A- A+

Dikkat: Cemaatte Bağımlı Var!

Bir arkadaşımın Sultanbeyli’den bir caminin cemaatinden bahsetmesiyle irkildim ilk defa. Cemaatten yaşlı bir amca uyuşturucu sebebiyle vefat etti, dedi. Çok yaygın olduğunu söyledi bunun. Fakat o zamana kadar bağımlı birinin cami cemaatine gelmesini düşünmemiştim bile. Bize gösterilen bağımlılar hep sokak aralarında, Tarlabaşı’nda ya da İstiklal’in aralarında cami cemaat bilmez, zavallı tiplerdi. Onların aramızda olabileceği aklımın ucuna bile gelmezdi. Ya da kendimizin de bağımlı olduğu...

Bağımlı birisinin adı geçtiğinde önce yüzler ekşitilir sonra çocuklarımızın onlardan uzak durması gerektiği düşünülür hep. Peki, çocuklarımızı bir başkası bağımlı yapabiliyor ise onları bilgisayar, oyun bağımlısı yapan biraz da biz değil miyiz? Bilgisayarlar ve telefonlar yaygınlaşmadan önce çocuğun sevdiği reklam çıktığında televizyona döndürülerek yemekleri öyle yedirilirdi. Çünkü uyuşan bir bebeğe yemek yedirmek kolayımıza geliyordu. Tıpkı bağımlı olan kişi elin oğlu olduğunda yargılamak kolayımıza geldiği gibi.

Hâlbuki kendimiz de telefon bağımlısı, sosyal medya bağımlısıyız. İnternete girmesek bile telefonumuz ona dokunacağımız bir uzaklıkta olmazsa dayanamıyoruz. Hatta içimizden “çok uğraştım biraz durayım” deyip durduğumuzda bile bir anda kendimizi telefonun tuş kilidini açmış öylesine sayfaları çevirirken buluveriyoruz. “Ama benimki aynı değil ki” dediğimiz an düşüyoruz yanlışa. Beş vakit camiye gelen bir amcanın uyuşturucu bağımlılığına yakalanması ile cami cemaat bilmeyen biz, kendimizin acınası telefon bağımlılığını kıyas etmeye yeterli bir değerler hiyerarşimiz mi var elimizde. Kendi hastalıklarımızın ne fena olduğunu göremiyoruz. Kendi bağımlılıklarımızı kendimize nimet biliyoruz aynen bir uyuşturucu müptelasının celladı olan haplara gülümsediği gibi…

Hayatımda ikinci kere irkildiğim de 4 ay akıllı telefon kullanmayı bıraktığım zamanlardı. İlk iki hafta kendimi, elimde bulunan tuşlu telefonun her yerini kurcalayıp dururken buluyordum. Bana akıllı telefonun sunduklarını sunacak bir şeyler arıyordum. Tam iki hafta bu şekilde çırpınıp durdum resmen. Kendimi terkedilmiş, ulaşılamayacak uzak bir mağaraya kapatılmış hissediyordum. Fakat iki hafta sonra yakınımdakileri ve onlarla vakit geçirmenin de mümkün olduğunu gördüğümde bir gevşeme, rahatlık, sekinet indi resmen. Geçen günlerimde bağımlılığımdan dolayı krizlere girdiğimi fark ettim. Kitaplarımın, dostlarımın, caminin daha çok farkına vardım bir anda. Zamanın “24 saatten” daha çok “bereket” ile alakalı olduğunu fark etmeye başladım. Artık telefonla uğraşım çok azalmıştı. Hatta telefonu yanımda gezdirme gereği bile duymuyordum. Yalnızca arama faaliyetlerim için kullanıyordum onu. Hem telefon rahatlamıştı hem de ben rahatlamıştım.

Hayatımızın dört tarafını çeşitli bağımlılıklar sarmış vaziyette. Zavallı bir bağımlı için tüm gün ağlayabilirdik. Düştüğü acınası bataktan kurtarılması gereken birisi için... Ama birileri için ağlamayalı uzun zaman oldu. Kardeşliğin manasını anlamayalı uzun zaman... Komşumuzu sormayalı uzun zaman... Ölümü düşünmeyeli uzun zaman... Başkasını yargılamak veya başkasını kurtarma yetkisini kendimizde görmek çok kolay çünkü. Fakat kurtarılması gereken biz isek bize kim ağlayacak artık? Ağlaması gerekenler ve kurtaracak kişiler hep beraber bu çukurdaysak nasıl çıkacağız buradan?

İlk yapmamız gereken şey uyuşturucu, oyun, sosyal medya, pornografi ve daha pek çok bağımlılıklarımızı görmezden gelmeyi bırakmak. İkinci olarak da teşhis ettiğimiz bağımlılıklarımız için bir çözüm yolu aramamız gerekiyor. Bunun için ramazan ayında Peygamberimizin hiç terk etmediği bir sünnet olan itikâfı deneyebiliriz. Kendimizi sosyal medya itikâfına sokabilir ve tedavimizi başlatabiliriz. Otokontrolümüzü sağlayamıyorsak profesyonel destek almaktan çekinmemeliyiz. Ve bunu yaparken de kendimizi alçalmış, küçük düşmüş hissetmemeliyiz. Çünkü milyarlarca insan neredeyse hepimiz bir şeylerin bağımlısı olarak yaşıyoruz.

Nihayetinde bağımlılıklarımız bizleri yolumuzdan alı koyan bağlardan ibarettir. Önemli olan istikametimizden ayıran bağlarımızı kesip hatalarımızdan rücu etmek ve pişmanlık duymaktır. Arayış aranılan şeyin büyüklüğü kadar büyüktür ve önemli olan yolda olmaktır.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr

Mayıs 2021

Sayı: 33