MÜMİN SURESİ
Ekim 2019 Türkan UÇAR A- A+
A- A+

MÜMİN SURESİ

Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve selâm Allah’ın Rasûlü’ne, O’nun pâk aile halkına ve ashabına olsun. Yeri, göğü ve bunların arasındaki her şeyi yaratan Allah’ın şanı ne yücedir. Rabbimiz, bizleri Kuran nimetinden gereği gibi rızıklananlardan eylesin.

       Bu ayki suremiz olan Mümin suresi, Mekke Dönemi'nde hicretten önce nazil olmuş­tur.85 ayettir. Bu sureye aynı zamanda Gafir Suresi de denilmektedir. Firavun ailesinden mü'min bir kişinin kıssası anlatıldığı için, bu sûreye "Mü'min" sûresi denil­miştir.

    Suremiz Hâ-Mîm. Kitap'ın indirilişi, çok güçlü, çok üstün, her şeyi bilen Allah'tandır. “1-2 ayetleriyle başlar. İbni Abbas: "Her şeyin bir özü vardır. Kur'an'ın özü ise Hâ Mîm âilesidîr." der. Mü'min Sûresi, "Hâ Mîm" ile başlayan ve "Hâ Mîm"ler olarak isimlendiri­len yedi sûreden ilkidir.

       Mü'min sûresinde ağırlıklı olarak Allah'ın âyetlerini tartışmaya kalkışanlardan, bu âyetlere karşı mücadele verenlerden söz edilmekte; genellikle Mekke putperestlerinin aristokrat tabakasından oluşan bu kesimin karakteri, genel tutumları ve amaçlarıyla görecekleri cezalar üzerinde durulmaktadır. Sûre, Allah'ın rahmetinin ve ilmînin genişliği, kudretinin sınırsızlığı; ilâhî hakikatleri yalanlamaya kalkışanların cezaları ve pişmanlıkları, uhrevî yargılamanın adaletli oluşu gibi konulara dair açıklamalarla başlar. Hz. Mûsâ ile Firavun ve onu izleyenler arasında geçen mücadeleye değinilirken Musa'nın dinine gizlice inanmış bir müminin inkarcılara yönelttiği anlamlı ve yararlı uyarılara yer verilir. Allah'tan başka ilâh bulunmadığı ve O'ndan başkası için yapılan ibadetlerin geçersiz olduğu, Allah'a şükretmekten yüz çevirenlerin bu yanlıştan dönmelerini sağlamak üzere onlara ilâhî nimetlerin hatırlatılması, öldükten sonra tekrar dirilmenin mümkün olduğunun kanıtlanması ve bu konuda insanların uyarılması, Allah Teâlâ'nın Resûlü'nü destekleyeceğine dair vaadi sûrenin başlıca konularındandır. Sûre, ellerinde fırsat varken gerçeği görüp Peygamber'in getirdiği açık seçik gerçekleri kabul edecekleri yerde, kendi temelsiz bilgilerine güvenerek, kibre kapılıp inkâr yolunu seçenlerin ilâhî ceza ile yüz yüze geldiklerinde inanmalarının artık kendilerine fayda vermeyeceği uyarısında bulunan açıklamalarla son bulmaktadır. (1)

      Allah’ın varlığına ve birliğine inanan kimseye düşen görev; Allah’a iman etmesi ve Allah’a itaat etmesidir. Kuran’ın ayetleri; üzerinde tartışılacak, acaba denilecek, sadece okunup amel edilmeyecek, alay edilecek, ayetler değildir. Dünyadaki her tavrın ahirette bir karşılığı olduğuna göre ayetleri red veya kabül bizim ahirette karşılaşacağımız sonucu etkileyecektir. Özünde inkar ve şirk olan bir zihniyetin tavır ve davranışlara yansıması da o yönde olacaktır ahirette karşılığını bulacaktır. Kişinin inancı, o kişinin pusulasıdır.

     Suremizin 28.ayetindeki mümin kişi, çağlar üstü mesajlarını şöyle verir:

28. Firavun ailesinden olup imanını saklayan bir mümin kişi şöyle dedi: "Adamı, 'Rabbim Allah'tır' dediği için öldürecek misiniz? Oysa o size Rabbinizden âyetler getirmiştir. Eğer yalancı biriyse yalanı kendi zararınadır; ama eğer doğru söylüyorsa size bildirip uyardığı şeyin bir kısmı başınıza gelecektir. Hiç kuşku yok ki Allah, aşırılığa sapmış, yalancı kimseyi doğru yola ulaştırmaz.

29. Ey benim kavmim! Bugün ülkede hakimiyeti elinde bulunduran bir toplum olarak hükümranlık sizindir. Ama eğer Allah'ın cezası başımıza gelirse ona karşı bize kim yardım edebilir!" Firavun ise, "Ben sadece kendi gördüğümü size gösteriyorum ve sizi yalnızca doğru yola yönlendiriyorum" dedi.

30. İnanan kişi de şöyle dedi: "Ey kavmim! Doğrusu vaktiyle (peygamberlerine karşı) gruplar oluşturmuş eski toplulukların yaşadıkları felaketlerin benzerinin sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum

31. Nûh kavminin, Âd, Semûd ve onlardan sonrakilerin durumu gibi. Allah asla kulları için zulmü istemez.

32. Ey Kavmim! Sizin hakkınızda, insanların çığlıklar atacağı günden korkuyorum.

33. Öyle bir gün ki, arkanızı dönüp kaçarsınız ama sizi Allah'tan kurtaracak hiçbir güç bulamazsınız! Allah kimi şaşırtırsa artık onu doğru yola yönlendirebilecek bir güç yoktur.

   Bu kişinin özellikleri ve verdiği öğütler nelerdir:

-Bu kişi Allah’a inanmıştır.

-Rabbinin, Allah olduğunu bilmektedir. Gelen resule iman edip, onu desteklemektedir. Mümin kişi, bana ne diyenlerden değildir. Bilakis hakkı haykırmaktadır. Rabbinden gelen ayetleri tasdik edip, yaşantısına yansıtmaktadır.

-Allah’ın nelerden razı olup nelerden razı olmadığını bilmektedir. Bu bilme, bilince dönüşmüştür. Doğru yola ulaşmanın sırrına ermiştir.

-Ey benim kavmim diyerek onların akide kardeşliğini değil fakat kan bağının verdiği kardeşliği hatırlatmıştır. Sizden biriyim, size uzak değilim demektedir.

-Gerçek hakimiyetin kimin elinde olduğunu bilmektedir bilir ki sahip değil şahit ve emanetçiyizdir. Mülkün kaynağının Allah olduğunu bilir.

-Allah’ın cezası geldiği zaman ondan kurtaracak kimse yoktur. O’nun hükmü kesindir.

-İnanan kişi Firavun karşısında hakkı ayakta tutmaktadır. Kınayıcının kınamasından korkmamaktadır. Eski kavimlerin başına gelen felaketlerin kendi kavminin başına da gelmesinden korkmaktadır. Bana ne, ne haliniz varsa görün dememektedir. O, kendine değil Allah’a ve Allah’ın dinine insanları davet etmektedir .Kavmi için kaygıları vardır. Ceza gününün dehşetini bilmektedir.

-Kıyamet saatinin yakınlığını ve o günün dehşetini bilmektedir. İnsana o gün hiçbir şey fayda vermeyecektir. Sadece Allah’ın razı olduğu kullar emniyettedir.

   Bu surenin, kendisinden önceki Zümer suresiyle ilişkisi şu iki noktada kendisi­ni göstermektedir:

1- Konuları arasındaki benzeşme.  Her iki surede de kıyamet gününün ahvali ve kâfirlerin, mahşer günü içinde bulunacağı durum zikredilmektedir.

2- Bir önceki surenin sonu ile bu surenin başlangıcı arasındaki irtibat. Zira bir önceki sure olan Zümer suresinin sonunda hem bedbaht kâfirlerin hem de mutlu muttakilerin durumu anlatılmaktadır. Mümin suresinin ba­şında ise, kâfirleri, küfrü bırakıp iman etmeye teşvik için yüce Allah'ın gü­nahları bağışlayıcı olduğu zikredilmektedir. (2)

   Suremizdeki ilginç tablolardan biri de şöyledir:

“Ateşin içinde birbirleriyle tartışırken, güçsüzler, büyüklük taslayanlara: "Doğrusu biz size uymuştuk, şimdi ateşin bir parçasını olsun biz­den savabilir misiniz?" derler, Büyüklük taslayanlar: "Doğrusu hepimiz onun içindeyiz. Allah kullar arasında şüphesiz hüküm vermiştir" derler. “47-48

Bu ayetler üzerinde gereği gibi düşünenlerden olma umuduyla….

KAYNAKÇA

1-Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu: IV/555-556.

2- Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 12/349-350.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr

Ekim 2019

Sayı: 63