FEMİNİZM

FEMİNİZM

Feminizm; kökeninde Latincede kadın manasına gelen “femine” kelimesinden türemiştir. Feminizm yaklaşımı, kadınların sadece kadın oldukları için karşı karşıya kaldıkları zorlukları ve baskı ilişkisini inceleyen sınıf, ırk, ulus, din, dil vs unsurlarda kadınların yaşadığı sorunları ele alan bilim alanı olarak değerlendirilmektedir. 19. Yüzyılın ortalarından itibaren batı toplumlarında kadınların erkeklerle eşit statü, eşit haklar ve özgürlükler için verdiği mücadeleler Feminizm kavramını ortaya çıkarmıştır.

 Feminist bilincin veya feminist yaklaşımının gelişim süreci toplumsal ve ekonomik alanda kadınların sosyal ekonomik bağımsızlıklarını elde etmeye başlamasıyla olmuştur. Tarihsel süreç içinde bu akım, bugünkü haline üç dalga olarak gelmiştir. Birinci dalgada ; sadece kadınlara ücret eşitliği, politik olarak erkeklerle eşit haklara sahip olma, mülkiyet hakkı ve eğitim hakkı talebi vardı.İkinci dalgada ise kadınların de facto eşitsizlikler, cinsellik, aile , iş yeri ve en tartışmalısı olan üreme hakları talebi vardı. Üçüncü dalgada feminizmi farklı kimliklere sahip kadınlara da kapsayacak biçimde genişletmek ve kadınların farklı ten rengi , etnisite ,milliyet , din ve kültürlere mensup olduğunu kabullenmek yer alıyordu.

Feminizmin üçüncü dalgasında ortaya çıkan akımlar  ilk iki dalga ile çelişmektedir.İlk iki dalgada batılı üst ve orta sınıftaki beyaz kadınların haklarını savunmakta diğer  kadınlar ötekileştirilmektedir. Beyaz feminizm olarak adlandırılan bu akım zenci kadınları, farklı ırktan olan kadınları, doğulu kadınları her zaman görmezden gelmiştir.

 Hıristiyan din adamları Hazreti Âdem’in karısı tarafından kandırılarak yasak meyveyi yediğine inandıkları için yüzyıllar boyunca insanın cennetten kovulmasının sorumluluğunu kadına yüklemiş ve kadını bir şeytan gibi görmüştür. Ortaçağda Avrupa’da kadınların insan olup olmadığı tartışılmıştır. Bu yüzden kadınlar batı toplumunda çok eziyet görmüşlerdir. Erkeklerle aynı süre çalışmalarına karşı,ücretleri hep eksik olmuş eğitim, mülkiyet ve söz hakları ellerinden alınmıştır. Batıda kadınlar bu hakları elde edebilmek için feminizm mücadelesine ihtiyaç duydular . Böylece feminizm masum ve insani bir hareket olarak başlamış oldu. Zulme sebep olanları çaresini  kendileri aramaya başladı. Ancak bu kadar insani ve masum amaçlarla başlayan bu hareket, tarihsel süreç  içerisinde toplumun temel taşı olan aile yapısını tehdit eder hale geldi. Her şartta erkeklerle eşitlik isteyen kadınlar, Allah’ın kendilerine verilen fıtratı bozmaya başladılar.

İslam toplumlarında kadın her zaman kıymetli olmuştur. Kuranı Kerim’de “Allah’ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri arzulamayın, erkeklere kendi kazandıklarından bir pay olduğu gibi kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay vardır Allah’ın lütfundan isteyin şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”  (Nisa 32) buyurulmaktadır. Yüce yaratıcı kadına  ve erkeğe birbirinden farklı üstünlükler vermiştir. Kadın ve erkekler birbirlerinin sahip olduğu üstünlükleri elde etmek için değil birbirinin tamamlayıcısı olarak yaratılmıştır. Yine Kuranı Kerim de “Şüphesiz ki Allah yanında en şerefliniz, en takvalı olanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, her şeyden haberi olandır.”  (Hucurat 13) buyurmuştur. Gerçek üstünlüğün takvada olduğunu bildirmiştir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.