BAŞYAZI- Kimin Kulusun?

Amacına hizmet etmeyen hiçbir şey makbul değildir. Yolda bırakan arabalar, kışın soğuktan, yazın sıcaktan korumayan evler ve kıyafetler, kısır hayvanlar, meyve vermeyen ağaçlar, velhasıl amacına hizmet etmeyen hiçbir şey sevilmez. Kâinatta yaratılan her şey amacına hizmet ederken en mükemmel şekilde yaratılan insan yaratılış amacına hizmet etmezse yaratan yanında bir kıymeti olur mu?
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 56)
Allah’a samimi kul olabilenler, hilafet yetkisine de sahip olmuşlardır.
Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, demişti.” (En’am,165)
İnsanlık tarihine baktığımızda Allah’a kulluk etmeyenler en adi şeylere tapar olmuşlardır
“Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?” (Yâsîn, 60-61)
Allah’ın kullarına bahşettiği akıl nimetini kullanamayanların, “Ben şunu yapmak istiyorum, ben bunu yapmak istiyorum” diyerek, “canım şunu istiyor, bunu istiyor” diyerek, Allah’ın yasakladığı şeylere yönelmesi neticesinde haramları hayat tarzı haline getirmesi, canını cehenneme göndermeye vesile olmaktadır.
“Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar” (Furkân, 43-44)
Peygamberlerin vazifelerinin başında kulların Allah’tan başkasına kulluk etmemeleri konusunda uyarıları gelmektedir.
“And olsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik, bilici ve görücü olarak Rabbin yeter.” (Nahl, 36)
“Allah’tan başkasına ibadet ve kulluk etmeyin. Doğrusu ben sizin adınıza elem dolu bir günün azabından korkuyorum.” (Hûd, 26)
“De ki: “Ben ancak Allah’a kulluk etmek ve O’na ortak koşmamakla emrolundum. Ben yalnız O’na çağırıyorum ve dönüşüm de yalnız O’nadır.” (Ra’d, 36)
“Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem.” (Kâfirûn, 2)
Özellikle inkârları sebebiyle Allah’a kulluk etmeyenler cehennemin gönüllüleridir. İhmalleri sebebiyle kulluk etmeyenlerin de akıbetlerinden korkulur.
“Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min, 60)
“Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.” (Enbiyâ, 98)
Kulun ilk vazifesi Rabbini bilip tanımasıdır. Allah’ı tanıyıp da O’na kulluk etmemek akıl karı değildir. Yaratan, yaşatan, her türlü nimetlerle donatan Allah’ı sevmemek, sevip de O’na kulluk etmemek mümkün müdür? Fani sevgiler aklı baştan alıp, dağları aşırıp, dağları deldirirken, Allah sevgisi kulluk adına kullara neler yaptırmaz ki?
“Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir). Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (Bakara, 255)
O, Allah ki kullarına kapılarını sonuna kadar açmıştır.
“Kullarım, beni senden sorarlarsa, gerçekten ben yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.” (Bakara, 185)
Şu ilahi mesajı alıp da dünyevi kaygılardan kurtulamayanlara şaşmak lazım:
“Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa bil ki onu O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Yûnus, 107)
“Allah, kuluna yetmez mi? Seni O’ndan başkalarıyla korkutmaya çalışıyorlar.” (Zümer, 36)
İnsan sevdiğinin kuludur, demişlerdir.
“İnsanlar arasında Allah’ı bırakıp da O’na ortak koşanlar vardır. Onları Allah’ı severcesine severler. Müminlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir.” (Bakara, 165)
Sevgini neye yöneltir, neye tahsis edersen Allah da kalbine onun sevgisini yerleştirir. Mümin, muhabbetini, muhabbetin kaynağına yönlendirirse kurtulur.
“İnkârları yüzünden buzağı sevgisi onların kalplerine sindirilmiştir.” (Bakara, 93)
“Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.” (Kıyamet, 20)
Nasıl bir kul olmak gerektiğini iyi öğrenmelidir. Allah’a kul olamayanlar ne iyi bir baba, ne iyi bir ana, ne de iyi bir evlat olabilirler. Peygamberler bile önce kul, sonra Resul olmuşlardır. Kulluğun ilk şartı da kullukta samimi olmaktır. Nifak, günlük hayata o kadar sirayet etti ki kulluğa da bulaştı. Bu kullukla Allah’ın huzuruna nasıl çıkacağız diye düşünmezler mi?
“İblis: Senin şerefine and olsun ki içlerinden ihlâslı kulların hariç elbette onların hepsini azdıracağım, dedi.” (Sâd, 82-83)
“İçlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç onların hepsini azdıracağım, dedi.” (Hicr, 40)
“Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur, dedi.” (Hicr, 42)
“Öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler olun.” (Âl-i İmrân, 79)
Allah’ın istediği kul, örnek ve dindar kul olmaktır. İmandan sonra kulluğun tescili, namaz ve infaktır. Namazın dosdoğru olması şarttır. İkamesinde, şart ve rükûlarına dikkat ederken, idamesinde günah ve kötülüklerden uzak durmalıdır. Allah yolunda infak ise şarttır.
“İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.” (İbrahim, 31)
Samimi kul, zaten kendine ait olmayan, Allah’ın emaneti olan her şeyini Allah yolunda infak etmekten çekinmez.
“İnsanlardan öylesi de vardır ki Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah, kullarına çok şefkatlidir.” (Bakara, 207)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz: “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” buyurmaktadır.
“Ey iman edenler; rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hac, 77)
Kullukta tevekkül çok önemlidir. Tevekkül İbrahimcesine, İsmailcesine, Hacercesine olmalıdır. Allah’ın takdir ettiği tevekkül budur.
“Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a mahsustur. Bütün işler O’na döndürülür. Öyle ise O’na kulluk et ve O’na tevekkül et. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.” (Hûd, 123)
Güzel kulların özelliklerinden biri de Allah’ın nimetlerine şükredip helalinden kazanıp helalinden yemek, helal yollarda harcamaktır.
“Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.” (Bakara, 172)
İhlaslı kullara da büyük müjdeler var.
“Tâğût’tan, ona kulluk etmekten kaçınan ve içtenlikle Allah’a yönelenler için müjde vardır. O hâlde, kullarımı müjdele!” (Zümer, 17)
Tağut, Allah’tan gayrı, Allah yerine konan her varlıktır.
“Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır. Allah, kullarını hakkıyla görendir.” (Âl-i İmrân, 15)
“Elbette ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Yûsuf, 109)
Kulluğa zarar veren hususlardan biri de Allah’ın, kulunun takdirini veya tekdirini, rızkın bolluğuna veya darlığına bağlanmasıdır.
“Onlardan bazı kimselere, kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz şeylere gözünü dikme.” (Ta-Ha, 131)
Rabbimiz müminlerin her halde, karşılaştıkları zorluklara katlanmalarını, sürekli bir ibadet bilinci ve disiplini içinde mücadeleye devam etmelerini istemektedir.
“Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir.” (İsrâ, 30)
“Göklerdeki ve yerdeki herkes Rahman’a kul olarak gelecektir.” (Meryem, 93)
İğreti kulluktan şiddetle kaçınmak gerekir.
“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şâyet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir.” (Hac, 11)
“Bu, sizin ellerinizin önceden yaptığının karşılığıdır. Yoksa Allah kullarına zulmedici değildir.” (Enfâl, 51)
“Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin, kullara zulmedici değildir.” (Fussilet,46)
En mükemmel şekilde yaratılan insanların çoğunun, Allah’tan başka her şeye kulluk kolayına giderken Allah’a kulluk zoruna gidiyor. Allah hidayet versin.
“Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma! Çünkü sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; sadece ahlâksız ve kâfir kimseler yetiştirirler” (Nûh, 26-27)
Makamı, mevki, malı mülkü ne olursa olsun bütün Müslümanlar dünyadan tek bir sıfatla yolcu edilir: Er kişi veya hatun kişi niyetine. Nefsine, şeytana değil de ne mutlu Allah’a kul olabilenlere.
“Bütün bunlar, içtenlikle Allah’a yönelen her kulun gönül gözünü açmak ve ona öğüt ve ibret vermek içindir.” (Kâf, 8)