FIKIH- YARDIMLAŞMA

Toplumda huzurlu yaşamanın bir takım kaideleri vardır. Bunlardan biri de yardımlaşmadır. Yardımlaşma deyince ilk akla gelen; maldan, paradan infak olmalıdır. Bunlar birer infak olmakla beraber, haram ve helali muhafaza etmek, dini emelleri yerine getirmek, Kur’an ve sünnet doğrultusunda hayatı idame ettirmek, ahiret için en güzel şekilde hazırlanmak demektir.
Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “İyilik ve takvada yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın”. Maide-2
Bazılarınız bazılarınızı affetmek, hatalarını görmezden gelmek, Allah’ın emirlerine uyup, nefsin arzularından uzaklaşmak hususunda yardım etsin. Günah konusunda ise bazılarınız diğerlerine isyan, misilleme ve intikam için zulümde yardım etmesin. Amacı düşmanlık olana, insanlara zarar vermeyi gaye edinene, diğerleri yardım etmemelidirler. Gerekli olan iyilik ve takvada yardımlaşmaktır.
Cenab-ı Hak kullarının toplum içinde yaşamasını irade buyurmuş ve onları birbirlerine muhtaç bir vaziyette yaratmıştır. Namazları cemaatle kılmayı fakirlere zekat vermeyi, imkan bulanların hacca giderek İslam âlemi ile tanışıp görüşmesini emretmiştir. Bütün bunlar insanların Allah’a kullukta yardımlaşmaları ve birbirlerini teşvik etmeleri içindir. Bu sebeple Cenab-ı Hak ictimai hizmetlere büyük ecirler lütfetmiştir. Nitekim Allah Resulü sallahu aleyhi ve sellem ashabına: “Kim bugün cenaze namazına iştirak etti? Bugün kim bir yoksulu doyurdu? Bugün bir hasta ziyaretinde bulunan var mı?” diye sorar ve “Kim bu salih amelleri bir araya getirirse o mutlaka cennete girer.” buyurdu. (Müslim)
Peygamber Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem bu sualleriyle, bir müminin sırf ferdi muhtevada kalmayıp, içtimaileşmesinin yani bencillikten sıyrılıp, diğergâm ve cömert bir yöne sahip olmasının zaruretini ifade buyurmuştur.
Bu yüzden, müminler olarak biz de etrafımızdan kendimizi mesul hissederek, içtimai ibadetleri hiçbir zaman ihmal etmemeliyiz. İnsanlara iyiliği tavsiye edip, kötülükten alıkoymak, insanlarla hoş geçinmek, Cuma namazlarına gitmek, müslümanlarla birlikte hayır meclislerinde bulunmak, muhtaçlara yardım edip cahillere yol göstermek, cenaze teşyiinde bulunmak, Peygamberimiz sallahu aleyhi ve sellemin sünnetlerindendir. Zira o bütün bir ömrünü Allah’ın kullarına hizmet ederek geçirmiştir.
Nitekim İHH’nın son yaptığı ve “Rotamız filis Yükümüz Özgürlük” söylemiyle yola çıktığı yardım seferi ve Merhamet Gemisi müminlerin gönlünde yer etmelidir. Yardımlaşma konusunda mallarıyla ve canlarıyla yardımdan geri durmamalıdır. Zira müminler bir bütündür. Bu konuda Allahu Teala şöyle buyuruyor: “Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi (bir binanın taşları gibi) saf bağlayarak savaşanları sever.” Saf-4
Gazze konusunda müslümanların yeterli duyarlılığı göstermediği bir vakıadır. Dünya müslümanlarının kendilerine bir çeki düzen verip, bu konuda sıhhatli düşünmeleri gerekmektedir. Dinde kardeş olduklarını da unutmamalıdır.
Ayrıca alışverişlerimizde dikkatli olmamızda bu hassasiyetin bir başka veçhesidir. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’de satılan bazı markalar, ürünlerinin gelirlerinden büyük kısmını İsrail’e gönderiyor. İsrail’in ise hangi amaçlar için kullandığını hepimiz biliyoruz. Yapılanları paramızla finanse etmeyelim.
CEHENNEM ATEŞİ DAHA SICAKTIR
Toplumumuzdaki bir diğer sıkıntı da, son zamanlarda bazı hanım kardeşlerimiz, mevsim sıcaklığını bahane ederek nefis âlemindeki hissi ve indi mütealasına göre İslami olmayan bir giysi ile erkekler arasında rahat dolaşabiliyorlar.
Allahu Teala ayet-i kerimede şöyle beyan ediyor: “Geride bırakılanlar Allah Rasulu’nün hilafına yerlerinde oturup kalmalarına sevindiler, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar. Sıcakta sefere çıkmayın dediler. De ki; cehennemin ateşi daha sıcaktır”. (Tevbe – 81) ayeti kerimenin iniş sebebi farklı olsa da, sebeb-i nüzülü farklı olsa da, umumi olmasına mani değildir. Çünkü tesettüre riayet etmemek, cehennem azabını gerektirir. Allah’ın azabı ise çok şiddetlidir. Herkes şunu bilsin ki ölüm var, kabir var, mahşer var, hesap var. Herkesin dönüşü Allah’adır. Hatta işlerimiz ve amellerimizle Mevla’ya dönerek hesap vereceğiz. Bu sıcaklar fazladır, diyenler bilsin ki, cehennem azabı pek şiddetlidir. Gelin bu ucube çizgiden vazgeçin, tevbe ve istiğfar edin. Takva elbisesini giyin, çünkü Allahu Teala: “Takva elbisesi sizin için daha hayırlıdır.” (Araf-26) Allah korkusu ile Allah’tan hayâ ederek giyilen elbisedir. Takva elbisesi: “Beni Rabbim her an görüyor, Rabbim her yerde benimledir, bana şah damarımdan daha yakındır. Rabbim yaptıklarımdan haberdardır” diyerek Allah’ın kullarından da hayâ ve edeb ederek giyilen elbisedir. Öldükten sonra ki giydiğiniz kefen elbisesi, takva elbisesi değildir. Zira onu siz giymiyorsunuz, başkaları size beş parça kefeni uygun görüyorlar ki, cehennem azabına mani değildir. Dünya hayatındaki giyeceğiniz takva elbisesidir size faydalı olacak.
ONLARA ATEŞTEN ELBİSELER BİÇİLİR
Her müslüman erkek ve kadın için avret mahallerini şartlara uygun örtmesi farzdır.
Örtünmenin gayesi; başkasının bakışlarından korunmak ve ırzı meşru olmayan cinsel isteklerden sakınmaktır. İnsandaki edep ve hayâ duygusu örtünmeyi gerektirir. Ancak mümin erkek ve kadınların örtünmesinde asıl gaye, rıza-i bari olmalıdır. Çünkü Allah’ın emirlerini yerine getirmek ibadet, aksi ise masiyettir.
Kadın ve erkek ayrı cins ve özelliklere sahiptirler. Kadın ve erkek için giysi, cinslerini belli eden özellikte olmalıdır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Kadınlardan erkeklere benzeyenlerle, erkeklerden kadınlara benzeyenler bizden değildir.” Buhari
Bir diğer hadis-i şerifte de giyimli, fakat çıplak kadınların dünya ve ahretteki sıkıcı hallerini belirtir: “Ümmetimin son dönemlerinde giyimli fakat çıplak bir takım kadınlar olacak bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Bunları lanetleyin, çünkü onlar lanetlenmiştir.” Müslim
Son zamanlarda kadınların pantolon giyerek, vücut hatlarını belli etmeleri İslami edepten mahrum kalmaları müslüman bir kadına hiç de yakışmamaktadır. Ey mümine kadınlar, vücut hatlarını belirtmeyecek elbiseler giyin ve Allah’tan korkun, öldükten sonra pişman olursunuz. Allah’ın azabı pek şiddetlidir. Sizi o ateşten kimse kurtaramaz.
Allah’ın emirleri karşısında olanlar hakkında şöyle buyrulur: “Şimdi, inkâr edenler için ateşten bir elbise biçilmiştir. Onların başlarının üstünden kaynar su dökülecektir!” Hac 19
Korkarım dünyada takva elbisesini giymeyenler öldükten sonra ateşten elbise giyerler.
Allah’ım ümmeti Muhammedi Kur’an’a mahkum et. Amin.