BAŞYAZI-Kazan Kazan

Mümin, iyi niyetlidir, iyi düşünür, iyi bilir, iyi bakar, iyi söyler, iyi davranır. Mümin iyilikleri bir karşılık bekleyerek yapmaz, çünkü bu iyilikleri çok ucuza satmaktır. Mümin iyilikleri Allah’ın rızasını kazanmak için yapar. Mümin iyilik yapana iyilik yaptığı gibi, iyilik yapmayana da iyilik yapar.
Mümin, iyiliğin güzel ahlak olduğunu bildiği için her an ahlakını güzelleştirmeye çalışır, çünkü güzel ahlak amelleri de güzelleştirir. Ahlaksızca yapılan iyiliklerin, ne yapana ne de yapılana bir faydası olur. Kazan kazan iki tarafı da kazanmaktır. Hem dünya hem de ukbayı kazanmaktır. Ukbayı kazandırmayan hiçbir kazanım, kazanç değildir.
Rabbimiz buyurdu ki: “O hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. Ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için.” (Leyl, 19-20)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurdu ki: “İyilik, güzel ahlaktır.” (Müslim; Tirmizi)
“Her nerede olursan ol, Allah’tan ittika et ve kötülüğün arkasından iyilik yap, bu onu yok eder. İnsanlara iyi ahlakla muamele et.” (Tirmizi)
Allah eri Müslüman, Allah’tan korkmalı, bir kötülük yaptığında derhal tevbe edip yoğun bir şekilde iyiliklere yönelmelidir. Allah davasına talip olan mümin, güzel ahlakı kendisine şiar edinmelidir. Güzel ahlakla süslenmeyen hizmetler bereketli olamaz. O hizmetlerden hayır da elde edilemez. Başa kakılan sadakalar, başa kakılan iyilikler sanki yapılmamış gibidir. Kırılan kalpler de işin cabasıdır. Şimdi yapılan iyilikler, hizmetler neye yaradı?
Rabbimiz buyurdu ki: “Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır.” (Nahl, 125)
Allah davasının sıhhat, selameti ve devamı için, yapılan hatalardan vazgeçip hemen tevbe edilmelidir. Hizmetler hiç kimsenin şahsi arzularını tatmin yeri değildir. Allah’ın dinine yardım ediyorum diyerek zarar verenler, bunun vebalinden nasıl kurtulabilirler? Allah davasına talip olanlar yanlış yapacağım diye titremelidirler.
Herkesi aldatsalar da Allah’ı aldatamayacağına inananlar nasıl olur da Allah davasına ihanet ederler? Hizmet edenlere haset etmek, çelme takmak Rabbimizin gazabını celbeder. Hizmetlerin hakkıyla ifası ne kadar büyük bir kazançsa hizmetlere zarar vermek de o kadar büyük bir zarardır. Cezasını Allah keser.
Rabbimiz buyurdu ki: “Eğer Allah’ı, Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız bilin ki Allah içinizden iyilik yapanlara büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab, 29)
İyiliklerin neler olduğunu Rabbimiz ve Resulu bize haber vermiştir.
“Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah, mutlaka iyilik yapanlarla beraberdir.” (Ankebut, 69)
Allah’ın mülkünde, Allah’ın hükmünü hâkim kılmak için yapılan her türlü gayret ve çaba cihaddır ve Allah’ın dinine en büyük iyiliktir.
Rabbimiz buyurdu ki: “Onlar; bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.” (Âl-i İmran, 134)
İnfak, iyiliktir. Öfkeleri yenmek, iyiliktir. İnsanları affetmek, iyiliktir. Allah rızası için yapılan iyiliklerin hiçbiri asla zayi olamaz.
Rabbimiz buyurdu ki: “Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız Allah katında onu bulursunuz.” (Bakara, 110)
Her türlü iyilik, aslında kendine dönmektedir. İyilik yapanlar, yaptıkları iyiliklerin fazlasıyla kendine döneceği şuurunda olursa, yaptıkları iyiliklerden dolayı kimseyi töhmet altında bırakmazlar. İyiliklerine riya bulaştırmazlar. Dünyevi kazançlarını sır gibi saklayanlar, her nedense uhrevi kazançlarını ifşa etmekten hoşlanırlar. Yaptığı iyiliklerle de dünyevi kazanç elde etmek isteyenler ebedi kazançtan mahrum olurlar.
Rabbimiz buyurdu ki: “Kim iyilik yaparsa ona on katı vardır.” (En’am, 160)
“Ey iman edenler! Siz baş başa gizli konuştuğunuz zaman günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının.” (Mücadele, 9)
Mümin, konuştuğunda ya hayır konuşur ya da susar. Allah davasına zarar veren en önemli hususlardan bazıları da boş lakırdılar, dedikodular, zanlar, gizli konuşmalar, düşmanlıklar ve itaatsizliklerdir. Hizmet edenler birbirleri hakkında mümkün olduğunca bu gibi durumlardan sakınmalıdır. Bu durumlar münafıklık alametlerindendir. Çünkü bu durumlar muhabbeti zedeleyerek, güveni ortadan kaldırarak hizmet ortamlarına zarar verir. Hizmet ehli müminler birbirlerine gayet açık ve net olmalı, kardeşlerinin hata ve kusurlarının dedikodusunu yapmamalıdır. Bu dedikodular hiçbir yarar sağlamadığı gibi pek çok zarar meydana getirir.
Rabbimiz buyurdu ki: “Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelirse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur, Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah onların işlediklerini kuşatmıştır.” (Âl-i İmran, 120)
Allah eri Müslümanların düşmanları çoktur. Kâfirler, münafıklar hatta bazı hasta Müslümanlar, hizmet ehli Müslümanların başarısızlıklarına sevinir, başarılarından rahatsız olurlar. Bunlar asla hizmet ehli müminleri ümitsizliğe sevk etmemelidir. Müminler engellemelere aldırış etmeden, hizmete devam etmelidir. Allah’a güvenip dayanan, ihlasla hizmet edenlere hiç kimse zarar veremez. Dava Allah davası ise Allah’ın yardımı asla kesilmez.
Rabbimiz buyurdu ki: “Sabret! Çünkü Allah iyilik edenlerin mükâfatını zayi etmez.” (Hud, 115)
Dedikodular, gıybetler, yalanlar ve iftiralar Allah yoluna hizmetleri sekteye uğratan kötü ahlaklardır. Allah davası güden Allah eri müminler bunlardan uzak durmalıdır. Bunlar Allah yolunun güvenini, huzurunu, ihlas ve samimiyetini zedeler. İslam düşmanları, tüm gayretleri ile Allah’ın dinine hizmeti akamete uğratmaya çalışırken, Müslümanların da onların ekmeğine yağ sürmeleri anlaşılması mümkün olmayan bir durumdur.
Rabbimiz buyurdu ki: “Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sende iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.” (Kasas, 77)