BAŞYAZI – Biz Biz Olmadan/Nureddin Soyak

Fertleri, aileleri ve toplumları felaketlere sürükleyen, bela ve musibet girdabında boğan, sen ben davasıdır. Kulluğu kemale erdirmek isteyenler, senlik benlik davasını bırakmak zorundadır. Müslümanlar “biz” olmadan benlikten kurtulamazlar. Benlikten kurtulmadan da kâmil kul, kâmil mümin olunamaz. Kâmil hizmetlere de imza atılamaz.
Bir vücudun azaları gibi olamadan biz biz olamayız. Birbirimizi Allah için sevmeden biz biz olamayız. Kendimiz için istediğimizi kardeşimiz için istemeden biz biz olamayız. Kendimiz için istemediğimizi kardeşlerimiz için istemeden de biz biz olamayız. Bir binanın tuğlaları gibi olamadan biz biz olamayız. Biz biz olamadan bir olamayız. Biz biz olmadan Rabbimizin “… Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım. …” (Bakara, 30) buyurduğu halifeler olamayız. Biz biz olmadan başaramayız. Biz biz olamadan mazlum bile olamayız.
Rabbimiz buyurdu ki: “Şüphesiz, aranızda öyle kimseler var ki hakikaten pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım, der.” (Nisa, 72)
“Eğer Allah’tan size bir lütuf erişirse bu sefer de sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya ulaşsaydım.” (Nisa, 73)
Niyeti ve ameli oturmamış insanlar neyi, niçin yaptığını bilemezler. Onların zihin dünyaları fırtınalı denizler gibidir. Bir gün şöyledir, bir gün böyledir. Neyi, niçin yaptığının farkında değillerdir. Neye ve nereye ait olduklarına karar veremezler. Hesapları çıkar ve menfaat üzerinedir. Hizmet insanlarının hizmetler hususunda birbirlerinden saklısı, gizlisi olmaz. Birbirinden habersiz kendi başına iş yapmaya kalkışmazlar. Hele hele hizmetleri sekteye uğratacak dedikodulara, fitne ve fesatlara asla fırsat vermezler. Böyle yapanlar bunları insanlardan gizleseler de Rabbimizden asla gizleyemezler. Sonunda ilahi sille gelir de onları bulur.
Rabbimiz buyurdu ki: “Bunlar, insanlardan gizlenmeye çalışırlar da Allah’tan gizlenemezler. Hâlbuki Allah, geceleyin, razı olmayacağı sözleri kurarlarken onlarla beraberdir. Allah onların yaptıklarını kuşatmıştır.” (Nisa, 108)
Allah’tan hiçbir şeyi gizleyemeyeceğini bilen insan neyin peşindedir? Gizli kapaklı işler çevirmeye çalışmakla neyin peşindedir? Hangi amaca hizmet etmektedir? İnsan nisyan ile maluldür. Hata ve kusurlardan masum değildir. Bütün bu olanlara rağmen yanlışlardan dönenlerin hata ve kusurlarını Rabbimiz bağışlamaktadır. Yanlışlarda ısrar etmemek, yanlışlardan dönmek de en büyük fazilettir. Bunu başarabilenlere de ilahi müjdeler vardır.
Rabbimiz buyurdu ki: “Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah’ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah’a has kılanlar müstesnadır. Bunlar müminlerle beraberdirler. Allah, müminlere büyük bir mükâfat verecektir.” (Nisa, 146)
“Allah müminlerle beraberdir.” (Enfal, 19)
“Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 153)
“Allah iyilik yapanlarla beraberdir.” (Ankebut, 69)
“Allah kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.” (Bakara, 193)
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.”(Tevbe, 119)
Müminsen, sabırlıysan, gücün yettiğince herkese iyilik yapıyorsan, gücün yettiğince Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsan, doğrularla berabersen hiç korkma, âlemlerin Rabbi olan Allah seninle beraberdir. Allah’ın kendisiyle beraber olduğuna inanan bir mümin mutluluktan uçar. Enerjisi hiç tükenmez. Öyleyse hak bildiğin yolda yılmadan, usanmadan çalışmaya devam etmelisin.
Yalancılar Allah yolunun hizmetkârı olamazlar. Söz verip sözünde durmayanlar, emanete ihanet edenler yalancıdırlar. Bunlardan kimseye fayda gelmez. Bunlarla yola çıkılmaz. Çıkarsan yolda bırakırlar. Güvenirsen ihanet ederler.
Rabbimiz buyurdu ki: “Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi. Gerçi onlar, eğer gücümüz yetseydi elbette sizinle beraber çıkardık, diye Allah’a yemin edeceklerdir. Onlar kendilerini helake sürüklüyorlar. Allah biliyor ki onlar kesinlikle yalancıdırlar.” (Tevbe, 42)
Hizmet yolu uzun ve meşakkatli bir yoldur. Nasıl ki bedeni hasta olanlar uzun seyahatlere çıkamazsa, kalbi hastalıkları olanlar da uzun hizmet yolculuğuna çıkamazlar, yola çıksalar bile yolda kalırlar. Pek çok kimseyi de yolda bırakırlar. Meşakkatsiz hizmet yolu düşünülemez. Bu yol yerine göre düz, yerine göre de inişli çıkışlıdır. Neticesi ise ilahi yardıma mazhariyettir.
Bu yol herkes için uzun ve meşakkatli bir yoldur. Peygamberler ve Allah dostları da bu yolda en zor sıkıntı ve meşakkatlere göğüs gerdiler. Yılmadan, usanmadan gayret ettiler de Rablerinin teveccühüne mazhar oldular.
Rabbimiz buyurdu ki: “Nice peygamberler var ki kendileriyle beraber birçok Allah dostu çarpıştı da bunlar Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.” (Âl-i İmran, 146)
Allah yolunda mücahede edenler, başarıya ulaşmak için peygamberlerin ve Allah dostlarının yolunu takip etmeliler. Sabırla, yılmadan, zaafa düşmeden, boyun eğmeden çalışmalılar.
Rabbimiz buyurdu ki: “Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber müminler, Allah’ın yardımı ne zaman, diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki Allah’ın yardımı pek yakındır.” (Bakara, 214)
Allah yolunda sabitkadem olmanın yolu, ona hakkıyla tevekkül edebilmektir. Rabbimiz samimi kullarını yolda bırakmaz. Öncekilerin hayatına ibret nazarı ile bakmalıyız. Rabbimiz müminlerin hepsini her zaman ve her yerde iyilerle beraber etsin. İyilerle beraber olmak çok güzel de iyilerle beraber ölmek de çok güzelmiş. Rabbimiz yolunda olmayı ve yolunda ölmeyi nasip etsin.
“Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al.” (Âl-i İmran, 193)
“Ey Rabbimiz! Bizi zalim toplulukla beraber kılma, derler.” (A’raf, 47)
“Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirah, 5)
“Gerçekten güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirah, 6)