Furkan Savaşı Gazisi Yasir MUHAMMED’in yaşadığı hatıratı:

“Beni şehid diye morga koymuşlar”
“Aralık 2008’deki Furkan Savaşı, son yıllarda Filistin halkına yönelik en kanlı saldırıydı. Atılan bombalardan biri, bulunduğum binaya isabet etti. Enkaz içinden beni de şehid oldu diye hastaneye götürüyorlar ve diğer şehidler gibi morga koyuyorlar.”
Furkan savaşında (2008 Aralık) atılan bombalardan biri bulunduğum binaya isabet etti. Çok derin çukurlar meydana geldi. Bende o çukurlardan birinde ayaklarım dizlerime kadar toprağın üzerinde, dizlerimden yukarı kısmım toprağa gömülmüş bir vaziyetteydim. Rabbim nefes alabileceğim kadar bir boşluğu kafamı muhafaza edecek şekilde, bir tahta parçasıyla ayarlamış.
Nefes alıyorum. Vücudumun toprakta, ayaklarımın toprak dışında olduğunu biliyorum ve çukurdayken yanımdaki şehitlerimizin, yani çukurdaki kardeşlerimizin son nefeslerinde Şehadet telaffuzlarını duyuyordum, bazı şehitler öyle zorlanıyordu ki, ‘’Eşhedü enlailaheillallah…” derken cümleyi son nefeslerinden önce tamamlamak arzusunda oldukları seslerinin zorlanmasından belli oluyordu. Ben de şehadet getiriyordum. Etrafımdaki sesler birer birer kayboldu. Ben şehadet getirerek şehadete kendimi hazırlıyordum.
Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Uzaktan bomba sesleri işittim ve yukarıda insanlar enkaz altından şehidleri çıkarıyorlardı. Kalabalık insan sesleri duymaya başladım. Ve ben şehid olmadığımı anladım. Sancılar çekiyor, insan seslerini işitiyor, uzaktan atılan bombaları duyuyordum. Yani, dünyaya ait hisleri yaşıyordum. Bombalarla şehid olmadım, ama bu çukurda ölme ihtimalim var diye düşündüm.
Benim gibi yaralıları taşıyorlar ve benim toprak üzerindeki hareketsiz ayağım onlara şehid olduğum zannına kapılmalarına sebep oluyor. İnsan seslerinin çok yakınımda olduğu bir anda toprakla başım arasında bulunan tahtanın çekilip ve artık nefes alamayacak hale geldiğim bir anda toprağın üzerinde olan dizlerimden aşağı, ayaklarımı hareket ettirmeye çalıştım. İnsanlar ayağımın hareket ettiğini ve canlılık alametlerini görünce, toprağın altından çıkarmaya çalışıyorlardı.
Ben iyice nefessiz kaldığımı ve ruhumun kabzedildiğini zannettim. Bayılmışım. O hengâmenin içinde beni de şehid oldu diye hastaneye götürüyorlar ve diğer şehidler gibi morga koyuyorlar.
Furkan Savaşı, son yıllarda Filistin halkına yönelik en kanlı saldırıydı. Hastaneler şehid naşıyla doldu. Baygınlık halimden vücudumdaki yaranın acısıyla inleyerek ayılıyorum. Yanımda şehidler ve ben morgdayım. Parçalanmış bedenler kesilmiş kollar, kopmuş ayaklar… Şehidlerimizin parçaları ortalık biraz durulunca toprağa verilecekti.
Sancılarım çok fazla, yavaş yavaş yanımdaki şehide dayanarak oturmaya çalışıyordum. Konuşamadığım için ellerimi sallamaya başladım. Sırtı bana dönük bir doktorun olduğunu gördüm. Bir müddet sonra bir iş için benden tarafa dönen doktor benim canlı olduğumu görünce bu kardeş şehid olmamış diye başka insanları çağırdı. Morgdan hastanenin bir odasına koyup daha acil bakılması gereken kardeşlerle ilgilenmeye başladılar. Furkan savaşında vücudunun parçası kopmuş ama hala yaşayan insanlar varken, onlarla ilgilenmeyi bırakıp elbette benimle vakit kaybedemezlerdi. Vakitleri yok, imkânları sınırlıydı doktorlarımızın.
Bir gün, iki gün, üç gün derken sanki ayaklarım koptu zannettim. Acıdan bilincimi kaybedip bayılmışım. Bir keramet yaşıyorum. Bilincimi kaybetmeye başladığım 3. gün, Mısır hastanelerine kaldırılmışım.12 gün yoğun bakımda kalmışım. Bir doktorun hayretle söylediği sözler, tıbbi olarak sizin iki saatte ölmeniz gerekirken bir keramet yaşıyoruz. 12 gün yoğun bakımdasınız ve şimdi bilinciniz yerine geliyor. Bir keramet bu… Evet, bir keramet… Rabbimin bir lütfu daha, ne lütufları var Rabbimin.
Hastanede yanıma roket saldırısından bir yaralı geldi. Öyle bir roket ki kullandıkları, parçalanan her bir parçası, isabet ettiği insandan parçalar alıyor. İsabet eden roket parçaları yanımdaki yaralının böbreğinden bir parça, dalağından bir parça, ayağından bir parça, yanağından bir parça almış. Kimine isabet eden roket parçaları boyunları koparmış, çene altlarını almış damarlara milimetreler kala bazıları yaralı kurtarılmış. Yine keramettir ki rabbimin izniyle yaralar çabukça tedavi edilmektedir.
Ve biz; din, iman ve vatan müdafaası için kopan parçalarımızın günahlarımıza kefaret olduğuna inanıyor ve rabbimizin huzuruna tertemiz şehadetle ulaşacağımız günü hasretle bekliyoruz.