Bir Işık Görüyorum & Kayıp Türkler

Kıymetli İlkadım Kitaplığı okuyucuları! Bu ay sizlerle İlkadım Kitaplığımızda iki güzel eser daha tanıyacağız:Hekimoğlu İsmail’in Timaş Yayınlarından çıkan Bir Işık Görüyorum isimli kitabı ile Ülkü Özel AKAGÜNDÜZ’ün Kaynak Yayınlarından çıkan Kayıp Türkler isimli kitabı.
Hekimoğlu İsmail’i kendisine has üslubu ile tanıyoruz. Kendisi, sevgilisini İslamiyet olarak tanımlamış ve yazdığı her kitabı da sevgilisine bir mektup olarak görmüş değerli bir büyüğümüzdür. Bu kitabında da Hekimoğlu İsmail ruhunun beslendiği Risale-i Nur’dan toplayabildiği hakikat meyvelerini, tahkiki imana yollar arayan biz gönül erlerine bir kandil niyetiyle hazırlayarak sunmuş. Kitabımızda imanın altı şartı incelenmiş. Tabi bu inceleme Hekimoğlu İsmail tarzında bir inceleme. Kısa cümleler, etkileyici örnekler, tam yerinde kullanılmış sonuç cümleleri vb.
Mesela imanla ilgili net bir ifade: “Bir insan haramlardan ne kadar çok kaçıyorsa, farzlara ne kadar riayet ediyorsa o kadar imanlıdır.” Midemiz gıda, gözümüz ışık, kalbimiz iman ve ibadet ister. İçimiz sıkılıyorsa ruhumuzun ibadet ihtiyacını karşılamadık demektir. Hemen ibadete başlamalıyız, ancak bu şekilde huzur buluruz. Tecdid-i iman, kâinata Allah adına bakmaktır. 20. asrın medeniyeti insanları prangalı kölelikten kurtardı, hislerine ve arzularına köle etti. İslamiyet insanı her türlü kölelikten kurtaran bir dindir. İslamiyet’e köle olmak gerçek özgürlüktür. Çünkü helal daire keyfe kâfi gelir. Harama girmeye lüzum yoktur. Haramlar zehirli bala benzer. Evvela tat verir, sonra maddeten ve manen öldürür.
Mum ışığı kıymetinde olan taklidi imanı, parlak ışık veren lambalar hükmündeki tahkiki iman seviyesine çıkartmak gerekir. Günahların reklam edildiği, dinsizlik cereyanlarının serbest bırakıldığı bu dehşetli zamanda tahkik-i imanı elde eden ibadetlerle imanını muhafazaya çalışan kimse ancak kendini koruyabilir. Aksi halde bidat ve dalalet vadilerinde kaybolur.
İkinci olarak tanıyacağımız kitabımızda dünya coğrafyasının muhtelif bölgelerinde yaşayan Türkler bizlere tanıtılıyor. Kayıp Türkler’de Suriye, Lübnan, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Sudan ve Yemen’de yaşayan Türklerden bazılarına misafir oluyoruz. Her gittiğimiz ülkede bizleri farklı hikâyeler, kişiler karşılıyor. Bizden hikâyeler, bizim gibi olan insanlar. Suriye ile başlayan yolculuk, Mısır’a, Libya’ya, Tunus’a ve Cezayir’e ulaşıyor. Oradan Yemen’e, Sudan’a ve son olarak Lübnan’a uzanan bir yolculuk bizleri bekliyor. Bilgilerin fotoğraflarla desteklenmesi çok güzel olmuş. (Burada dikkatimizi yazarımızın gezdiği ülkelerin çoğunda birkaç yıl içinde yönetim değişikliğinin olması. Belki de Suriye’de görüştüğü Müslüman kardeşlerimiz şimdi şehid oldular.)
Bu gezilen ülkelerden özellikle son şeyhülislamımız Mustafa Sabri Efendi’nin torunu Şeyma Sabri’nin anlatıldığı bölüm bizleri hüzünlendiriyor. Türkiye’den sürülen 600 kişinin içerisinde Mustafa Sabri Efendi de vardır. Şeyhülislamımız. Kendi ülkesinden nasıl çıkartıldığı, diğer İslam ülkelerinde nasıl karşılandığı, tekrar Mısır’a nasıl geldiği vb. konular bizlere yakın tarihle ilgili güzel bilgiler sunuyor.