Editörden

Editörden

Bin Münafığın Kahrını Çekmek

Ümmet olarak, millet olarak ve ülke olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Dün diyebileceğimiz zamanlarda da zor günlerden geçiyorduk ama bugün o zorluk sıcak gündem olarak karşımızda. Soğuk ve dolaylı savaşlardan sıcak ve doğrudan savaşlara geçmiş bulunuyoruz. Aldığımız darbeler gittikçe ağırlaşıyor…

Her geçen gün, dünden daha anlamlı ve önemli olduğu iddiasıyla karşımıza çıkıyor. Karşımızda bütün ciddiyetiyle duran ehem gündemler bizden kendisi kadar anlamlı ve ciddi tavırlar bekliyor. Bu tavır ve ciddiyeti ortaya koyabilmek için tavır alabilme becerisine ve basiret ve feraset gibi amellerimizi sahihleştiren melekelere sahip birer kul olarak yetişip yetişemediğimiz sorusu aklımızdaki yerini alıyor.
Dünün âlim ve mücahit olarak yetişmişleri kendi dönemlerinin hakkını vermek için elinden gelenle yetinmedi, fazlasını yaptı. Sıra, kendi döneminin hakkını vermek için dinini ve çağını bilen nesiller yetiştirme derdinde olanların eğitip büyüttüğü dünün küçüklerine geldi.

Dünlerin büyükleri yerlerini, bizzat yetiştirdikleri veliahtlarına bırakmak için akıl ve yaş itibariyle yeterince tecrübeye sahip olarak kendilerine uygun buldukları alanlardaki yerlerini aldı. Her şey “bir talebe için bin münafığın kahrını çekmeye hazırım.” diyen mücahit anlayışın bugünleri düşünüp geleceğe verilebilecek en güzel mesajı insan yetiştirmek olarak belirlemesiyle başladı. Yetişsin diye uğrunda kasır çekilen talebeler sırası geldikçe vazifesinin başına geçiyor.

Gelecek konusunda yapılan en güzel yatırımlar arasında “emek vermek” anlayışı da var. Dün verilen emekler bugün ekmek oldu, su oldu, şifa oldu. Hepimiz dün çekilen zahmetlerin rahmetiyiz. Ama dün çekilen zahmetlerden muaf da değiliz. Çünkü yarının merhametli ve faziletli ideal toplumları bugün çekilen zahmet oranında kendini ve kulluğunu ortaya koyabilmiş olacak. Yarınların mensupları da kendilerinden sonraki yarınları hazırlayacak.

***

“Gelecek” meselesini gündem edindiğimiz bu sayımızda gelecekten ne anladığımızı da ifade edelim. Mü’minler için gelecek ahirettir. Hem zaman olarak hem planlama olarak bu böyledir. Dünyalık tavır ve düşünceler bu gelecek’e göre belirlenmek zorundadır. Yoksa dünyevileşme denen meşhur tehlike bizleri cendereye alır.

Yarınlarımız ekseninden kayıp uzun emellerle tıka basa doldurulduğunda bizi saracak olan düşünce vehn’dir. Vehn; ölmekten korkmak, dünyada daha uzun kalmayı arzulamaktır. Bu “veyl olsun” denmeyi hak eden son derece olumsuz ve haddi aşan bir düşüncedir.

Gelecek, Asr suresinde bahsedilen müstesnaların olacaktır. Dün olduğu gibi…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.