Cankurtaran Ticaret

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap getiren bir iştir.” (Saff, 2-3)
Hizmet ehli kişilerin çok dikkat etmesi gereken hususlardan biri de yapmayacağı şeyleri söylememeleri, yapmadığı şeyleri yapmış gibi göstermeye çalışmamaları, söz ve amelleri arasında uyumsuzluğa asla fırsat vermemeye gayret etmeleridir. Güvensiz ortamlar, hizmetlerin güvesidir, ona büyük zararlar verir.
“Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” (Saff, 4)
Allah yolunda söz ve güç birliği etmiş bir topluluğun tam bir uyum ve beraberlik içinde olması Rabbimizin muhabbet ve övgüsüne mazhar olmuştur. Bu yüce mazhariyetin, nefsin ve şeytanın arzu ve isteklerine feda edilmesi hiç de akıllıca bir iş değildir.
“Hani Musa kavmine, ‘Ey kavmim! Allah’ın size gönderdiği peygamberi olduğumu bilip durduğunuz halde niçin bana eziyet ediyorsunuz?’ demişti. Onlar yoldan sapınca Allah da kalplerini saptırdı. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” (Saff, 5)
Allah yolunun samimi hizmetkârları, Allah yolunun samimi hizmetkârlarına bile bile eziyet etmemelidirler. Ama Allah’ın peygamberlerine eziyet edildikten sonra, Allah yolunda koşuşturan herkesin benzeri eziyetlerden nasiplenmemesi mümkün değildir.
Bu yola koyulan herkes bu olumsuzlukları göze alarak yola çıkmalıdır. Bu meşakkat ve sıkıntılar adetullahtandır. Bu meşakkat ve sıkıntılara katlanıp göğüs gerenler ecrini iki cihanda da alacaklardır.
Sabredemeyenler ise amiri ile memuru ile dökülmeye mahkûm olurlar.
“Onların eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et.” (Ahzab, 48) Allah’a tevekkül hayatın her aşamasında mü’minin yegâne sığınağıdır. Rabbine tevekkül etmek mü’minin ümidi ve huzurudur.
Rabbimiz buyuruyor ki:
“Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size?” (Saff, 10)
Bu davetten kaç kişinin haberi var? Kaç kişi bu davete icabet ediyor? Aman ya Rabbi, bizi dünya ve ahirette kurtaracak bir ticaret! Buyur ya Rabbi, ne olur hemen göster ya Rabbi, ama ne kadar cahiliz, ne kadar gafiliz ki şu müjdeleri işittiğimiz halde yerimizde çakılıp kalıyoruz.
Mü’minlerin yürekleri hoplamalı, yerinde duramamalı, kurtarıcı ticareti göster ya Rabbi, göster ya Rabbi diye feryat etmelidir. Kaç mü’min böyle bir heyecan içinde? Bazıları da bırakın heyecanı, sanki bazılarının heyecanını söndürmeye memur, heyecanını söndürmek için gayret sarf ediyor.
Güvenilir biri “Ey insanlar! Size milyonlar, trilyonlar kazandıracak bir ticaret göstereceğim!” dese, insanların ona seller gibi koşup büyük bir izdiham oluşturması kaçınılmazdır. Bazı indirimlerden faydalanabilmek için insanlar birbirini tepeliyor da, ilahi müjdelerden niçin haberimiz yok. Niçin o müjdelere ulaşmak için can atmıyoruz.
Rabbimiz buyuruyor ki:
“Allah’a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.” (Saff, 11)
Can deyince sadece dünyadaki canı anlıyoruz. Ahiretteki canı unutuyoruz. Canı Azrail’in elinden nasıl alacaksın? Hayat deyince dünyadakini, ticaret deyince yine dünyadakini anlıyoruz. Esas can, esas hayat, esas ticaret ahirettekidir. Dünyadaki nedir ki, gerçeklerinin yanında… Allah yolunda can verirsen can bulursun. Mal verirsen mal bulursun. Hayat verirsen hayat bulursun.
Rabbimiz buyuruyor ki:
“Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun. İşte bu büyük başarıdır.” (Saff, 12)
Hatasız ve günahsız kul olamayacağına göre, bunlardan kurtulmanın da bir yolu olmalıdır. Varlığını Allah yoluna feda etmek… Böyle yapabilenleri Rabbimiz bağışlıyor ve ebedi mükâfata gark oluyorlar.
Rabbimiz buyuruyor ki:
“Seveceğiniz başka bir kazanç daha var: Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih. Mü’minleri müjdele!” (Saff, 13)
Eksiği ve kusuruyla da olsa, ihanet söz konusu olmadığı müddetçe bir hizmet yuvasının kesada uğramasını, zayıflamasını ve neticede başarısız olmasını isteyip bu uğurda gayret edenleri Rabbimiz dünyada da ahirette de perişan eder.
Dünya ticaretinin kesada uğramasından korktuğu kadar, ahiret ticaretinin kesada uğramasından korkmayanlar imanın tadını nasıl alabilirler? Nasıl samimi hizmetler, uyumlu çalışmalar, güzel başarılar gerçekleştirebilirler?
“Ey iman edenler Allah’ın yardımcıları olun.” (Saff, 14)
Her çeşit noksanlıktan münezzeh olan Rabbimiz bize “Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun.” buyurmaktadır.
Allah’ın yardımcıları olma iddiasında olanlar, O’na yardımcı olmanın usûl ve adabını iyi bilip iyi uygulamalıdırlar. Yoksa kaş yapalım derken göz çıkarırlar. Varlık âlemi onu tesbih ederken, ‘Ol’ emr-i ilahîsi ile dilediği oluveren, yok ol emr-i ilahîsi ile de her şeyi yok edebilen Rabbimizin, kullarının yardımına ihtiyacının olması mümkün mü?
Rabbimizin, kullarını dinine yardıma çağırması, onları onurlandırmak ve hem dünya nimetleri hem de ahiret nimetleri ile bolca rızıklandırmak içindir. Gerçekte kârını, zararını bilenler gerçek ticaretin, gerçek kazancın ilahî rızaya ermekle mümkün olduğunu idrak eder ve ona göre bir hayat yaşarlar.
Ne mutlu ilahî rızaya erenlere… Ne mutlu kazananlara… Kazananlardan olmak duasıyla.