Geliyorum Diyen Tehlike: Laiklik Pompalanıyor, Cemaatler Bombalanıyor

* Bu yazı 05.08.2016
tarihli Yeni Şafak gazetesinde yayınlanmıştır. Okuyucularımıza 15 Temmuz
sonrası Türkiye’de yaşanan büyük resmi görmelerinde yardımcı olacağını düşünerek
bu yazıyı İlkadım dergimizde paylaşmayı uygun gördük.
***
15 Temmuz sonrasında toplum olarak ilk kez bütünleşme,
kenetlenme, geleceğe birlikte yürüme ruhu yakaladık.
Bu çok değerli bir imkân: Ürpertici bir şer’den gönendirici
bir hayır hâlk etti Allah Teâlâ. Bunun kıymetini bilelim.
Ama çevrilen tezgâhlara, algı operasyonlarına da dikkat edelim!
HER HÂL VE ŞARTTA
HAKİKAT!
Bu sütunun düzenli okuyucuları iyi bilirler: Her zaman
hakikat’in izini sürdüm; kime yapılırsa yapılsın -vatan hainliği hâriç-
haksızlıklara -ideolojik olarak bambaşka yerlerde olsak da- hep karşı çıktım.
Ergenekon operasyonunun esas itibariyle bir tezgâh olduğunu,
dolmuşa bindirildiğimizi yazdım! Henüz suçları ispat edilmemiş kişilerin -hiç
de hazzetmediğim katı Kemalistler olsalar bile- kirli Çete’nin
televizyonlarından yargısız infaz edilmesine bir Müslüman olarak isyan ettim.
O zaman aforozu yedim; Ergenekoncu bile ilan edildim!
Bunları, Kemalist veya laik çevrelerin yazacaklarıma
önyargısız bakmalarını hatırlatmak için yazıyorum burada.
15 TEMMUZ GECESİ, BU
ÜLKENİN İNSANLARI, LAİKLİK İÇİN DEĞİL SON KALE DÜŞMESİN DİYE TANKLARIN ÖNÜNE
YATTILAR!
15 Temmuz gecesi bu ülke büyük bir saldırıya uğradı. Ama bu
ülkenin asil halkı, tankların önünde dimdik durarak, tankların önüne yatarak bu
saldırıya karşı destansı bir direniş ortaya koydu ve saldırıyı püskürttü.
250 civarında şehit verdik; 2 binden fazla insanımız da
yaralandı.
Bu insanlar, tankların önüne niçin yattılar? Bu ülkenin
cehenneme dönüştürülmesine, mazlumların umudu Son Kale’nin düşürülmesine ve leş
kargalarına yem edilmesine engel olmak için! Bunu, yaralanan yüzlerce insanın
beyanatlarında net olarak görüyoruz.
Bu ülkenin dindar insanları, tankların önüne yatarken, tuzu
kuru laik kesimleri -örneğin Bağdat Caddesi’nde- darbe şakşakçılığı yaptılar!
Şimdi de iki haftadır, neredeyse bütün televizyon
kanallarında emekli generaller, ordudan atılmış militan askerler, darbeci zihniyetli
Kemalist tipler, laiklik pompalıyorlar ve bu arada da bütün cemaatleri, tarikatları
bombalıyorlar!
Şöyle bir şeyi toplumun zihnine zerk etmeye çalışıyorlar:
“Laiklik, FETÖvârî bütün örgütlenmelerin yegâne sigortasıdır. Cemaat, tarikat
mensuplarını devlete, bürokrasiye sokmamak lazım. Yoksa bunlar devleti ele
geçiriyorlar!”
Bu, 15 Temmuz ruhunu rehin almak, yok etmek ve Kemalist bir
dalgaya dönüştürmek için planlı, programlı sahnelenen bir algı operasyonudur.
Lütfen müteyakkız olalım!
BU ÜLKEDE DEVLET GASP
EDİLDİ, LAİK BİR DEVLET DAYATILDI!
Önce şunu bileceksiniz: Bu toplumun “devleti” olmadı:
Yaklaşık bir asırdır bu topluma tepeden laik bir devlet, laik bir hayat tarzı,
laik bir dünya görüşü dayatıldı!
Devlet, laikler ve devşirmeler tarafından gasp edildi! Önce İslâm,
bütün kurumlardan temizlendi; ülkenin siyasî, entelektüel, kültürel, iktisadî,
sosyal kurumları dışarıdan ithal edilen bir ideoloji olarak laikliğe göre
tanımlandı. Bu toplumda bütün kurumlardan İslâm’ın izleri silindi!
“Devlet, kimsenin ibadetine, namazına karışıyor mu?” diyerek
milleti ahmak sanan veya alenen aldatan tipler var: Bunlar ya Şark kurnazı, din
düşmanı kişiler ya da dinin hayatın her alanına müdahale eden bir dünya
tasavvuru olduğunu bilmeyen câhil-cühelâ sığ tipler.
Burada mesele şu: Din’i laikliğe göre tanımlıyorlar! Laiklik
denen sopa, din’e ne kadar izin ve yer verirse, din odur, orada durmak
zorundadır, diye dayatıyorlar!
LAİKLİK, FRANSA’DAN
İTHAL EDİLEN İNGİLİZLER TARAFINDAN DAYATILAN BİR SOPA, BİR TASMA’DIR!
Oysa şunu bileceksiniz: Laiklik, bize ait bir tecrübe
değildir. Fransa’dan ithal edilmiş, İngilizler tarafından dayatılmış bir
ideolojidir. Bir deli gömleğidir. Toplumun İslâm’la ilişkisini bitirmeyi
amaçlayan bir tasma, bir sopadır.
Ve yaklaşık bir asırlık süreçte de tasma ve sopa olarak
kullanılmıştır.
Bütün darbeler, laiklik adına yapılmıştır! Bu, laikliğin hem
tasma hem de sopa olarak kullanıldığının en önemli kanıtıdır.
Laiklik bir tasmadır; çünkü bu ülkenin şu ya da bu şekilde
İslâmîleşmesinden ötürü, Türkiye’yi Batı’ya hep “laiklik elden gidiyor!” diye
şikâyet ettiler; hâlen de aynı şekilde hareket ediyorlar! Laikliğin tasma
olduğunun en önemli göstergelerinden biri değil de nedir bu?
Yine İmam-Hatip okullarına karşı çıkılırken, toplumdaki
dindarlaşma eğilimine, başörtüsüne karşı çıkılırken, “laiklik elden gidiyor,
Türkiye, irtica karanlığına sürükleniyor!” denildi ve sürekli olarak Batı’ya bu
şekilde şikâyet edildi!
Bu ülke hiç bir şeyden çekmedi, bu toplumun ruh köklerini
kurutan, İslâm’ı irtica diye sunan laiklikten çektiği kadar!
Binlerce insan laiklik adına asıldı!
On binlerce insan laiklik adına hapislerde çürütüldü.
Rahmetli Erbakan Hoca’nın kurduğu bütün partiler laiklik
adına kapatıldı!
Örnekleri uzatmaya gerek yok!
ANAYASASINDA LAİKLİK
OLAN İKİ ÜLKE VAR YALNIZCA: FRANSA VE TÜRKİYE!
Batı’da Fransa’nın dışında hiçbir ülkenin anayasasında “burası,
laik… bir devlettir” diye bir madde yok.
Ayrıca bugün laik Fransa’daki orta dereceli okulların tam
üçte biri Katolik Kilisesi’nin kontrolündedir.
Lenin’in komünist devrim Rusya’sının anayasasında da yok
laiklik; Çin komünist anayasasında da!
Lenin’in 1918 yılında hazırladığı devrim anayasasında “Devlet,
din özgürlüğüne, din karşıtı özgürlüğü de garanti eder” diye yazar.
Bu konuda parlak sosyal teorisyenlerimizden Mehmet Emin
Köktaş Hoca’nın kitaplarına bakılmalı!
“MÜSLÜMAN HALK
DEVLETİ YÖNETMESİN” PROPAGANDASINA DİKKAT!
Millet, meydanlarda 15 Temmuz ruhu için nöbet tutarken, katı
laik tipler ekranlarda hem laikliği pompalıyorlar hem de bütün cemaatleri, tarikatları
bombalıyorlar!
Millet zokayı yutmak üzere! İnanılmaz bir algı operasyonu çekiliyor:
“Cemaatleri, tarikatları devlete yaklaştırmamak lazım” demeye başladı bazı
İslâmî çevreler bile!
Böylelikle şunu demek istiyorlar: “İslâmî duyarlıklı
çevreler devlet yönetmesin. Millet, devleti 15 Temmuz ruhuna göre kurmaya
kalkışmasın!”
O yüzden bütün cemaatler, tarikatlar karalanmaya,
aşağılanmaya, birbirine düşürülmeye çalışılıyor!
15 TEMMUZ
SALDIRISININ İKİNCİ AYAĞI BU!
15 Temmuz saldırısının ikinci ayağı bu diye düşünüyorum: Laikliğin
pompalanması, cemaatlerin ve tarikatların bombalanması! İslâmî duyarlıklı
çevrelerin devleti yönetmesinin önüne set çekilmesi!
İşte geliyorum diyen felâket bu!
İlgilileri uyarıyorum…
Elbette bütünleşme, kenetlenme, kardeşlik havası bozulmasın
ama Türkiye’deki etkili seküler çevrelerin cemaatleri, tarikatları sürekli
aşağılayarak, laikliği kutsayarak 15 Temmuz Ruhu’nun altını oymaya çalışmaları,
bu birlik, kardeşlik havasının dinamitlenmesi aslında. Bu yakıcı gerçeği
göremez ve gerekli önlemleri alamazsak 15 Temmuz ruhu, daha doğmadan
öldürülecek…
Aman dikkat!