BAŞYAZI-“Gönül İster ki”

Gönül ister ki; iman ehli gönüller bir olsun. İbadet ehli gönüller bir olsun. Gönüller zengin olsun. Maddi zenginlikleri dilediğine bahşeden Rabbimiz, gönül zenginliğini her isteyene bahşetmektedir. Yeter ki abid ol. Hepsi olur. Ailede gönüller bir olsun. Akrabada gönüller bir olsun. Komşulukta gönüller bir olsun. Arkadaşlıkta gönüller bir olsun. Gönüldaşlıkta gönüller bir olsun. Hısımlıkta da hasımlıkta da gönüller bir olsun.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayetle: “Allah Teâlâ hazretleri şöyle buyurdu: Ey âdemoğlu! Kendini ibadetine ver, gönlünü zenginlikle doldurayım, fakrını kapayayım. Böyle yapmazsan ellerini meşguliyetle doldururum, fakrını da kapamam.” buyurdu. (Tirmizi; İbn Mace)
Gönül ister ki; Rabbe bağlılığımız gönülden olsun. Tekbirin kulları bir olsun. Müslüman toplumların ferdi, ailevi, toplumsal tüm sıkıntılarının temelinde Rabbe bağlılıktaki gönül sıkıntıları vardır. Rabbe gönülden bağlı olanların arasında kin ve düşmanlık olur mu? Fitne ve fesat olur mu? Haset ve çekememezlik olur mu? Gurur ve kibir olur mu? Yalan ve iftira olur mu? Rabbe gönülden bağlı olanlar arsında; sevgi ve muhabbet olur. Mezhebi, meşrebi, karakteri farklı olsa da. Yardımlaşma ve dayanışma olur. Dostluk ve kardeşlik olur. Rengi, dili, ırkı farlı olsa da. Af ve merhamet olur.
Rabbimiz: “Onlara deki: Allah hakkında mı bizimle tartışıp duruyorsunuz? Hâlbuki O, bizim de Rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz size aittir. Biz ona gönülden bağlanmış kişileriz.” (Bakara, 139) buyurmaktadır. Rabbe gönülden bağlananların her işi gönülden olur.
Rabbimiz: “Gönülden kim bir iyilik yaparsa o kendisi için daha hayırlıdır.” (Bakara, 184) buyurmaktadır. Gönülden olmayan hiçbir şeyin Rabbimiz katında değeri yoktur. Ne imanın ne ibadetlerin, ne de hayır ve hasenatın.
Rabbimiz: “Allah’a gönülden boyun eğerek namaza durun.” (Bakara, 238) “Sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayınız.” (Bakara-264) buyurmaktadır.
Gönül ister ki; her şeyimiz gönülden olsun. Hakikaten, gönülden yapabildiğimiz kaç duamız var? Dilencinin üç kuruş isterkenki gönül halini, kaç duamızda yakalayabiliyoruz?
“Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lanetini yalan söyleyenlerin üzerine atalım.” (Âl-i İmran, 61)
Gönül ister ki; Rabbimizle hakiki bir gönül bağı kuralım. Bu sadece zorda ve darda kaldığımız da değil, sadece ibadetlerde değil, sadece nimetlere kavuşunca değil, her halde, her an bir gönül bağı. Külfette de nimette de. Kahırda da lütufta da. Her halde.
Rabbimiz: “İman edip salih amel işleyen ve Rablerine gönülden bağlananlara gelince, işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.” (Hud, 23) buyurdu.
Gönül ister ki; nesillerimiz konusunda ilk kaygımız onların iman ve ibadetleri olsun.
“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için. Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.” (İbrahim, 37)
Gönül ister ki; gönüller Allah için fethedilsin. Gönüllere Allah sevgisi, Allah korkusu nakşedilsin. Gönle Allah’tan başkasını yerleştirmek hırsızlıktır. Gönüllerin sahibi Allah’tır. Gönüllerde elbette kullara da yer var ama bir köşesinde. O da Rabbimizin dilemesiyledir. Gönlü işgale kalkmak hadsizliktir, haramiliktir.
Rabbimiz: “Hâlbuki O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!” (Mü’minun, 78) buyurdu.
Gönül ister ki; Rabbimiz bize iyileri ve iyilikleri sevdirsin. Kötüler ve kötülüklerden de uzak kılsın. Biz isteyelim ki Rabbimiz de bize kolaylaştırsın.
Rabbimiz: “Allah, size imanı sevdirmiş ve gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir.” (Hucurat, 7) buyurdu.
Gönül ister ki; Rabbimiz tüm mü’minlere firasetler ve basiretler ihsan etsin de gönül gözleri açılsın. Allah davasının gönüllüleri olsunlar.
Rabbimiz: “Bütün bunlar, içtenlikle Allah’a yönelen her kulun gönül gözünü açmak ve ona öğüt ve ibret vermek içindir.” (Kaf, 8) buyurdu.
Gönül ister ki; mü’minler Allah ve Resulünün taksimine razı olsunlar da haset ve kıskançlık yapmasınlar. Kardeşlerini kendi nefislerine tercih etsinler. Rabbimiz bunları kurtuluş yolu olarak beyan buyurmuştur.
Rabbimiz: “Onlardan önce yurda yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (Haşır, 9) buyurdu.
Gönül ister ki; tüm mü’minler gönül ehli olsun. Allah davasına gönül huzuru içinde, hiçbir hesap olmadan hizmet edilsin. Birbirine çelme takılmasın. Gönül odur ki Rabbinin istediğini istesin ki onun rızasına erebilsin. Gönülsüz gönüllüler her hayırlı işin güvesidir.
Fani âlemde gönlün her istediği olmuyor.
Rabbimiz: “Onları hidayete erdirmek sana ait değildir.” (Bakara, 272) buyurdu.