Biz Hangi Morun Lacivertiyiz?
Mayıs 2019 Aişe CEYLAN A- A+
A- A+

Biz Hangi Morun Lacivertiyiz?

Henüz yolun başında olanlarımız ya da hiç yola çıkmamış olanlarımız var. Belki yolu yarılamışlarımız bile olabilir. Erkenleri yaşıyoruz değil de geç kalmışlıklarımızla savaşıyoruz çoğu kez. Bu yüzden erken davranıp en başında en ağırından adımlar atmak gerektiği kanısına vararak bu konuya değinmek istedim.

Her birimiz hayata tamamen kontrolümüz dışında başlıyoruz. Hiç tanımadığımız ama kanından canından olduğumuz bir kucağa, hiç bilmediğimiz fakat bundan sonra asla unutmayacağımız bir kokuya doğuyoruz. Bizi tutan o eller bir çömlek ustası misali bize şekil verip bizi büyütüyor. Belli başlı kuralları, sevgi ve öfke ayarları, bildiği yemekleri... Onların tarlamıza ektiklerini sulayıp vakti geldiğinde ne ekildiyse onu biçeceğimiz bir hayatımız var. Yani biz belki usta ellerde,  belki de acemi bakışlar arasında yalpalanıyoruz. Bu süreç kimimiz için keyifli birer serüven olurken kimimiz o kadar şanslı olmuyoruz. Şanssız olanlarımızın kimisi yitip gidiyor hayatın girdabında kimisi sağlam bir duruşla olup bitenden ders çıkarmayı yeğliyor. Peki ya bizim hikâyemiz hangisi?

Uzun yolculuğun, yorgun seyyahlarıyız. Aynı şartlara doğmasak, aynı imkânlara sahip olmasak da hepimizin heybesi mevcut. Kimimiz ömür boyu yanında taşırken kimimiz yorulduğunu varsayarak bir kenarı da bırakmış heybesini. Yanında taşıyanların kimisi faydalanmış ondan kimisi farkında bile değil varlığından. İşte bunun farkına varalım diye doldurdum satırları.

İlk nefes ciğerlerimize dolduğu an başlıyor sorumluluğumuz. Evet, çoğumuzun duymaktan kaçtığı, duyunca afalladığı tanımamazlıktan geldiği o kelime, SORUMLULUK. Heybemiz aslında sorumluluğun ta kendisi ve insanın kendi kumaşından da farklı değildir. Eğer insan boş vermişlik içinde tozlanıp gittiyse heybesine koyacak bir şey bulamayacaktır. Peki ya bize verilen heybe hangi morun laciverti?

Ne demek ki bu şimdi...

Dedik ya hani her insan kendi kanından bir kucağa doğar diye. Heybesinin kumaşı doğduğu kucaktır. Değişir mi heybe, olur muyuz başka morun laciverti? Bakalım olur muyuz acabası...

Eğer işittiysek heybeyi, farkındaysak hayatın, yutmayız tozunu yolların.

Kimimizden duyarız ben asla annem babam gibi olmayacağım, derler ya da keşke ailem bana şöyle davransa diye hayıflanırlar. Onlar hayatın eksiklerini anlamışlardır. Aslında amaçları şikayet etmek değil ders çıkarmaktır ya da öyle olmalıdır. Bu yüzden evvela dolunca ciğere nefes, sorumluluklarımızı sahiplenmeliyiz. Kimsenin bizim heybemizi taşımak gibi bir zorunluluğu yok. Kimi zaman sırtımdaki bu yabancı heybe de kimin dediğimiz oluyordur. Atın yabancı yükleri sırtınızdan ama evvela heybenizin yabancı sırtlarda olmadığından emin olmalısınız. Heybe bizim, başka kimse taşımamalı. Zaten başkasının kumaşı eğrelti duracaktır bir başkasında. Aldık mı heybemizi düştük mü yola o halde bizim kucağımıza düşecek yeni seyyahın heybesini bildirmeliyiz ona.

Bizler birer seyyah terbiyecisiyiz ama kendi kumaşımızdan olan seyyahın. Kendi kapısının önü pisken kimse gidip de başka kapının önünü süpürmeye kalkmaz, kalkışmamalı da zaten. Eğer şanslı olan seyyahlardan değilsek de kucağımıza aldığımız seyyaha bir şans tanımalıyız. Hangi morun lacivertiyim diye sorduğunda kendine aldığı cevap heybesini dinlenmek için koyanlar yada farkında bile olmayanlar olmasın. Belki istediğimiz gibi bir hayat yaşayamadıysak da yaşatabiliriz bu bizim elimizde yeter ki farkında olalım sırtımızdaki heybenin yoksa hayatımız boyunca sırtımızda yabancı bir heybeyle hangi morun laciverti olduğumuzu bilmeden yutarız tozunu yolların.

Kendi heybemizin farkına varmak duasıyla, esen kalın.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr

Mayıs 2019

Sayı: 25