Fark Etme Melekesi

Dergimiz 2019 itibariyle yıl bazında 6. yaşına erişti. Yılları geride bırakırken “derdimiz var ki dergimiz var” tavrıyla hakkını vermeye çalıştığı medya camiasındaki gayretlerine siz takipçilerini şahit tuttu. Bir şahidimiz daha var ki bütün şahitliklerin üzerinde bir yere sahip: Allah.
Bir dert sahibi olmak, bir derde sahip olma ihtiyacı duyabilecek şuura ulaşmak ve bu ihtiyaca bir dergiyi vesile edinebilmek ne güzel. Derdimizin, dergimizin, amaç ve hedeflerimizin farkında olarak nice yeni sayılar hazırlama heyecanındayız. Okurlarımıza bu heyecanı fark ettirebiliyorsak ne mutlu bize.
Bu sayımızda fark etme melekemizi harekete geçirecek başlıklarla karşınızdayız. “Dünyaya geliş sebebimizin farkına varmak” bir yazımızın konusu. “Tehlikenin farkına varmak” bir başka yazımızın konusu. “Nimetin farkına varmak” ise diğer bir yazımızın konusu. “İmtihanın farkına varmak” ve “Kardeşin farkına varmak” derken sonuncu kapak yazımız da “Farklılık anlayışı.” üzerine.
Fark deyip geçmemek gerekiyor. Çünkü fark kelimesi, Furkan ve Faruk gibi paha biçilemez güzelim kavramlarla aynı kökten geliyor. Fark “ayırmak, seçmek” demekken, Faruk da “ayıran” demek oluyor. Hz. Ömer, hak ile batılı birbirinden ayırabilme melekesine oldukça belirgin bir şekilde sahip olduğu için Ömerü’l-Faruk olarak anılıyor. Fark eden, ayıran Ömer olarak meşhur oluyor.
Furkan ise “Hak ile batıl, doğru ile yanlış arasındaki farkı gösteren delil” gibi şahane bir anlama sahip. Diğer yandan Furkan, hakkı batıldan ayırt etmesi sebebiyle Kur’an-ı Kerim’e verilen isimlerden biri. Birbiriyle irtibatlı olduğu için birbirine büyük değerler katan iki muhteşem kavram duruyor gözlerimizin tam önünde. Fark etmemek mümkün mü?
Fark etme gücü, insanın basiret ve feraset gibi melekelerini de doğrudan etkiliyor. Bütün bunların farkında olan insan neyin farkında olup neyin de -kendini ilgilendirmediği için- peşine düşmemesi gerektiğini daha iyi ayırt edebiliyor.
Bedir harbinin yapıldığı güne verilen isim olan Yevmü’l-Furkan kavramı, hak ile batılın en ciddi hesaplaşmalarından biri olarak tarihe geçen ve galibiyetle sonuçlanan o mücadelemize yakışan ifadelerden biri olarak hafızamızda canlı duruyor.
Her sayımızda yenilenen heyecanımızla bir önceki sayımızla aramızda hissedilebilir şekilde bir fark oluşturmaya çalışıyoruz. Tekrara düşen sadece tarihi hadiseler olmuyor maalesef. Çalışmalar da üzerine koyarak, kendini geliştirip bugününü dünlerden ayırarak tekerrür çukuruna düşmemiş oluyor. Ancak bir yandan da hatırlatmanın, nasihatin mü’minlere olan faydasını hep hatırda tutuyoruz.
Bütün bu gayretlere eklenen yeni gayretlerle nice sayılarda siz okurlarımızla yine buluşabilmeyi umuyor, fark etme ve ayırma melekemizin gelişmesi için üzerimize düşenler konusunda elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Bilmenizi, fark etmenizi isteriz.
Allah’a emanet olunuz.