Ekim 2023 Beyza VARIR A- A+
A- A+

Mescidi Aksa'yi Gördüm Ve Bu Bir Düş Değildi!

 Geçtiğimiz günlerde dört günlük bir Kudüs ziyaretimiz oldu. Mescidi Aksa'da namaz kılmak için çıktığım bu yolculuk benim için gerçekten meşakkatli olmuştu. Ama bahsetmek istediğim şey bunlar değil. Bir sabah namazı vaktinde Mescidi Aksa'ya girdiğim, Kubbetü's-Sahra'yı gördüğüm o an paha biçilemezdi. Çekilen tüm zorluklar, hissedilen yorgunluklar bir anda gözümün önünden buharlaşıp gitti.

 Aksa çok güzeldi...ardı sıra dizilen Zeytin ağaçları...birbirinden güzel büyük küçük  kediler...Mescidlerin kubbesinde adeta ziyarete gelenlere ahirette şahitli yapmak için bekleyen ve her toplu hareketlerinde eşsiz bir manzaraya sebep olan güvercinler...Kıble Mescidi'nin zerafeti, Kubbetüs Sahra'nın ihtişamı...önceden söylendiğinde ne denli büyük olduğunu tahayyül dahi edemediğim 144 dönümlük inci tanesi...

 Hele bir de bir sabah vaktinde orada olup o havayı içine çekmek...nasıl desem en derinlere çekmek... sanki biri içimden söküp almak istese erişemeyeceği kadar derinlere çektim o havayı.

 Rehber eşliğinde Kudüs'ü gezerken sürekli duyduğumuz bir cümle var. Tüm şehirdeki yapılar arasında da Mescidi Aksanın İçerisindeki yapılar arasında da "Bu Osmanlı eseri!" "Bu, şu Osmanlı Padişahı tarafından yaptırılmış" Şunu Abdülhamit, bunu 2. Murat, onu Kanuni yaptırmış...vs...

 Çok tuhaf bir hissiyat...Farkına vardığınız bir şey oluyor:Biz hep buradaymışız, tarih boyunca Aksa'yı hiç yalnız bırakmamışız.

 Asıl gelmek istediğim konu ise bize karşı tepkiler. Öncelikle Yahudilerin ve diğer gayrimüslimlerin tepkilerinden bahsedeyim.

 Mescidi Aksaya girişler İsrail askerlerinin kontrolü ve izni ile oluyor. Şimdi bu cümleyi bir kez daha okuyalım. Hatta bir kez daha. Yazarken daha fazla ağrıma giden bir cümle olabilir mi bilmiyorum ama biz bu gerçekle nasıl yaşıyabiliyoruz aklım almıyor.  Her kapıda eli silahlı beş asker falan bekliyor. Hiçbir şey demeden girdiğimiz zamanların yanında nereden geldiğimizin sorulduğu, grup olup olmadığımızın kontrol edildiği, çantalarımızın içine bakıldığı, yanımızda Türk Bayrağı taşıyıp taşımadığımızın sorulduğu, çok nadir de olsa sorun çıkarmak için üstümüze gelindiği oldu. Çok nadir oldu evet çünkü bize turist gözüyle baktıkları için Filistin halkıyla aynı muameleyi görmüyoruz. Türk olduğumuzu öğrenince suratlarında rahatsızlık görüyordum ama o kadar(hiç yoktan iyidir bu arada, bir zahmet en azından rahatsız olsunlar).

 İşgalcilere yani kendi halklarına gelirsek pek yalnız gezmiyorlar. Sabahları yahudiler, önünde ve arkasında silahlı askerler eşliğinde 20-30 kişilik gruplar halinde Mescidi Aksa'yı geziyorlar. Evet. Yanlış okumadınız. Bizim mescidimizi her sabah gezen yahudiler görüyorsunuz etrafta. Ve bu olaya Türkiyedeki camileri gezen turistlere baktığınız gibi insancıl bir yerden bakamıyorsunuz. Çünkü aklı başında her Müslüman gibi onların kim olduğunu, neden burada olduklarını, ne istediklerini çok iyi bildiğinizden içinizde belki öncesinde şahit olmadığınız bir öfke büyüyor. Öyle ki tek başınıza karşı koyacak güçte hissediyorsunuz kendinizi. Ama acı gerçekler: Değilsiniz! Ve çıkaracağınız her sorunun acısı, kendi memleketlerinde esir gibi yaşayan kardeşlerinizden çıkarılacağı için susuyorsunuz. Boğazınızda büyüyen bir yumru, hızlanan kalp atışınız, öfkeli bakışlarınız ile susuyorsunuz. Elbet bir gün diyorsunuz...Elbet bir gün temizlenecek Aksa...

 Kudüsteki mahalleleri gezerken Yahudi mahallesine girdik. Rehberimiz önümüzden geçen yahudileri canlı örnek göstererek giyim kuşamlarına göre hangi mezhepten olduklarını ve o mezhebin neyi savunduğundan bahsediyordu. Gözümü hiç ayırmadan izledim her birini. Bizim orada olmamızdan ne denli rahatsız olduklarını, bizi nasıl sevmediklerini gördüm. Yumruklarını sıkarak geçenlere, öfkeden dudaklarını ısıranlara şahit oldum. Hatta sarhoş bir Yahudi önümüzden "Do you hate me? Do you like me? You hate me!" diye bağıra bağıra geçti. Sonunda da küfretti hepimize. Ondan nefret mi ediyoruz onu seviyor muyuz sorgulamasından sonra kendi buldu doğru cevabı. Normalde size büyük bir kin ve nefretle bakan insanları görmek canınızı acıtabilir, kalbiniz kırılabilir ama bu bakışlara muhatap olup bu kadar hoşuma gideceğini, bundan çok zevk alacağımı ben de tahmin edemezdim. Şey diyesim geldi her birine: Mümkünse sen sevme zaten beni! Siyonistlerin sevgisinden Allah'a sığınırım.

 Gel gelelim Filistinli kardeşlerimize. Evet kapıda Türk olduğunuzdan rahatsız olan kişilerin önünden geçip Aksaya girdiniz ve bir anda içerideki Müslümanların sizi gördüğünde "Welcome Turkey!" diye sevinçle seslenişlerine, Türk olduğunuzu öğrendikten sonra ışıldayan gözlere, Türkiye denince bir anda beliren tebessümlere, "Filistin'e Hoşgeldiniz!" diyen çocuklara şahit oluyorsunuz. Mesela bir akşam namazı sonrasında kıble Mescidinden çıkarken Arif Tütüncü ile karşılaşıyorsunuz, tanışıyorsuz ve size   "Türkiyeye ve tüm türk halkına bol selam ve muhabbet götürün" diyor. Müslüman esnafın "Türkiye bizim kalbimizde" sözleri, dükkanına astığı Türk Bayrağı ve Osmanlı Tuğrasını görebiliyorsunuz. Başka bir Esnafın "Siz burada turist değilsiniz, misafir olarak da gelmediniz, burası sizin eviniz, Aksa hepimizin!" sözleri kalbinize dokunuyor. Biri içilen meyve suyundan ücret almazken biri bir anda çevirip tesbih hediye ediyor, bir diğeri Türk olduğumuz için indirim yapıyor, diğeri hristiyanlara sunduğu fiyat farklı olduğundan "sessiz olun size şu kadara veririm" diyor. Mesela bir amca da bizi çevirip kızmaya başladı. Anladık ki o gün Yahudi bayramı olduğundan olay çıkarmasınlar diye Mescidi Aksa'ya Filistinlileri almıyorlarmış. Amca "Siz niye buradasınız! Neden çarşıdasınız? Gidin ve Aksa'nın içinde durun. Hiçbir bir şey yapmanıza gerek yok. Gidin ve duruşunuzla "biz buradayız!" diyin onlara! " dedi. Haklıydı, gittik ve durduk Aksa'da!

Velhasıl

 İsrail askerleri, siyonistler, Yahudi işgalci halkı da,

Çocuklarından büyüklerine  Filistinli Müslüman kardeşlerimiz de bizim yani Türklerin kim olduğunun çok iyi farkında.

Herkes bizi tanıyor ve ona göre safını belirliyor; biri bizden nefret ediyor çünkü kim olduğumuzun farkında, biri bizi çok seviyor çünkü kim olduğumuzun farkında.

Gittim ve gördüm; hep anlatılan, "Türkiye deyince gözleri parlıyor,çok umutlanıyorlar" sözleri efsane değil gerçekmiş. Evet tekrar söylüyorum, Herkes kim olduğumuzun farkında!Önemli olan şu:

BİZ KİM OLDUĞUMUZUN FARKINDA MIYIZ?

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr

Ekim 2023

Sayı: 79