BAŞYAZI-Kulluk Bilinci

BAŞYAZI-Kulluk Bilinci

 

İnsan cennetlere layık yaratılıp cennete konmuştur. “Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” (Tin/4) “Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi.” (Secde/9)

İnsan ya fıtratına uygun yaşar, layık olduğu yere geri döner ya da fıtratını terk eder, nefis ve şeytanın peşinde koşar da helak olur gider. “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.” (A’râf/19)

“Bizde şöyle dedik: “Ey Âdem! Şüphesiz bu (iblis) sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz olursun.” (Taha/117) Şeytan, Âdem’le imtihan oldu, kaybetti. Âdem, şeytanla imtihan oldu, kaybetti. Âdemoğulları şeytanla imtihan oluyor, maalesef çoğu kaybediyor.

“…Zaten onların çoğu iman etmez.” (Bakara/100)

“…Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır…” (Maide/68)

Yasakların sayısı önemli değildir. Cennette tek bir yasak vardı, insan gidip ona bulaştı. Dünyada da tek bir yasak olsaydı asi insan onu arar, bulurdu. İnsan masum olamaz da çirkin bir iş yapınca ondan dönmeyi bilmelidir. Âdem ile Havva “Dediler ki:“Rabbim! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (A’râf/23)

İnsan hizmetine verilen eşyaya zarar gelmesinden korktuğu kadar nefsine ve nesline zarar gelmesinden korksaydı, kulluğunu ve sorumluluğu altında olanların da kulluğunu kurtarmış olurdu. Kulluğunu kulluk kitabından öğrenmeyen kullar, kulluk bilincine eremezler.

Bir adam; “Ey Allah’ın Resulü Allah’a hangi amel daha sevimlidir.” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yolculuğu bitince tekrar yola başlayan” buyurdu. “Yolculuğu bitince tekrar yola başlamak nedir diye sorunca: “Kur’an’ı başından sonuna okur, bitince yeniden başlar.” buyurdu. (Tirmizi)

Mümin, Kur’an’la yol arkadaşı olacak, ondan asla ayrılmayacak. Konuşması, susması onunla olacak. Gezmesi, dolaşması onunla olacak. Yatması, kalkması onunla olacak. Yemesi, içmesi onunla olacak. Mümin hayatı onunla yaşayacak. Müminin Kur’an’la olan yolculuğu hiç bitmeyecek. Hayatının bütün safhalarını onun aydınlığında yaşayacak. Onunla yaşayıp onunla ölecek. Kur’an, müminin hayat kitabıdır.

Yaradılış gayesini bilmeyen insan kulluk bilincine ulaşamaz. Rabbimiz: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât/56) buyurur. “Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da diğer ibadetlerim de yaşamam da ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’âm/162) buyurur. Hayat her şeyin sahibi olan Allah için yaşanır.

“Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik.” (Tin/4-5)

Amacına hizmet etmeyen hiçbir şeye değer verilmez. Yazın yanan, kışın donan mekânı kim sever? Her gün yolda bırakan aracı kim ister? Söz dinlemeyen evlattan kim razı olur?

Yiyelim, içelim, gezip tozalım da kulluktan kopmayalım. Nimetlere şükredelim. Yiyip içip gezip dolaşırken de her şeye ibret nazarıyla bakalım. Şükretmesini bilip nankörlük etmeyelim.

Rabbimiz: “Oralarda gece gündüz güvenlik içinde dolaşın.” (Sebe/18) buyurur.

“Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” (A’râf/31) buyurur.

“O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi, onun üzerinde yürüyün ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O’nadır.” (Mülk/15) buyurur.

Helalinden kazan, helalinden ye, iç ve şükret. Hayatı meşru yaşa. Gez, dolaş, ibret nazarı ile bak. Gerçek hayatın Allah’ın yanındaki hayat olduğunu asla unutma. Emanet bir hayat yaşayan insan başına buyruk bir hayat yaşayamaz. Her hal ve hareketini kulluk bilinci içerisinde yapmalıdır. Kârını zararını bilmelidir. Her hal ve hareketinin lehine mi aleyhine mi olduğunu bilmelidir. Emanet hayat yaşayan, hayat benim hayatım, kafama göre yaşarım diyebilir mi? İnsanın önüne iki hayat konmuştur: Dünya ve ukba. Bunlar fani ve baki hayattır. Bu iki hayatı anlamlandıramayan insan kulluk bilincine eremez.

Rabbimiz: “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi.” (Ankebut/64) buyurur.

Rabbimiz iki hayatı anlamlandıramayanların pişmanlığını da bize haber vermektedir. “Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım” der.” (Fecr/24) “Artık o gün, Allah’ın edeceği azabı kimse edemez.” (Fecr/25)

Nasıl bir kul olacağını bilemeyenler, kulluk bilincine eremezler.

Örnek kul, âlemlere rahmet olarak gönderilen Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizdir. İmanımızda, ibadetlerimizde, ahlakımızda, hayatımızın her safhasında O’na ne kadar benzeyebilirsek kulluk bilincimiz o kadar gelişmiş olur.

Rabbimiz: “And olsun, Allah’ın Resulünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab/21)

Aişe validemize Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sorulunca “O’nun hayatı Kur’an’dı.” buyurmuştur.

Rabbimiz kulluğu kolaylaştırmıştır. Kulluğu zorlaştıran, kulluğu zor gibi gösterenler kulluğun önündeki haramilerdir. “Allah size kolaylık diler zorluk dilemez.” (Bakara/185) “Bu (Kur’an), insanlar için bir açıklama, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür. (Âl-i İmrân/138)

İnsan, kime kulak veriyor, kimi dinliyorsa, kime itaat ediyorsa onun kuludur. “Azığın en hayırlısı takvadır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.” (Bakara/197)

Kulluk bilincinin gerçekleşmesi için sevgi şarttır. Sevgisiz bir kulluktan bahsetmek mümkün değildir. “Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler.” (Maide/54)

“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah, kullarına çok şefkatlidir. (Bakara/207)

İhlâssız bir kulluk bilincinden bahsedilemez. Kul, kulluğunda samimi olmak zorundadır. Kulluğun önündeki engeller ancak ihlâsla aşılabilir. “İçlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. (Hicr/40)

Nasıl kul kalacağını bilemeyenler kulluk bilincine eremezler.

İnsan hayattaki tüm engelleri aşacak şekilde yaratılmıştır. Hayat imtihanını kaybeden kendi istediği için kaybeder. Aslında kazanmak kolay, kaybetmek zordur.

Rabbimiz: “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız.” (Bakara/21) buyurur.

Engellere takılanlar kulluk bilincine eremezler.

Rabbimiz: “…Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah’ın yolundan saptırır.” (Sâd/26) buyurur.

“Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder.” (Yûsuf/53) buyurur.

“Şüphesiz, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!” (İsrâ/65) buyurur.

İnsanlık tarihine bakıldığında Allah’a kul olamayanların en bayağı şeylere kul olduğunu görüyoruz. Kişiye; nefsinin, şeytanın arzularına uymakla hemen onları ilah edindi yaftası vurulamaz. Ömrünü, nefsin ve şeytanın peşinde koşmakla geçirmişse işte bu ilah edinmektir.

“Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân’a isyankâr olmuştur.” (Meryem/44)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.