumu sapasağlamdır. Bu sağlamlığın nedeni ise metaların değil insanın kıymetli olmasıdır.
Cehalet dönemleri, bilginin azlığı olarak ifade edilecek ya da insanlara okuma-yazma öğretilerek geçiştirilecek dönemler değildir. Cehalet dönemleri; adam kayırmanın, insanlar üzerinden mal devşirmenin, insanları dil-ırk-inanç çerçevesinde ayrımlaştırmanın, insanı değerlendirme kriterinin insanın sahip olduğu mal miktarı olduğu zulüm dönemleridir. Cahiliye dönemleri insanların ırkçılık belasına müptela olduğu bu nedenle de hiç olmayacak yerde olmayacak kişiler için methiyeler dizildiği dönemlerdir. Zulmün sistematik hale geldiği cahiliye dönemleri nesillerin sapkınlıklara sürüklendiği, insanın fikirsel gelişiminin verilen eğitimlerle engellendiği, insanla kötülükler arasına barikatların kurulmadığı dönemlerdir. Azgın şımarıkların hâkim olduğu ama daha ilginç olanı insanların bu gibilere itibar ettiği bu dönemlerde kurum ve kuruluşlar insanın ifsadı için çalışmıştır. Toplumun sözde ıslahı adına yapılan tüm projeler ifsadın boyutunu büyütmekten başka hiçbir işe yaramamıştır.
Cehalet dönemleri içi boş ve mantıksal tanımları olmayan kavramların insanları bir hiçliğe sürüklenmesinde önemli bir basamak teşkil eder. Kafasına esenin istediği gibi tanımladığı ve istediği yere çekilebilen insan hakları, çağdaşlık, özgürlük, demokrasi gibi kavramlar insanları oyalamaktan ve sömürüye hazır hale getirmekten başka bir işe yaramamıştır. Bu kavramları cahiliye sistemleri istediği gibi kullanırken ihtiyacı olanların, insanca yaşamak isteyenlerin, temiz bir hayat arzulayanların kullanmaları beyhudedir.
Cahiliyenin hedefi insanı ve insanlığı azgın şımarık zenginlerin eline mahkûm etmektir. Allah’a ve Peygambere olan düşmanlığını sinsi ama cesurca yapmaktan vazgeçmez. İnsanların yanlışlarını ve hatalarını doğrudan İslam’a mal ederek ayakta kalma savaşı verir. Boyalı ve satılmış medya organlarıyla kitleleri Allah’ın yolundan alıkoymak ister. Giydiği modern kıyafetler, konuşmalarında yer alan insancıl ifadeler bataklığın üzerine kurulmuş tuzaklardır.
Günümüz dünyasında veya sonrasında -fark etmez- saadet ve cehalet taraftarları mücadelesine devam edecektir. İnsandan daha özelde ise Müslümandan yana olanlar mücadelesini saadet dönemlerinin gelmesi için vereceklerdir. Ayrıca batıldan hak istenmeyeceğine göre kendimizi tüm insanlığın iyiliği için saadet tarafında olmaya yöneltelim. Tekraren şunu bir daha söyleyelim ki İslam hukuk sistemidir ve insanları saadet dönemlerine çağırmaktadır.