Genç Adam 48. Sayı

Genç Adam 48. Sayı

Başlarken / Zafer ve Mağlubiyet İkiz Kardeştir

Genç Adam dergimiz, “Her eylem yeniden diriltir bizi” anlayışıyla sürdürdüğü yayın hayatında 48. sayısına erişebilmenin mutluluğunu yaşıyor.

2013 yılı Mayıs ayında “Fetih büyüktür 1453’lerden” manşetiyle çıkan ilk sayımızın hazırlık aşamalarında yaşadığımız heyecanı dün gibi hatırlıyoruz.

2025’ten dönüp geriye baktığımızda 48. sayımızla birlikte heyecanlı gençlik dergimizin 12. senesini geride bırakıp 13. yılına girdiğini görüyoruz elhamdülillah.

13. yaşımıza girdiğimiz bu günlere gelirken dergimizde yüzlerce ismin emek ve alın terini bir şükran kabilinde anmadan geçmek olmaz.

Tecrübe ve bilgilerini bizlerle her seferinde paylaşarak yürüyüşümüzü kıymetlendiren ve mesajlarımızın bereket vesile olan ihlaslı kalemlerini bizlerle paylaşan yazarlarımıza müteşekkiriz. Birbirinden farklı mesleğe mensup kimselerden müteşekkil olan genç yayın kurulumuza müteşekkiriz. Bizlere bu fırsatı sunan İlkadım dergimize ve yayın kurulu üyelerine müteşekkiriz. Dergimizin matbu olarak çıktığı (2013-2018) yıllarda baskımızın yapıldığı matbaa çalışanlarına, dergimizin abonelerine dağıtımında katkısı olan kuryelere müteşekkiriz. En özel teşekkürlerden birini de elbette sizler yani Genç Adam olmak veya yetiştirmek derdinden olan okuyucularımız hak ediyor. Genç Adam’ın isimli, isimsiz bütün fedakarlarına ve gönüllülerine en kalbi teşekkürlerimizi sunuyoruz.

13. yılımızın bu ilk sayısında kapak yazılarımızı şöyle takdim edebiliriz:

Mustafa Ceylan, “yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır” cümlesini nasıl anlamamız gerektiği konusunda hatırlatmalarda bulundu.

Burak Akgün, Halid b. Velid ve onun vesilesiyle akıllarımızdan çıkarmamamız gereken “zaferin isimlere bağlı olmadığı” ölçüsüne dikkatleri çekti.

Hamdi İlik, her zamanın değişmez gerçeklerinden biri olan “usulsüz vusül olmaz” konusu hakkında yazdı.

Halil Demirbaş, organize olmuş batılın teşkilatlanamamış hak taraftarlarına nasıl galip gelebildiğini gündem edindi.

Burak Ünübüyük, modern dünyanın Müslümanlarına “insan yenilince değil, vazgeçince kaybeder” diyerek seslendi.

Bilal İnal, ulaşılan hedefin anlamını nasıl ve neden kaybettiği hakkında düşündü.

Bekir Akıncı, esasta kaybedip şekilde kazanmanın gerektirdiği öz eleştiri çabalarına katkı sunmaya gayret etti.

Ahmet Hasan Sari “düşman arkayı dolanmışken ön cephe savunmasının” niteliğine odaklandı.

Furkan Bozkuş; bedende, zihinde, işte; iman, salih amel, cihad, fikir, tevekkül, tevhidi yöneliş kavramları üzerinde durdu.

Ömer Faruk Özcan, galibiyetlerin insanlar arasında el değiştirmesi kanunu merkezli bir çalışma kaleme aldı.

Enes Belada, zafer sarhoşluğunun beraberinde getirdiği problemlerin altını çizdi.

Oğuzhan Karayel, “bize düşen cehd etmektir, galibiyeti Allah dilerse verir” diyerek, okuduğumuz kitapların çoğunun başında yazan “gayret bizden, tevfik Allah’tandır” cümlesini unutmadığını gösterdi.

Metin Başbuğ, hak-batıl savaşı ve bu mücadelede galiplerin yerini anlama çabasına girişti.

Yeni sayımızda tekrar görüşebilmek ümidiyle…

“Mazlumları unutmadığınız gibi zalimleri de unutmayın.”

Allah’a emanet olun.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.