BAŞYAZI- İnsan ya Şakirindendir ya da Kafirindendir

BAŞYAZI- İnsan ya Şakirindendir ya da Kafirindendir

“Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder.” (İnsan, 3)

En sabırlı bir insan en sevdiklerini kaç kere affedebilir ki? Bir kulun ömür boyu Rabbine karşı hata, kusur ve isyanlarını düşünebilir misiniz? Bunlar saymakla biter mi? Rabbimizin maddi ve manevi nimetlerine, amelî şükrü bırakın, lâfzî şükrümüz için ömrümüz yeter mi? Her nefes alış verişimize şükretsek bile Rabbimizin nimetlerine şükretmiş olabilir miyiz?

El ayak, göz kulak, dil dudak nimetlerine ne zaman şükredeceğiz? Yiyip içtiklerimize, giyinip kuşandıklarımıza, ev barkımıza ne zaman şükredeceğiz? Eş dost, çoluk çocuk nimetine ne zaman şükredeceğiz? Sağlık sıhhat nimetine ne zaman şükredeceğiz? Hata ve kusurlarımızın affı için ne zaman şükredeceğiz?

“Sonra bunun ardından şükredesiniz diye sizi affetmiştik.” (Bakara, 52)

Hiçbir şekilde Rabbimizin nimetlerine gereği gibi şükredemeyeceğimize göre hiç olmazsa Rabbimizden gafil olmayalım, her an O’nu analım. Şükürden geri kalmayalım. “Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.” (Bakara, 152)

İnsan Rabbine kulluğunda samimi ise rızıkların iyi ve temiz olanlarından faydalanıp, haram olanlarından uzak durmalıdır. Temiz yollarla temiz rızıklara yönelmek de bir şükürdür. ”Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.” (Bakara, 172)

Rabbimizin sayısız ihsan, ikram ve inamlarına rağmen maalesef insanların çoğu şükürsüzdür. “Allah, insanlara karşı lütuf ve ikram sahibidir. Ama insanların çoğu şükretmezler.” (Bakara, 243)

Rabbimizin en büyük nimetlerinden biri de iman nimetidir. Allah’a iman bir şükürdür. İbadetler bir şükürdür. Güzel ahlak da bir şükürdür. Bunlar Rabbimizin kullarından istediği salih amellerdir. Bu nimetler için de Rabbe şükretmek gerek.

“Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisingeriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisingeriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.” (Âl-i İmrân, 144)

“Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azab etsin ki? Allah, şükrün karşılığını verendir, hakkıyla bilendir.” (Nisâ, 147) Rabbimizin her nimetinde bir hikmet vardır. Bunları idrak edip şükürde daim olmak gerekir. Nimetler şükre vesile olmuyorsa bu büyük bir nankörlüktür. “Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.” (Mâide, 6)

Maddi ve manevi tüm nimetlerin sahibi âlemlerin Rabbi olan Allah’ımızdır. Maddi olsun manevi olsun kullar üzerindeki nimetleri onlara münasip görmemek, Allah’ın taksimine razı olmamak olur ki bu da kul için büyük bir felakettir. “Böylece insanların bazısını bazısı ile denedik ki, ‘Allah, aramızdan şu adamları mı iman nimetine lâyık gördü?’ desinler. Allah, şükreden kullarını daha iyi bilen değil mi?” (En’âm, 53)

“And olsun, size yeryüzünde imkân ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkânları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz!” (A’râf, 10)

Şükürsüzlüğe karşı şeytanın vesveselerine çok dikkat etmelidir. Çünkü O insanın apaçık düşmanıdır. “Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.” (A’râf, 17)

İnsan, çocuk nimetine, ana baba nimetine, akraba nimetine gerçekten şükredebiliyor mu? Yoksa onları hasım bilip ömür boyu onlarla çekişiyor mu? Ana babası olmayan, bir tane akrabası olmayan kullar da var. Akrabanın kıymetini bilmeyenler gidip onları dinlesinler. Bir yandan da akrabalarına hayatı zehir edenler de yok değil, Allah ıslah eylesin.

“Rableri Allah’a ‘Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız’ diye dua ederler.” (A’râf, 189)

İnsan, aslında kendini güçlü zannettiğinde de güçsüzdür. Genç olduğunda mı kendini güçlü hissediyorsun? Veren Allah. Sağlıklı olduğunda mı kendini güçlü hissediyorsun? Veren Allah. Makam mevki sahibi olduğunda mı kendini güçlü hissediyorsun? Veren Allah. Malın mülkün çok olduğunda mı kendini güçlü hissediyorsun? Veren Allah. Tarafın, etrafın çok olduğunda mı kendini güçlü hissediyorsun? Veren Allah. Aslında insan emanetlerle övünen birini gördüğünde onu normal görmez, her şeyinin emanet olduğunu unuttuğu için mi şımarır?

“Sizi çoklukla böbürleniş oyaladı.” (Tekasür, 1)

“O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Derken Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz.” (Enfâl, 26)

İnsan, nisyan ile malul olduğu için genellikle darda, zorda kaldığı zaman Rabbini hatırlar, O’na yönelir, yalvarıp yakarır. Kamil insan ise her zaman şükür halindedir. İnsana yaraşan Rabbine kulluğu davranış haline getirip sürekli şakirînden olmasıdır.

“And olsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, mutlaka şükredenlerden olacağız, diye Allah’a yalvarırlar.” (Yûnus, 22)

Rabbimizin insana bahşettiği nimetler saymakla bitmez ki. Hangi bir nimete şükretmeye gücümüz yeter? Yediklerimize mi, içtiklerimize mi hangi birine şükredelim? Hiç olmazsa dilimizle, halimizle gücümüzün yettiği kadar şükredelim. Rabbimizin ihsan ettiği nimetleri kulları ile paylaşalım.

“O, taze et yemeniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarmanız için denizi sizin hizmetinize verendir. Gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün. (Bütün bunlar) O’nun lütfundan nasip aramanız ve şükretmeniz içindir.” (Nahl, 14)

Şakirînden olabilmek için dua etmek de gereklidir. “Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki: Ey Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!” (Neml, 19)

Âlemlerin Rabbi olan Allah’ımız hiçbir şeye muhtaç değil, her şey ona muhtaçtır. Kulların şükrüne de ihtiyacı yoktur. Şükreden kendi için şükretmiş olur. “And olsun, biz Lokmân’a Allah’a şükret diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.” (Lokman, 12)

İnsan maddi ve manevi nimetlerin şükrünü edadan acizken, Rabbimiz şükrümüze de karşılık vermektedir. “Şüphesiz O, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.” (Fâtır, 30)

“Allah, insanlara karşı sonsuz iyilik sahibidir, fakat insanların çoğu şükretmezler.” (Mü’min, 61)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.