BAŞYAZI- Denemiyoruz Deneniyoruz

Her nefes her şeyle deneniyoruz. İlim ve cehaletle, gençlik ve ihtiyarlıkla, sağlık ve hastalıkla, varlık ve yoklukla, makam ve mevkiyle, korku ve cesaretle, dost ve düşmanla, eş ve arkadaşla, savaşla ve barışla, hayatla ve ölümle, nefis ve şeytanla… Birinin sizi denediğini düşünürseniz çok temkinli ve dikkatli olursunuz. Hele size faydası veya zararı dokunacağına inanırsanız daha da dikkatli olursunuz. Peki, Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın kendisini denediğine inanan insan nasıl lakayt olur? Nasıl gevşek davranır?
Rabbimiz; “İnsanlar, ‘İnandık’ demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler?” (Ankebût, 2)
“Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz.” (Enbiyâ, 35)
“Onlara bol yağmur yağdırırız ki bununla onları imtihan edelim.” (Cin, 16)
“Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı.” (Enfâl, 17)
“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır” (Mülk-2) buyurmaktadır.
İnsanların birbiriyle imtihanı en büyük imtihanlardandır. Yakınları ile imtihanı ise daha büyüktür. Ebeveynin evlatlarıyla, evlatların ebeveyniyle, kardeşlerin birbiriyle, eşlerin birbiriyle, akrabaların birbiriyle, müminlerin de birbiriyle imtihanı zorludur. Sabırla imtihanı kazananlar içinse akıbet çok güzeldir.
“(Ey insanlar!) Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. Sabredecek misiniz?” (Furkân, 20)
“Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır.” (Teğâbun, 15)
“And olsun, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz.” (Âl-i İmrân, 186)
Bahçe sahipleri bol mahsulle, Tâlût’un ordusu ırmakla, İsrailoğulları Firavun ailesinin zulmüyle, Salih peygamberin kavmi deveyle, Cumartesi yasağına uymayanlar balıkla imtihan olmuş ve kaybetmişlerdir. Nimetlerden mahrum kalınca isyan etmemeli, nimetlere gark olunca da şımarmamalıdır.
“Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı.” (Mâide, 48)
“İnsana bir zarar dokunduğunda bize yalvarır. Sonra ona tarafımızdan bir nimet verdiğimizde, ‘Bu, bana ancak bilgim sayesinde verilmiştir.’ der. Hayır, o bir imtihandır. Fakat onların çoğu bilmezler.” (Zümer, 49)
İnsanlar mucizelerle, istidraçlarla, sihir ve büyü ile de denenmiştir.
“Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan mûcizeler verdik.” (Duhân, 33)
“Allah, şüphesiz, biz senden sonra halkını sınadık; Samiri onları saptırdı’ dedi.” (Taha, 85)
Bir kısım cühela ve ukalanın gündemlerine bakınız, kıylü kâl. İnsanlar birbirine vazife ve sorumluluklarını hatırlamak yerine, “dedi ki, demiş ki” ile ömür tüketmekteler. Kimi Cebri, kimi Şii, kimi Mutezili fikirleri yeni bir şeymiş gibi insanlara sunmayı marifet zannetmekte. Ümmi Müslümanları tarihin çıkmaz sokaklarında bunaltmaktadırlar. İhlas ve teslimiyet yerine akılcılığı, aklı putlaştıran zihniyeti hâkim kılma çabasındalar. Rabbani âlimler, bu akımlarla gerekli mücadeleyi yapmış ve onlara gerekli cevapları vermişlerdir.
“Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih ayetlerin ardına düşerler.” (Âl-i İmrân, 7)
“Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık.”(Müddessir, 31)
Bela ve musibetlerle imtihan olanların yapması gereken, tevbe edip ibret almaktır. Allah’a kulluğu birkaç ibadetten ibaret görenlerin, bela ve musibetlerle imtihanı anlayabilmesi zor görünmektedir.
“Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belâya çarptırılıp imtihan ediliyorlar. Sonra ne tövbe ederler ne de ibret alırlar.” (Tevbe, 126)
Peygamberler bile imtihan olup denenmektedir. “And olsun, biz Süleyman’ı imtihan ettik.” (Sâd, 34)
Haddini aşan insan, bazen denendiğini unutur da Rabbini denemeye kalkar. İnsan yaratıcısını denemeye kalkarsa perişan olur. Kul, yaratana tevekkül eder ve güvenirse, şeytan ve nefsin iğvasına kapılmaz. Zorlukla imtihan da kişinin gerçek kimliğinin ortaya çıkmasına bir vesiledir.
“İşte orada müminler denendiler ve şiddetli bir şekilde sarsıldılar. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar ‘Allah ve Resulü bize, ancak aldatmak için vaatte bulunmuşlar’ diyorlardı.” (Ahzab, 11-12)
“İki topluluğun (ordunun) karşılaştığı günde başınıza gelen musibet Allah’ın izniyledir. Bu da mü’minleri ortaya çıkarması ve münafıklık yapanları belli etmesi içindi.” (Âl-i İmrân, 166)
Âlemlerin Rabbi olan Allahımız, kullarını gücünün üzerinde bir imtihana tabi tutmaz. Eğer bazı imtihanlar kula güç yetirilemez gibi geliyorsa, bu durum kulun Rabbiyle olan bağıyla alakalıdır. Bela ve musibetler elbette ki acıtır, bunun Rabbinden geldiğine iman eden kul o acılardan da tat çıkarmasını bilir. Nitekim acılı seven insanlar uflaya puflaya da olsa, canı da yansa acılı yemeye devam eder.
“Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez.” (Teğâbun, 11)
“Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol.” (Lokman, 17)
“Artık O’nun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya elem dolu bir azaba uğramaktan sakınsınlar.” (Nûr, 63)
Günah ve isyanları sebebiyle bela ve musibetlere uğrayanlara şahit olduğu halde bunlardan ders ve ibret almamak, insan için bir zuldür. Rabbimiz isyanları sebebiyle helak ettiği kavimlerin kıssalarını ibret alalım diye haber vermektedir.
“And olsun, senin kavmin, belâ yağmuruna tutularak yok edilen kente uğramışlardır.” (Furkân, 40)
Başa gelen bela ve musibetlerin çoğu insanların hata ve günahları sebebiyle kendi kazanımlarıdır. İnsanların çoğu da maalesef imtihanı kazanamamaktadırlar.
“Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır.” (Mâide, 49)
“Başınıza her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.” (Şûrâ, 30)
Bela ve musibetler karşısında, Müslümanca tavrın nasıl olması gerektiğini Rabbimiz bize şöyle haber vermektedir: “Onlar; başlarına bir musibet gelince, ‘Biz şüphesiz Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz’ derler.” (Bakara, 156)
“Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, başlarına gelen musibetlere sabreden, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayan kimselerdir.” (Hac, 35)
İster kendi elimizin kazandığı ile isterse imtihan vesilesi ile olsun, başımıza gelen bela ve musibetler Rabbimizin takdiri iledir. Şu ilahi muştu ile kalbi tatmin olanları hangi bela ve musibet yıldırabilir ki:
“De ki: Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim yardımcımızdır. Öyleyse mü’minler, yalnız Allah’a güvensinler.” (Tevbe, 51)