A- A+

Ben Nesli, Biz Olabilir Mi?

‘Ben Nesli’ Jean M.Twenge tarafından iki binli yılların başında yazılmış ve dünya çapında ilgi görmüş bir kitap. Twenge kitabına şu soru ile başlıyor:

‘Bugünün gençleri niçin bu kadar özgüvenli ve iddialı

Fakat bir o kadar da depresif ve kaygılı’

Bu kitapta Twenge, gözlerimizin önünde cereyan eden ama her nedense görmek istemediğimiz trajik bir gerçeği kanıtlıyor.  ABD’den başlayarak tüm dünyaya yayılan tarihte eşi benzeri görülmemiş kitlesel bir yozlaşma süreci ile karşı karşıyayız diyor. Geleceğin teminatı olan genç nesil, şaşırtıcı bir hızla dengesini kaybediyor, ahlaki değerlere karşı çıkıyor, narsisizm/enaniyet, sadece kendini düşünüyor ve kaygı içinde yaşıyor. Bu nesil dışarıdan bakıldığında özgüvenli, özgür, rahat ama hiçbir zaman olmadığı kadar zavallı. Ben nesli, ayakları yere basmayan sadece kendisi için özgürlük isteyen bencil bir nesil. Kişinin benliğinin her şeyden önce gelmesini çok doğal buluyor ve kendinin çok özel olduğuna inanıyor.

‘Ben’ olmak elbetteki çok kıymetli. Sağlıklı ben gelişiminde bebeklik dönemi önemlidir. Bebeğin en temel ihtiyaçlarından biri güven duymaktır. Bebek bağlandığı kişiyi dünyanın geri kalanını keşfe çıkarken güvenli bir sığınak olarak kullanır. Yaş ilerledikçe ben olmayı öğrenir, kendi başına bir şeyleri yapmaya başlar. Ergenlikle birlikte ‘Ben Kimim?’ sorusunun cevabını arar. Bireyselleşme kendine ait kimlik duygusu oluşturabilmesi için gereklidir. Ancak günümüzde ne yazık ki Ben olma: kendi kişiliğini üstün görme, kendi kişiliğine önem verme, başkalarını yok saymaya dönüştü.

Kitapta, Ben Nesli dünyanın merkezine kendisini yerleştiren bir nesil olarak tanımlanıyor. Toplum kuralları yeni nesil için anlamını yitiriyor, fedakarlık gibi değerler yerine “kendisi olmak” en önemli değer haline geliyor. Medya aracılığıyla çocuklar sık sık “kendin ol, başkalarının ne düşündüğünü önemseme, bu senin hayatın” mesajlarını alıyor. Giyinirken, yerken, gezerken, evlenirken bile farklı olmak.

 İnanç sistemleri de kişiselleşiyor. Kurumsallaşmış dine inanç zayıflıyor, cemiyet ve derneklere katılım azalıyor. Gençlerin ‘hoşuna gidiyorsa yap gitsin’ ve  ‘kendine inan’ gibi sloganları duyduğu bir toplumda din neredeyse kültür karşıtı görünüyor. Artık kendin olmak, kendini olduğu gibi ifade etmek, her şeyi açığa vurmak, başkalarını düşünmemek gençler arasında yaygın…

Amerika ve batı da durum böyle peki ülkemizdeki gençler ne halde? Muhtemelen on yıla varmadan yaşanan bu sıkıntılar bizi de sarmış olacak (çoğunu şimdiden yaşıyoruz aslında). Sadece kendini düşünen insanlarla toplum hayatı devam etmeye çalışacak. Oysa islam dini birlik ve beraberliği övmüş, teşvik etmiş; ayrılmayı, ayrışmayı ve ihtilafı da yasaklamıştır. Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor“… Size cemaati tavsiye ederim. Ayrılıktan sakının. Zira şeytan, tek kalanla birlikte olur. İki kişiden uzak durur. Kim cennetin ortasını dilerse, cemaatten ayrılmasın. Kimi yaptığı hayır sevindirir ve kötülüğü de üzerse, işte o, mü'mindir”

İslâm dini, sadece kendini düşünmeye ve bencilliğe karşı çıkmıştır. Tarihte de pek çok acı örneklerine şahit olunduğu gibi, birlik ve dayanışmadan uzak, sadece kendi şahsî çıkarları peşinde koşmayı âdet haline getiren fertlerin oluşturduğu toplumlar, bu yanlışlığın bedelini çok ağır bir şekilde ödemişlerdir. Toplumları sağlıklı bir şekilde ayakta tutan faktörlerin başında birlik ve beraberlik yer alır. Bunun içinde biz olmayı öğrenmek gerekir.

Yazımızı kitaptan şu alıntıyla bitirelim;

 “Sadece küresel ısınma nedeniyle buz dağları erimiyor, gözlerimizin önünde tüm insanî değerler de eriyip gidiyor. Anlaşılan şu ki, eğer âcil tedbirler alamazsak gittikçe yalnızlaşan, aşırı bencil/narsist, zevkperest/hedonist, kaygılı, öfke ve nefret dolu bir insanlığa doğru doludizgin gidiyoruz. Bu çocuklar evlenmeyecek, aile kurmayacak, istikrarlı bir şekilde çalışmayacak ve meydanın kendilerine sunduğu hayalî değerlerle yetinecekler. Tüm dünya sessizce ama kesin bir şekilde, bir ‘açık hava tımarhanesi’ne dönüşüyor.”

Ben ben diyen değil, Biz diyen nesilleri yetiştirmek dileği ve duasıyla…

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr

Temmuz 2024

Sayı: 82