Düşün + Hayal = Kapı

Düşün + Hayal = Kapı

Çocuk oynamaya başlamıştı herhangi bir menfaat beklemeden, sadece kurguya odaklanmıştı ne kurguydu be kardeşim ne umutlar saklıydı o kurgunun o oyunun içinde… Birden kendisine bakan bir kimseyi fark etmişti plan yapmadan çağırdı o da geldi. Aslında neden geldiğine anlam verememişti. Sanki gitmek için, yok olmak için gelmişti. Ama oyunun verdiği heyecanla o an için bir anlam verememişti. Sanki yıllardır beraberdiler ve başladılar oynamaya aradan biraz geçince o cebindeki hurmayı çocuğa verdi, oynamak için değil de sanki bir emaneti teslim etmek için gelmişti. Çocukta oyundan sonra yerim düşüncesiyle hurmayı bir kenara bıraktı.

*****************

Oyun devam ederken o, bir ara ne olduysa çocuğun yanından ayrıldı ve çocuk oyunun iç ahengiyle birlikte onun gittiğini bile fark etmemişti. Oyun bittikten sonra gözü önce ona ilişti, göremeyince onun verdiği hurmaya yöneldi bir an o gidince hurmanın da gideceğini düşündü ve hurma bıraktığı yerdeydi. Yalnız o yoktu, biraz çevreyi yokladıktan sonra onu bulamayacağını düşündü. Ondan geriye kalan bu masum hurmaydı. Bu hurmanın aslında ne olduğunu tam olarak kestiremiyordu. Biraz inceledikten sonra annesine sordu ‘bu nedir?’ diye. Çocuk öyle bir zihin dünyasına kapılmıştı ki Annesinin bu hurmayı tanımladıktan sonra onu bulabileceğini düşündü. Annesi hurmayı eline aldı başladı anlatmaya baya uzun sürmüştü. Ama çocuk hala bir anlam verememişti. Ona dair hiçbir iz yoktu.

Çocuk yalnız kalınca ay ışığı altında hurmayı incelemeye başladı ve içinde bir şeylerin gizlendiğini anladı. Ve hurmanın içini açmaya karar verdi. Tanımadığı bu hurmayı eline alarak içini açtı ve kabuğu sert içi umut dolu bir şeyle karşılaştı hemen, sorduğu her soruya cevap verebilme kabiliyetine sahip olan ilk öğretmeninin yani annesinin yanına koştu. Annesine ‘bu nedir?’ diye sordu. Annesi çekirdek dedi. Çocuk ‘çekirdek nedir?’ diye sordu. Annesi çekirdek umuttur, bahardır, başlangıçtır, beklemektir, sabretmektir dedi. Bu sefer onu bulmuştu çocuk, yani öyle düşünmek istiyordu.

****************

Sonra annesi ‘çekirdeği toprağa gömersin.’ dedi. ‘Ama üzülme gömdüğün bu çekirdek, senin umudun olabilir.’ dedi. Çocuk hemen kırlara yöneldi. Çekirdeği elinde tutuyordu, eli her terlediğinde çekirdeği öbür eline alıyordu. Çekirdeğe zarar vermek aslında ona zarar vermekti. Buna dayanamazdı. Ve kırın en yüksek yerinden bir parça toprak yani umut almıştı. Yanında umuduyla beraber koşarken ondan cesur ondan daha âşık kimse yoktu. Artık tek başınaydı. Eve geldi umudunu bir salça kutusuna doldurdu, baharı da içine gömdü ve beklemeye başladı. Sabırsızlanmıyor sadece bekliyordu. Beklemek onun için umudun ve baharın habercisiydi…

Günler geçti ve umut yarıldı işte baharın habercisiydi bu. Filizi salça kutusunun içinde görünce inanamadı… Kırlara koştu, yüzünü yıkadı ve tanımadığı insanlara bir çekirdekten bir filizin çıkıp çıkamayacağını sordu. Ama cevapları dinlemiyordu. Çünkü görmüştü. Artık görmeye başlamıştı. Ve salça kutusunun yanına döndü. Ve ona bildiği en güzel şiiri okumaya başladı.

***********

Neredesin bilmiyorum

Bilemem

Bildiğim tek şey özlemin

Vuslatından daha güzel

************

Sonra iki demet hazırladı. Biri bana diğeri ona düşüncesiyle bekledi. Umudun büyümesini ve kendi demetini hep boş bıraktı. Çocuk kendi çiçeğini onun demetine koydu ve düşündü. O gelince de onun çiçeğini kendi demetine koymayı düşündü. Belki de o koyacaktı çiçeği demete… Hiç umudunu kaybetmedi hala onu bekliyor ve artık bir hikâyesi var… Nice yaşanmamışlıklara rağmen.

Not: ve kalacaksa yaşadığım bunca çıldırmakta geriye, vaktinde gelmeyen her şey kadar haindir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.