CİHAD DERSLERİ- Savaş Esnasında Îsâr (I)

CİHAD DERSLERİ- Savaş Esnasında Îsâr (I)

Hz. Peygamber efendimiz vefat etmeden önce aşağı yukarı bütün Araplar İslâm’a teslim olmuşlardı. Peygamberimizin vefatından sonra halife olan Hz. Ebû Bekir radiyallahu anh zamanında İslâm dini Arap yarımadasının dışına yayıldı. Hz. Ebû Bekir zamanında açılan Irak ve Suriye cephelerine Hz. Ömer radiyallahu anh zamanında Mısır cephesi de eklendi. Üç cephede fetih hareketlerini yürüten İslâm orduları girdikleri her savaşı kazanarak ilerlediler. Bu savaşlardan en meşhur olanı da Suriye cephesinde cereyan eden Yermûk savaşıydı. Yermûk savaşı, 636 yılında Hz. Ömer’in devlet başkanlığı zamanında İslâm ordusu ile Bizans ordusu arasında yapılan ve Suriye topraklarında Bizans İmparatorluğunun hâkimiyetine son veren bir savaştır. Bu savaştan sonra Suriye’ye Müslümanlar hâkim oldu. Bizans, artık bu topraklardan çekildi.

“İlk halife Hz. Ebû Bekir’in gönderdiği ordular karşısında yenilgiye uğrayarak Suriye ve Filistin’deki hâkimiyetinin sarsıldığını gören Bizans İmparatoru Herakleios, Müslümanları ele geçirdikleri yerlerden söküp atmak amacıyla büyük bir ordu hazırlayarak Ürdün’ün doğusuna açılan ve aynı adı taşıyan nehrin kenarındaki Yermûk vadisine sevk etti; kendisi Antakya’da kalmayı tercih etti. İslam Tarihi kaynakları, Bizans ordusundaki asker sayısını yüz bin olarak kaydederler. Yüz yirmi bin ve hatta dört yüz bin diyen kaynaklar da vardır. Bizans kaynakları da kendi ordusunun sayısını seksen bin olarak gösterirler. Yirmi beş bini aşkın İslâm ordusunda yüzü Bedir gâzisi olmak üzere bin kadar sahâbî bulunuyordu. Bunların arasında Esmâ bint Ebû Bekir, Ümmü Habîbe bint Âs, Havle bint Sa‘lebe gibi kadın sahâbîler de vardı.

Komutan Hâlid b. Velîd, Ebû Ubeyde ve diğer komutanlarla istişare ettikten sonra Arapların daha önce bilmedikleri bir savaş nizamını (bölük ve tabur sistemi) ilk defa bu savaşta uygulamaya karar verdi. Kalabalık Bizans ordusunun küçük birliklere ayrıldığını görünce o da ordusunu otuz sekiz küçük bölüğe ayırıp her birinin başına bir komutan tayin etti, böylece ordunun bir arada bulunma tehlikesini önlemek istedi. Destek ve emniyet için Saîd b. Zeyd komutasındaki bir bölüğü ordunun arka tarafına yerleştirdi. Komuta ettiği süvari birliğini de iki kısma ayırarak birinin başına kendisi geçti, diğerininkine de Kays b. Hübeyre’yi getirdi. Birliklerden birini sağ, diğerini sol tarafta ordunun arkasına gizleyip yerleştirerek savaş nizamına soktu; savaşın gelişmesine göre bunların harekete geçmesini sağlayacak tedbirleri aldı.

636 yılı yaz sıcağında iki ordu üç ay kadar bekledi. Ardından Yermûk Savaşı, Bizans’ın çok şiddetli bir saldırısıyla başladı ve Bizans birlikleri İslâm ordugâhına kadar ilerlemeyi başardı. Savaşa hazırlık yapıldığı sırada İslâm ordusuna katılan Lahm ve Cüzâm kabilelerine mensup bazı askerler savaşın en şiddetli anında kaçmaya ve yakında bulunan köylere sığınmaya başladı. Bu arada Müslüman askerlerden de savaş meydanını terk edip kaçanlar oldu. Bu da İslâm ordusunu zor durumda bıraktı. Hâlid b. Velîd hemen gerekli tedbirleri aldı. Bir yandan İslâm ordusunun gerisinde bulunan savaşçı kadınlara kaçanları öldürme emrini verirken bir yandan da savaşın kaderini değiştirecek olan süvarilerin hücuma geçecekleri vakti kolluyordu.

Bizans ordusunun ilk saldırılarını karşılayan Hâlid b. Velîd, süvarilerine Bizans süvari birlikleriyle piyadelerin arasındaki boşluğa doğru hücum emri verdi ve iki birlik arasındaki irtibatı kopardı. Sonuçta çok şiddetli bir savaşın ardından Müslümanlar kendilerinden çok kalabalık olan Bizans ordusunu bozguna uğratmayı başardılar. Böylece askerî dehasını ortaya koyan Hâlid b. Velîd, Hz. Peygamberin kendisine verdiği “Seyfullah” unvanının yanına bir de Suriye fâtihi unvanını kazandı. 12 Receb 15 (20 Ağustos 636) tarihinde cereyan eden savaşta Bizans ordusu ağır bir yenilgiye uğradı; başkomutan Theodoros ve çok sayıda asker öldürüldü, sağ kalanlar Filistin, Antakya, Halep, el-Cezîre ve İrmîniye taraflarına kaçtı.

İslâm ordularıyla mücadeleyi önce Humus’ta, ardından Antakya’da cephe gerisinden yönetmiş olan İmparator Herakleios bölgede Bizans varlığını sona erdiren bu savaştan sonra Antakya’dan ayrıldı. Urfa’da ve Samsat’ta dağılan ordusunu toparlamaya çalıştıysa da başarı sağlayamadı. İyâz b. Ğanem’in cizye karşılığı ele geçirdiğini öğrendiği Malatya’yı yolladığı askerlerle yaktırdıktan sonra Eylül 636’da İstanbul’a döndü. Müslümanlar daha önce ellerinden çıkmış bulunan Şam ve Humus’a gayrimüslim yerli halkın sevgi gösterileriyle girdiler. Bizans’a ait Antakya, Halep, Kudüs, Kaysâriye, Urfa dâhil el-Cezîre bölgesi şehirleri yanında İrmîniye’yi de ele geçirdiler. Ardından Mısır’ın fethine yöneldiler.”[1]

Bu yazıyı okuyup bitirdiğinizde “îsâr, bu savaşın neresinde?” dediğinizi duyuyorum. Biraz sabırlı olun ve bir sonraki yazıyı bekleyin. Bu savaşı kazanan ruhu bir sonraki yazıda daha yakından tanıyacağız.

 


[1] Mustafa Fayda, DİA, XLIII, 485.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.