Çanakkale Ruhu ve Kardeşlik

Çanakkale Ruhu ve Kardeşlik

Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.[1]    

Üzerinde yaşadığımız şu topraklar, altında yatan binlerce şehidimizin bizlere emanetidir. Bu emanetin değerini daha iyi anlamak için şanlı tarihimizle bağımızı koparmamalıyız. Bu yüce milleti ayakta tutan en büyük unsur kardeşliğimizdir. Birlik ve beraberlik içerisinde kardeşliğimizin “Dünya döndükçe” devam etmesi için hatırlayıp ders almamız gereken olaylardan birisi de 1915 yılındaki Çanakkale Savaşları ve düşmana “Çanakkale geçilmez!” dedirten ruhtur.

Bilindiği gibi, haçlı seferlerinden beri topraklarımızda gözü olan emperyalistler, kirli emellerini gerçekleştirebilmek için güzel yurdumuzu işgal etmeye karar verdiler.  Maksatları Çanakkale Boğazını geçerek İstanbul’a ulaşmak, ülkemizi kalbinden vurmaktı. Fakat unuttukları bir şey vardı: Bu yüce millet tarihin hiçbir döneminde düşmanlarına baş eğmemişti. Esaret altında yaşamaktansa ölmek, bu millet için en yüce şerefti.

 “Çanakkale geçilmez!” dedirten temel ruh neydi? Kudüs’ten, Halep’ten,  Diyarbakır’dan, Van’dan,  Sivas’tan İstanbul’dan, Adana’dan, Sinop’tan… Memleketin dört bir yanından on binleri, Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Alevlisi-Sünni’siyle bu toprakların insanını bir araya getiren; omuz omuza, el ele vererek birbirleriyle kardeş yaptıran; şahadete koşturan şey neydi acaba? Neydi gerçekten 260 kiloluk top mermisini tek başına kaldırtan? Dünyanın en güçlü donanmalarını batırtan?

Yüz binleri bir araya getiren, tek yürek, tek yumruk yapan, “Çanakkale geçilmez!” dedirten ruh; inançtır, azimdir ve İslam kardeşliğidir. “Mü’minler ancak kardeştirler”[2] ilahi emri gereği kardeşçe dayanışmadır, birlik ve beraberliktir. Sevgili Peygamberimizin “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir… Onu düşmanına teslim etmez…”[3] Sözüne sadakat gösterip, din kardeşi için canını feda ederek ona siper olmasıdır, ekmeğini, suyunu onunla bölüşmesidir.

İşte bu kardeşlik ruhu ve yüce değerler,  Gelibolu’da, Anafartalar’da Mehmetçiğin teriyle, kanıyla yoğrulmuş, Allah’ın lütfuyla çelik bir yumruk haline gelerek düşmanın suratında patlamıştır.

Bu öyle bir ruhtur ki, yediden yetmişe sen-ben demeden bütün bir milletin kardeşlik aşkıyla kenetlenmesidir. Eli nasırlı anaların kağnısındaki mermiyi bebeğinin kundağıyla örterek zafere yürüyüşüdür. Köyden, şehirden, Doğudan, Batıdan binlerce ana kuzusu gencin “Aziz yurduma düşman ayağı basmasın, dinime, namusuma, bayrağıma, kardeşimin namusuna el uzatılmasın.” diyerek, düğüne gider gibi ölüme koşmasıdır. Nitekim analar- babalar, yavrusunun elindeki düğün kınası daha solmadan, “Ya şehit ol ya gazi, fakat yurdunu düşmana çiğnetme!” deyip cepheye göndermiştir. İki yüz binden fazla şehit vererek Çanakkale zaferini kazandığımız 1915 yılında birçok okul ise mezun verememiş,  fidan gibi öğrenciler şehit olmuştur.

Takdir edersiniz ki; Çanakkale zaferini ve şehitlerimizi en güzel anlatanlardan biride merhum Mehmet Akif’tir. Milli şairimiz o müthiş manzarayı şöyle anlatıyor:

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi… Mahşer mi, hakikat mahşer.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müthiş tipidir:  Savrulur enkâz-ı beşer…

Asım’ın nesli… Diyordum ya… Nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i…
Bedr’in arslanları ancak,  bu kadar şanlı idi.

Sana  dar  gelmeyecek  makberi  kimler  kazsın?
 “Gömelim gel seni tarihe!”   desem,    sığmazsın.

Ey şehid oğlu şehid,  isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.[4]

 

Yüce Allah; “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin…”[5] buyuruyor.

Düşman çirkin emeline ulaşma sevdasından vazgeçmemiş, taktik değiştirerek hala pusudadır. Ülkemizin zenginliği olan farklılıklarımızı mezhep ve meşrep çatışmasına dönüştürerek kardeşliğimizi bozmaya, bizleri bölmeye, parçalamaya çalıştıkları alenen görülmektedir. Oysaki bu yüce millet en çetin zorlukları, birlik, beraberlik ve kardeşlikle aşmıştır. En güzel zaferleri kardeşlik ruhuyla kazanmıştır.  Onun içindir ki bu günlerimiz, kardeşliğimizi sımsıkı pekiştirerek birlik olma zamanıdır.

Allah Teala bütün İslam âlemini kötülüklerden korusun. Bütün şehit ve gazilerimize rahmet eylesin.

 

       Hamdi COŞKUN

       Sanayi Mah. Cami-i İ.H.

                   Merkez / AKSARAY

 


[1]  M. Akif ERSOY, Çanakkale Şehitleri

[2]  Hucurat, 49/10

[3]  Buhari, Mezalim, 3 ; Müslim;   Birr,  58,

4  M. Akif ERSOY, Çanakkale Şehitleri

[5]   Al-i İmran,       3/103

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.