Bakara Suresi 154.Ayet Bağlamında “Şehadet”

Hamden lillâh ve salâten ve selâmen ‘ala resûlillâh ve bihi nesta’in…
İlk olarak Bakara Suresi’nin 154’üncü ayetinin mealini verip daha sonra da müfessirlerin yorumu ışığında konuyu özetleyeceğiz.
Bakara 154: “Allah yolunda öldürülenler için “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.”
İmam Ebu’l Berekât en-Nesefî’de geçtiği üzere bu ayet Bedir ashabı hakkında nazil olmuştur. Onlar 14 kişi idiler. Ama sebebin hususiliği hükmün umumuna mâni değildir.
Öncelikle ayetin hitabından Allah yolunda ölümün normal bir ölüm gibi olmadığı açıklanmaktadır. Dolayısıyla normal olarak ölenlerle cihad ederek ölenler aynı kapsamda değerlendirilemez, aynı muameleye tâbi tutulamaz. Çünkü cihad; Allah’ın dinini yüceltmek ve dini hâkim kılmak için yapılır. Normalde mevta hayatı yok olmuş, duyuları iptal olmuş, haz ve elemden soyutlanmış kimsedir. Ama şehadet şerbeti içip canını ve malını bu yolda feda edenler nasıl ki Allah için canından vazgeçtiler, dünyalıkları elinin tersiyle ittiler, Allah Teâlâ da onları normal mevtalarla bir tutmamış, onlara bol rızık, geniş mağfiret vadetmiştir.
Ayetten şöyle bir yorum çıkarılması da mümkün olabilir. Müminler canlarını feda etmekle kaybettiklerini zannetmesinler zira şehadet öyle bir mertebedir ki o zaferin ta kendisidir. Bazı mu‘tezile bilginleri buradaki ölüm kelimesini “yoldan sapma”, diriliği de “doğru yolda olma” anlamında yorumlayarak ayeti, “Allah yolunda can verenlerin yoldan sapmış, yanlış yolda ölmüş kimseler olduğunu düşünmeyin; onlar doğru yolda ölmüşlerdir” şeklinde açıklamışlardır.
Aynı şekilde ayetin şehitler hakkında “ölüler” diyerek uluorta konuşmanın doğru olmadığını, onlardan saygıyla söz edilmesi gerektiğini belirten mecazi bir anlam taşıdığı da ileri sürülmüştür. Ama ayette cumhurun ittifakıyla anlaşılan mana ruhun ölümsüzlüğü ve ruhun cennette bol nimetlere mazhar olacağı şeklindedir.
Öyle ki Hasanı Basri’den şöyle nakledilmiştir: “Şehitler Allah’ın katında diridirler; rızıkları ruhlarına sunulur da onlara huzur ve ferah ulaşır. Tıpkı Firavun hanedanın ruhlarına sabah akşam ateş sunulup da kendilerine sıkıntı ulaştığı gibi. Mücâhid’den (v.103/721) rivayet edildiğine göre şehitler cennette olmamalarına rağmen kabirlerinde cennet meyveleriyle rızıklanır ve cennetin kokusunu kabirlerinden duyarlar.
İmam Nesefî buna benzer tespitte bulunup; şehidin hayatının hisseden müstakil olduğunu, hisle bilinemeyeceğini söylemiştir. Elmalılı Muhammed Hamdi Hoca’nın ayrıca şöyle bir tespiti de vardır: Bu ayette ruhların, başlı başına ve hissedilen bir cevheri, bedenden başka bir özü bulunduğuna ve bunun ölümden sonra, algılayan-anlayan bir varlık olarak kaldığına, yani ruhun bakiliği konusuna bir işaret olduğunu söylüyor.
Sözün özü; ayetten anlaşılan Allah yolunda canını vermenin karşılığının cennet ve geniş mağfiret ve bol rızık olmasıdır. Sen Allah için en sevdiğin canını feda edersin de Allah sana en güzel nimetlerinden biri olan cenneti vermez mi? Sen Allah için ne verdin ne bekliyorsun bunun muhasebesini yapmamız lazım. Allah cümlemize en azından şehadet niyeti nasip etsin. Allah bizi bizden razı olacak amellerle muvaffak kılsın. Berâe(Tevbe) suresinde buyurulduğu gibi Allah azze ve celle müminlerden canlarını cennet karşılığında satın almıştır. Rabbimizden muradımız bizi bu ticaretten nasiplendirmesidir.
Yazımı Allah Rasulü’nün şu hadisi şerifiyle bitirmek istiyorum.
“İmam Buhari dedi ki: Bize Muhammed b. Abdir-Rahim aktardı o da dedi ki bize Şebâbe b. Sevvâr Fezârî anlattı o da dedi ki bize İsrâil o da Ebî İshâktan o da dedi ki Berâ’yı işittim şöyle söylüyordu: Rasulullah’a zırhını kuşanmış adam geldi. Ey Allah’ın Peygamberi! dedi. Savaşayım sonra mı Müslüman olayım? Rasulullah da dedi ki; Önce Müslüman ol sonra savaş. Adam Müslüman oldu, sonra savaştı ve şehit oldu. Rasulullah buyurdu ki: Az iş yaptı, çok mükâfat aldı.” (Buhari, Kitâbul Cihâd ve’s Siyer,13)
Bu yazıyla ilintili olarak İlkadım Dergisindeki şehitlikle ilgili fıkhi hükümleri içeren yazıma da bakabilirsiniz.
Kaynakça:
İmam Buhari/ El Câmiu’s Sahîh
İmam Ebü’l-Berekât En-Nesefî / Medârikü’t-Tenzîl ve Hakāiku’t-Te’vîl
İmam Muhammed B. Cerîr Et-Taberî / Câmiu’l-Beyân An Te’vîli Âyi’l-Kur’ân
Kur’an Yolu Meali ve Tefsiri, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
İmam Zemahşerî / Keşşâf Tefsiri